T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Meğer "laiklik için" bankayı boşaltmışlar!..

Açıkçası, "Sabah" gazetesinden, Dinç Bilgin'den, Zafer Mutlu'dan, Şükrü Karahasanoğlu'ndan, Cavit Çağlar'dan, Nevzat Ak'tan ve bağlantılı tüm kişilerden, özür dilemem gerekiyor..

İnsan beşer-beşer şaşar!..

Ben de şaşırmış, yanılmışım..

Meğer "Sabah" veya "Etibank" takımı, "laiklik mücadelesi" yapıyormuş..

Meğer laikliği savunurken, kaza ile Etibank da boşalmış..

Dünkü Sabah'ta yayınlanan açıklamayı okuyunca, nasıl büyük bir hata ettiğimi anladım..

Meğer Dinç Bilgin'in İngiliz bayraklı yatı, denizlerde laikliği savunmak için dolaşırmış.. Her yıl yenisi alınan jetler, kıtalar-arası laiklik seferleri yaparmış.. New York'daki kat, Londra'daki malikane, birer "laiklik tapınağı" yapılsın diye alınmış..

"Sabah'ın açıklaması" olmasaydı, bunları nasıl bilebilirdim ki?

Cengiz Çandar'ın, Mehmet Ali Birand'ın "andıç" doğrultusunda hedef gösterilmeleri ve sonra da susturulmaları, örnek bir laiklik mücadelesiydi..

ATV'nin yüzde 100'den fazlasının, değişik zamanlarda farklı kişilere satılması, "Yeni Yüzyıl"ın 70 milyon dolara bahtsız Korkmaz Yiğit'e devredilmesi, Mehmet Emin Karamehmet'in 100 milyon doları aşkın parasının Sabah koridorlarında yok olması, hep laikliği savunmak içinmiş..

Evet.. Ben bilinçsiz bir tetikçiyim..

Aslında Dinç Bilgin'le Zafer Mutlu'ya "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" verilmesi için yazılar yazmalı, kampanyalar açmalıydım..

Bunu, Dinç Bilgin ceketini alıp Sabah'tan çıktığı gün yapmam gerekirdi aslında..

Ama cehalet işte..

Bir de savcıların yazıları yanılttı beni..

Sabah gazetesinin "kimlik" bölümüne baktım önce..

Sonra, D.G.M. Başsavcılığı'nın Şükrü Karahasanoğlu'nu İtalya'dan istemek için yazdığı belgeye baktım..

Dinç Bilgin'in, Zafer Mutlu'nun falan isimlerinin bulunduğu kimlik, sanki "dolandırıcılık", "zimmet", "banka kaynaklarını kendi şirketlerine aktarma" gibi fiillerin iştirak halindeki suç teşekkülünün, isimlerinin listesiydi..

Beni, böyle belgeler yanılttı..

Etibank'a el koyulmasından başlayarak, "Hürriyet", "Milliyet", "Radikal", "Tempo" gibi dinci yayın organlarında çıkan haber ve yorumlar yanılttı beni..

Bir tetikçi olarak, "laik yaşam"a karşı dincilerin saldırıya geçtiğini ve bu konuda Dinç Bilgin'i ve Zafer Mutlu'yu hedef seçtiklerini nasıl bilebilirdim?..

Nihayet bir tetikçiyim..

İşin derinine inemem ki..

Devletin ve halkın parası, laikliği savunmak için gerekirse banka bile boşaltanlara, elbet feda olsun..

Belli ki bunlar, Cumhurbaşkanı Sezer'e karşı yıpratma kampanyası açarken de, "laikliği savunmak için" yaptılar bunu..

Her Ramazan'da dini ilaveler ve "c.v.d."der verirken de, kaleyi içten fethediyorlardı..

Ben size söyleyeyim mi?

Bu "şeriat tehlikesi" gerçekten tırmanıyor!

Etibank'ı boşaltmak için örgütlü suç teşekkülü kurdukları iddiası ile sorgulandıkları ve hatta hapse atıldıkları gün, anlayın ki "Türkiye şeriat devleti" konumuna girecektir..

Bereket Ankara'da laikliği savunan politikacılar ve İstanbul'da Dinç Bilgin-Zafer Mutlu gibi laiklik mücahitleri var..

Onlar var oldukça, Murat Demirel, Ali Balkaner, Hayyam Garipoğlu, Korkmaz Yiğit hapiste yatar.. Aynı fiilin failleri, "Sabah"ı yayınlar..

Özür dilerim..

Laiklik mücadelesini ıskalamışım..

Keşke ben de Cavit Çağlar'la ortak bir banka alıp, bunu boşaltsaydım ve laiklik mücadelesine ben de katılsaydım..

ŞAKA

Saldırgan hortumcular!..

Nurullah Ataç, hep şöyle derdi:

-Aptallara kızmam.. Ama mütecaviz aptallara çok kızarım!..

Türk toplumu da, belirli bir süreden beri, banka hortumlayanlara kızmıyordu..

Ama bu hortumcular, şimdi saldırgan da olmaya başladılar..

Daha da ötesi, laikliği savunmak için, hortumu kabul edilebilir gördüklerini de söylüyorlar..

İşin tadı, gerçekten kaçtı yani!..

LAİK HORTUM

Şeriat tehlikesi tırmanıyor!..

Laik düzenin savunucusu "Sabah"ı yok etmek için, dincilerin ve onların tetikçilerinin açtığı kampanya, gerçekten çok etkili..

"New York Times" gazetesinin bir haber-analizinde (12 Kasım 2000), bu tetikçilerin, Amerikan basınına da sızdığı görülüyor..

Hatta Zafer Mutlu'nun ailece ortak olduğu Bilgi Üniversitesi'nin rektörü Prof. İlter Turan bile, Türk medyasının acıklı durumunu yorumlayarak, Atatürk düşmanlarının tuzağına düşmüş..

-Türk gazetelerine bakarak, bunların sahiplerinin, hükümetten tatmin duyup, duymadıklarını anlayabilirsiniz, diyor Prof. Turan..

Atatürk düşmanlarının tuzağına düşüp "Etibank'ın boşaltılması"nın failleri konumuna düşen Sabah'çılar, haklı olarak çok öfkeli şimdi..

Bereket onlara karşı açılan çamur atma kampanyasına, Ankara'daki laik politikacılar aldırmıyor..

Aslında, Türkiye'de "medya"nın, "siyaset"in ve "idare"nin temizlenmesi de, Atatürk düşmanlarının bir karşı-saldırısı olabilir!..

Belki de, "şeriatçı 28 Şubat" yönetimi, Dinç Bilgin'i tuzağa düşürüp "Etibank"ı onlara verdi ve onlar da, dinciler tarafından teşvik edilip, bankayı boşalttılar..

Tarih, gerçekleri yazacak!..

Şu anda gerçekleri, sadece "Sabah" yazıyor..


23 Mart 2001
Cuma
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED