|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sistematik bir program çerçevesinde olmasa da Kemal Derviş'in uygulayacağı para ve kur politikaları belirginleşmeye başladı. Merak edenler için söyleyelim: Yeni bir şey yok. 1997 yılının ikinci yarısından itibaren tatbik edilen para ve kur politikalarıyla paralellik arz ediyor. İtfa edilecek iç borçların, yüksek reel faiz ödenerek dövize yönelmesi engellenmeye çalışılacak. Bu yapıldığında dövize müdahale edilmiş olur. Merkez Bankası yetkililerinin, aşırı dalgalanmaların engellenmesi dışında dövize müdahale edilmeyeceğine dair açıklamalarının fazla bir anlamı yok. TL'nin gerçek değerinin oluşması için piyasanın oluşumu serbest bırakılmıyorsa müdahale kaçınılmazdır. Borçlanma yapılmaz ise mevcut döviz rezervi ile TL'nin serbest piyasa değeri dolar karşısında 2 milyon lirayı aşar. Kemal Derviş ve ekibi ilk planda TL'nin yeniden güven kazanması için çalışacaklar. TL ancak, dövizin fiyatının artışı engellenerek ve hatta bir miktar düşürülmesi sağlanarak güven kazanır. Bir başka ifade ile döviz fiyatındaki iniş-çıkışlar, yani istikrarsızlıklar TL'ye yeniden güven duyulmasına katkıda bulunur. TL'ye güven kazandırmanın bedeli
Mevcut ekonomik şartlarda, yatırımcıları TL'de tutmak sanıldığı kadar kolay değil. İç borç stoku 45 katrilyon lirayı aşmış durumda. Her kamu kağıdı ihalesinde iç borç stoku büyüyecek. Zira, ödenen reel faiz o kadar yüksek ki her ihalede borç stokuna net ilave yapılıyor. Hükümet kanadı ( Hükümetten Başbakan Ecevit ve Bakanlar Kurulu'nu değil Kemal Derviş ve ekibini kastediyoruz.), devalüasyondan sonra dövizin aşırı değerlendiğini, dövizin mevcut fiyatının 4-5 ay boyunca muhafaza edilmesi halinde, yükselecek enflasyon nedeniyle dövizdeki aşırı değerlenmenin ortadan kalkacağını ve TL'nin normal fiyatını bulacağını iddia ediyor. Bu değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığını belirtmemiz gerekiyor. TL'de 1998 yılından beri ve özellikle 2000 yılında oluşan aşırı değerlenme, kontrolsüz bir devalüasyon sonucu değil de tedrici olarak ortadan kaldırılabilmiş olsaydı % 25-30 seviyesindeki değer düşüklüğü problemi çözebilirdi. Ülkeden önemli miktarda döviz çıkışına neden olan kontrol dışı devalüasyondan sonra, % 25-30 oranındaki devalüasyon oranı ile TL'nin denge kuru sağlanamaz. % 50 oranındaki devalüasyon dahi yangını söndüremez, piyasaları sakinleştiremez. Hazine borçlanma yapmadığı takdirde paranın dövize yönelmesi bunun işaretidir. TL'ye güven kazandırabilmenin en önemli maliyeti Hazine'nin çok yüksek faizle borçlanmasıdır. Eğer üç ay içinde dövizdeki artış ortalama % 10 civarında tutulabilirse son ihalenin döviz bazındaki faiz oranı % 91 olmaktadır. Bu bedel sonuçta bütçeden ve dolayısıyla vergi mükellefinin cebinden çıkacaktır. Yüksek reel faizin uzun süre sürdürülebilme imkanı yoktur. Dövizin 6 ay süreyle bugünkü fiyatının korunması için asgari 15 milyar dolar gerekmektedir. Bu politika sürdürülürse döviz ihtiyacı kartopu gibi büyüyecektir. Yurtdışından gelen döviz akışında bir kesinti olduğunda veya beklentiler herhangi bir nedenle olumsuza döndüğünde ülke kartopunun altında kalır. Bütçe açığı büyüyecek
Kısalan vadelerle birlikte yüksek reel faizden borçlanma, 2001 yılı bütçesindeki faiz giderleri kalemini aşırı derecede yükseltecektir. Yükselen enflasyon nedeniyle bütçe gelirlerinde artış meydana gelse dahi, artan faiz giderlerini karşılamakta yetersiz kalacaktır. Zira, bütçe gelirleri aritmetik olarak artarken, faiz giderleri geometrik olarak büyüyecektir. Özellikle borçlanma vadeleri çok kısaldığı için yılın ilk 6 ayındaki borçlanmaların faizleri 2001 yılı bütçesinden ödenecektir. Bu faizler için 2001 yılı bütçesinde ödenek ayrılmamıştır. Artan faiz giderleri bütçe açığını büyütecek, yeni borçlanma ihtiyacı gündeme gelecek, enflasyon artacak v.s. Borçlanmanın sürdürülmesi ve dövizin fiyatının kontrol altında tutulması çözüm değildir. Sadece sorunları ağırlaştırarak ileri bir tarihe taşır. Kemal Derviş öncekilerin yaptığını yapıyor. Tek fark, parasal tabanın genişlemesi ve daralmasını sadece Merkez Bankası'nın döviz alım-satımına bağlamayıp piyasa şartlarının gerektirdiği esnekliğin gösterilmesidir. Bu ayrıntının sonucu değiştirme kabiliyeti bulunmamaktadır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |