|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Amerika ziyareti sırasında Başkan Bush'tan Türk bankalarına 30 milyar dolarlık kredi verilmesi için destek isteyeceğini açıklıyor. Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi Robert Pearson, Amerikalı işadamlarına seslenerek "Türkiye Amerika'nın stratejik ortağıdır, oraya yatırım yapın" diyor. Kemal Derviş kapı kapı dolaşarak kilitlenen piyasaları açacak ve Türkiye'ye kısa bir süre nefes aldıracak "taze para" peşinde. Bu arada bizimkiler ne yapıyor? Başbakan Bülent Ecevit, var mı yok mu belli değil? Kendisini Kemal Derviş'in başarısına endekslemiş ve o başarıya inanmış bir şekilde Oran ile Başbakanlık arasında gidip geliyor. Zaman zaman eline verilen bir metni okuyarak bazı açıklamalarda bulunuyor. Zaman zaman da elinde metin olmadığı için, krizin göbeğinde olmamıza rağmen "Bu yıl yaklaşık yüzde 5 büyüyeceğiz ve enflasyon yüzde 30'un altında çıkacak" gibi açıklamalarda bulunuyor. Tabii ki kendisine kimse inanmıyor. Rahşan Hanım bile. Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Kemal Derviş'in Başbakan Ecevit tarafından "kurtarıcı" gibi getirilmesine ve Derviş'in önderliğinde "yeni siyaset oluşumları" aranmasına karşı tepkili. Bu tepkisini "Derviş 36 bakandan biridir" diyerek ortaya koyuyor ve "yeni siyaset arayışlarına" ise "Hiç kimsenin, kendini Türk toplumundan daha akıllı ve kararlı zannederek, durumdan vazife çıkartmasına gerek yoktur" diyerek eleştiriyor. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın ise başı zaten "Beyaz Enerji Operasyonu, Mavi Akım" gibi konularla o kadar meşgul ki, bu soruşturmaların hedefinin kendisi olduğunu sanıyor ve "kendisini bitirmek isteyenlerin bir tuzağı" olarak gördüğü bu durumdan kurtulmak için hükümette kalmaya "azami" dikkat gösteriyor. Hükümet iş yapamaz, Meclis doğru dürüst çalışıp "kanun çıkaramazken", hükümet kanadından tek doğru söz, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'den geldi. Öksüz, Telekom'un özelleştirilmesinin karşısında olmadığını belirterek "Dört defa denemişler, dört defa ellerine yüzlerine bulaştırmışlar" diyerek, 1994'lü yıllarda Ecevit ile Yılmaz'ın "Telekom'un özelleştirilmesi kanununu Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptal ettirmelerine" gönderme yapıyor. MHP'li Tarım ve Köy İşleri Bakanı Gökalp'in hem Ecevit'i, hem de ANAP'lıları suçlaması, sonra da "Ben öyle bir şey demedim" açıklaması da bu hükümetin nelerle uğraştığını açıkça gösteriyor. Derviş'i para aramaya gönderen hükümet "boş işlerle" uğraşıyor. Bizim "siyasiler" Kemal Derviş'e bel bağlamışlar. Onun Amerika'dan ya da Avrupa'dan getireceği "yeşil dolarlarla" hükümetin ömrünün biraz daha "uzamasını" bekliyorlar. Oysa dışarıdakiler Türkiye'yi içerdekilerden "çok daha iyi bir şekilde" tanıyorlar. Bu "siyasi görüntüdeki" bir ülkeye "bir dolar" bile vermezler. Çözüm Türkiye'de ve Türk insanında. Ekonomiyi "üretken" hale getirmeden, dışarıdan dolar gelse de gelmese de bir "çıkış yolu" yok. Önce ekonomiyi işler hale getireceksin. Bunun için Anadolu Aslanları KOBİ'lere SSK primleri ile "yeni yükler" getirip elini kolunu bağlayacağına, istihdamı ve döviz getirici, ihracata dönük üretimi artırıcı teşvikleri vermek gerekiyor. Borcu borçla ödeyerek, ekonomiyi küçülterek bir sonuca varılamaz. Dışarıdan para bulamayınca, iç borç ödemeleri ve devlet bankalarının görev zararlarını karşılamak için "çaresiz" para basılmaya gidilir ve sonunda da bu ülkeye yapılabilecek "en büyük kötülük" yapılır ve hiperenflasyon yoluyla halkımız felakete atılır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |