|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet-i Aliye'de başarısızlığından dolayı görevinden alınan sadrazam, yerine atanan yeni sadrazama üç zarf vererek şu tavsiyede bulunur: "Görevinin gidişatında bir başarısızlık belirir ve halk bunu hissederek tepki göstermeye başlarsa, bu zarfları, üzerindeki numara sırasına göre aç ve uygula. Kesinlikle zamanı gelmeden zarfları açma." Yeni sadrazamın göreve başlamasının heyecanı ve halkın yapılan kabine değişikliğinden dolayı duyduğu memnuniyetle, umutlu bekleyiş bir süre devam eder. Yeni yönetimle geçen altı aylık sürenin sonunda hiçbir şeyin değişmediğini gören halkta sesler yükselmeye, tepkiler artmaya başlar. Sadrazam hemen bir numaralı zarfı açar ve okur. İlk zarfta, "Halkın karşısına çık ve eski yönetimi suçla, enkaz devraldık de" tavsiyesi vardır. Böylece altı ay daha idare eden sadrazam, yeniden başlayan halk tepkisine karşı iki numaralı zarfı da açar. İkinci zarfta "İcraatların sonuca ulaşması için halktan süre iste" tavsiyesi vardır. Bir altı ay daha idare eden sadrazam, halkın bu kez daha şiddetli tepkisine karşı üçüncü zarfı da açmak zorunda kalır. Son zarftaysa "Hemen üç zarf hazırla ve o makamı terket" yazılıdır. (Acıpayam'dan Ömer Asal'a teşekkür ediyoruz.) Özal vurulduğunda
50 yaşın üzerindeki Amerikalılar için en önemli olayın Başkan Kenedi'ye yapılan suikast olduğunu söylüyor Taha Kıvanç. "O yaştaki Amerikalılar, 'Kenedi öldü' haberini duyduklarında nerede olduklarını çok iyi hatırlar... Ben de Turgut Özal'ın suikasta uğradığı haberini duyduğum ânı çok iyi hatırlıyorum: Yunanistan'ın Selanik kentinde, bir yabancı gazeteci dostumun evinde televizyon izliyordum; birden yayın kesildi ve Yunanlı spiker 'Özal vuruldu' deyiverdi..." O gün ben de Ankara'da Anap genel merkezindeydim. Bir arkadaşımın odasında kongreyi tv'den izliyorduk. Silah sesinin ardından salon karıştı. Çaylarımız buz gibi olmuştu. Bir müddet sonra, parmağı sarılan Özal, tekrar kürsüye çıkıp konuşmaya başladı: "Allah'ın verdiği canı......" * * * "Turgut Bey vurulduğunda neredeydiniz?" diye sorulunca, cevaplamak gerektiğini düşündük. İleride, "Öldüğünde neredeydiniz?" sorusu gelmeden, hemen onu da belirtelim. Özal öldüğünde, İstanbul'da Şaban Abak'ların misafiriydik, çay içiyorduk. Hiç beklenmedik bir haberdi. İpekçi vurulduğunda Gemlik'te sahilde bir çay bahçesinde olduğumu hatırlıyorum. Gazi olayları çıktığında Amasya'da kışlanın kantininde; Gün Sazak vurulduğunda Umurbey'de balkonda çay içiyordum. Yahu ben de ne kadar çok çay içermişim! Reha Muhtar ve ihtiyar heyeti iftiharla sunar: Ateş Haltı
Muhtar: Sevgili seyirciler, bu akşam "Bazı ördeklerin başı neden yeşil oluyor" konusunu tartışacağız. Yine çok önemli konuklarımız var.
Depremberk Depremi önceden haber veren cihazı yapan Berk Üstündağ, bir isim düşündü mü bilmiyorsak da hemen şunu teklif edelim: "Depremberk".
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |