T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ön masalar

Hava günlük güneşlik. Üşütmeyen, hafif bir esinti hissediliyor ikindi üzeri. Sahildeki çay bahçelerinden birine doğru ilerleyen üç grup var.

İlk grup üç kişiden oluşuyor. Birisi bir bankanın genel müdürlüğünde görevli üst düzey bir bankacı. İkincisi, Ortadoğu ve Balkanlar'la yüksek hacimli ticaret yapan bir şirketin genel müdürü. Diğeri de bir yayınevi sahibi. Yayıncı ile bankacı kardeş.

İkinci grup iki kişilik. Baba ile oğul. Anne vefat etmiş. Adam işçi. Eşini bir yıl önce kaybetmiş. Bu güzel havada, oniki yaşındaki oğluyla dolaşmaya çıkmışlar. İkisi de hüzünlü.

Bu iki grup, geldikleri çay bahçesinde, diksiyon problemi olan bir garson tarafından, oturmak istedikleri deniz kenarındaki masalardan uzaklaştırılıyor.

Üçüncü grup ise, onlar masadan uzaklaştırılırken giriyor içeriye ve en güzel manzaralı masaya 'kikirdeşerek' oturuyorlar.

Bir adam ve bir kadın. Sapsarışın ve siyah deri pantalonlu kadın, Türkçe'yi yeni öğrenmeye başlamış bir Romen. Çıngıraklı kahkahalar atıyor ara sıra. Adamsa, sözlüklerde 'maganda' diye tarif edilen tiplerin bir numunesi. İkide bir kadına sarılıyor.

Tepelerinde biten garsona 'imparator' edasıyla sipariş veriyor ve "Ön masalar aileye mahsustur' yazılı tabelaya bakıp pis pis sırıtıyor.

Bir Romen yosması ile bir maganda "aile" oluyor da, annelerini kaybetmiş baba ile oğul ve üç yakın arkadaş (aynı zamanda ikisi kardeş) o tasnifin dışında kalıyorlar.

Benim canım memleketim! Hava günlük güneşlik. Üşütmeyen, hafif bir esinti hissediliyor ikindi üzeri. Sahildeki çay bahçelerinden birine doğru ilerleyen üç grup var.

İlk grup üç kişiden oluşuyor. Birisi bir bankanın genel müdürlüğünde görevli üst düzey bir bankacı. İkincisi, Ortadoğu ve Balkanlar'la yüksek hacimli ticaret yapan bir şirketin genel müdürü. Diğeri de bir yayınevi sahibi. Yayıncı ile bankacı kardeş.

İkinci grup iki kişilik. Baba ile oğul. Anne vefat etmiş. Adam işçi. Eşini bir yıl önce kaybetmiş. Bu güzel havada, oniki yaşındaki oğluyla dolaşmaya çıkmışlar. İkisi de hüzünlü.

Bu iki grup, geldikleri çay bahçesinde, diksiyon problemi olan bir garson tarafından, oturmak istedikleri deniz kenarındaki masalardan uzaklaştırılıyor.

Üçüncü grup ise, onlar masadan uzaklaştırılırken giriyor içeriye ve en güzel manzaralı masaya 'kikirdeşerek' oturuyorlar.

Bir adam ve bir kadın. Sapsarışın ve siyah deri pantalonlu kadın, Türkçe'yi yeni öğrenmeye başlamış bir Romen. Çıngıraklı kahkahalar atıyor ara sıra. Adamsa, sözlüklerde 'maganda' diye tarif edilen tiplerin bir numunesi. İkide bir kadına sarılıyor.

Tepelerinde biten garsona 'imparator' edasıyla sipariş veriyor ve "Ön masalar aileye mahsustur' yazılı tabelaya bakıp pis pis sırıtıyor.

Bir Romen yosması ile bir maganda "aile" oluyor da, annelerini kaybetmiş baba ile oğul ve üç yakın arkadaş (aynı zamanda ikisi kardeş) o tasnifin dışında kalıyorlar.

Benim canım memleketim!

Elektrikte zorlama olur mu?

Kiracıysan, ev sahibi başına bela olur; mülk sahibiysen, kiracılar...

Bir tanıdığımızın kiracısı, elektrik borçlarını ödemeden evi terketmiş. Biriken borç tutarı 200 milyonun üzerinde.

Çıkıp giden kiracıyı bulmanın imkanı olmadığına göre, çaresiz ödeyecek. Gitmiş elektrik idaresine, "Yüz milyonu şimdi ödesem, kalanı iki taksit yapsak nasıl olur?" diye sormuş.

"Makuldür" demişler, "Yalnız evin tapusu ile ikamet ilmuhaberi getirmen ve bir de kefil bulman lazım."

Hoppala!..

O da aynen böyle söylemiş. Biz de duyunca aynı tepkiyi vermiştik.

- Tapuyla mapuyla uğraştırmayın. Yanımda emeklilik cüzdanım var. Onu vereyim.

- Olmaz!

- Dükkanın vergi levhasını getireyim...

- Kabul edemeyiz.

Yahu adam iyi niyetli bir şekilde gelmiş, kendi kullanmadığı elektriğin bedelini ödeyecek.

Daha ne zora koşuyorsunuz!

Elektrikte zorlama var mı?

Maksadı kötü olsa, zaten size gelmez, kaçak bağlatır hiç merak buyurmayın.

Sonuç: Ne olacak, adam sinirlenip ödemeden çıkmış gitmiş.

Minibüs şikayetlerinde ikinci perde

Gürkan kardeşimiz, eleştirilerine devam ediyor...

Gebze'nin tam girişinde sürücü bey, geri dönmük üzere aniden "U" dönüşü yapıp, benimle birlikte bulunan iki yolcuya daha dönüp, "Bana müsade arkadaşlar. Buraya kadar. Geri dönüyorum, akşama kadar anam ağladı zaten!" dedi. Ve biz üç garip yolcu, kaz heykellerinin yanında, kaza dönmüş bir vaziyette indik aşağıya ve yürüyerek devam ettik yola. Minibüsçü bizi yolunmuş kaza döndürmüştü adeta. Şimdi niye indiniz diyenler olacaktır. Neden mi; kafamıza levye yememek için!

Kime şikayet edelim?

Minibüscülerin üye oldukları bir de minibüsçüler odası var. Ancak odanın da herhangi bir denetim ve yaptırımı yok bu konuda. Araçlara her türlü şikayet ve dileklerin bildirebileceği telefon numaraları asılıp, düzen ve tertip sağlanabilir. Fakat, bu tür bir çalışmadan da sonuç alınamayabilir. Çünkü minibüsçüler odasının da, minibüsçüler tarafından yönetildiği düşünüldüğünde, arayanların şikayetlerinin havada kalacağı açıktır. Eğer minibüsçüler odası, bu konuyu ciddiye alır ve yaptırımlar getirilirse sonuç alınabilir.

"Bin de gidelim!"

Yollarda yapılan beklemeler yolculuklarda oldukça zaman kaybettiriyor. Son zamanlarda beklemenin yanısıra, "el, kol, kaş işaretleriyle yolcu çağırma!" yöntemi de kullanılır oldu. Bekleme yapan minibüs sürücüsü, kafasını radar gibi sağa sola çevirip, yolcu gözlediği yetmezmiş gibi, "Hadi bin de gidelim!" dercesine el kol hareketleri yapıyor.

BANKALAR FON'A

BU GİDİŞLE, EL KONULMAYAN TEK BANKA OLARAK, KIZILAY'IN KAN BANKASI KALACAK.

DAHA ZEKERİYA DİŞLER İÇİN, FLORÜRLÜ DİŞ MACUNU KULLANIN.

Dergi tirajı

Diyanet'in 100 bin tirajlı dergisini yetersiz buluyor bay dekan. Sanki Türkiye'deki yayın dünyasından haberi yok. En çok satanlar arasında ismi geçen dergilerin tirajı kaçtır bayım, lûtfedip söyler misiniz?

Dergi ve kitapların çoğunlukla bin-ikibin basıldığı ülkede 100 binlik satış yakalamak ciddi bir iştir. Fakat olması gerekeni, yani nüfusa oranla ideal tirajı kastediyorsanız, o başka.

Oraya gelmeden önce, bugünün şartlarında 100 bin satan bir dergi daha gösterebilir misiniz?


21 Mart 2001
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED