|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dörtbinden fazla gazetecinin işsiz kaldığı günümüz ortamında sevinilecek pek az gelişme yaşanıyor. Her gün birinin daha işten çıkartıldığını, ya da koca bir grupta maaşların ödenemediğini duyuyoruz. Kimsede moral de, sevinecek mecal de kalmadı. "Uğur Dündar Star'ın başından ayrıldı, Ali Kırca geliyor" dediklerinde şaşırdığımı söyleyemem. Şu sıkışıklıkta etek dolusu para ödeyen patron elle tutulur sonuç bekler; Uğur Dündar kanallar arası reyting yarışında kendisinden beklenen başarıyı gösteremeyince bu âkıbete düçar olacağı belliydi. Adı 'atv' ile özdeşleşmiş Ali Kırca ise, pek çok başka sorunla boğuşmakla birlikte, grubun diğer medya kurumlarında çalışanlar gibi 'tetikçilik' baskısı altındaydı; ayrılması kaçınılmazdı... Ali Kırca'nın gönlü zengin, bir ara ciddi ciddi "657'ye tâbi memur" statüsüne dönmeyi bile düşündü. Yücel Yener'in 'sınıf atlatma' çabaları içine rahatlıkla sığabilirdi "Ali Kırca ile TRT haberleri"; hatta TRT'nin yıldönümü TRT kökenli televizyoncuyla ekrandan cilveleşme için vesile de yapıldı. Ancak, özellerin câzibesi başka... Bir dostu, "Ali parayı düşünmemiştir; TRT'ye geçmesi halinde yıllardır kendisine kamera gerisi destek veren Ayşenur Arslan ve Baki Şehirlioğlu'ndan ayrı düşmeyi göze alamadığını sanıyorum" dedi. Star'a, TRT kökenli Arslan-Şehirlioğlu ikilisiyle birlikte geçti Ali Kırca... En tepeyi hedefleyeceksin; gazeteysen en çok satan, televizyonsa en çok izlenen... Cem Uzan'ın hayat felsefesi bu... Gazete çıkardığında bu felsefenin yansımaları hemen görülmüştü; 'en fazla satmak' amacıyla masraflı kampanyalara girildi, fiyat çok aşağılarda sâbitlendi, dağıtımda tıkanılınca Sabah'ın Birleşik Dağıtım kadrosunu transfer edip sokak bâyilerine "Sadece bizi sat, al sana para" denildi. Star gazetesi bugün o sayede 200 bin adet satıyor... "Türkiye'nin ilk özel televizyonu" unvanlı Star, kuruluşunun onuncu yılında, patronunun felsefesine pek uymayan bir görünümde. Günlük "En fazla izlenen 100 program" listesine en az giren kanallardan biri Star; haberleri de zayıf bir reyting alıyor. Gülgûn Feyman sunarken haberlerin müdavimleri vardı; Uğur Dündar'la birlikte 'müdavim izleyici' gitti, ara sıra takılanlarla idare etme günleri başladı. Star-Haber son dönemde dördüncülükten öteye pek geçemedi. Kim ne derse desin, Ali Kırca, televizyona sadece izleyici değil, kaliteli bir müdavim izleyici getirmesi beklenecek isimdir. Sabah'ın kör-topal devamı için Aydın Doğan'ın sağladığı destek sonuç getiriyor. Evet, gazete, tüm zamanların en az satış rakamlarına mahkum; evet, kâğıt ihtiyacı neredeyse günlük karşılanıyor... Bir dostum, "Buna neden şaşırıyorsun?" diye sordu bana ve ekledi: "Böyle bir ortamda Sabah'ı hâlâ almaya devam eden 300 bin kişiyle ilgili doktora düzeyinde sosyolojik araştırma yapılsa yeridir..." Aynı dostum, Aydın Doğan'ın Sabah desteğinin sonuna yaklaşıldığı kanaatinde... Bu kanaatin sebebi bir müşahede: Yakın zamanlara kadar en az üç günlük kâğıt stokuyla çalışılıyordu grupta, şu anda ihtiyaç günü gününe karşılanıyor. Bir gün kâğıt sevkiyatı dursa ertesi gün bâyilerde gazete bulunamayacak. Kâğıt kamyonu baskı başlamadan hemen önce kapıya dayanıyor ve basılan gazeteleri alıp Yaysat'a götürüyor... Piyasayı bilen bir dostum, "Aydın Bey, verdiği kâğıdın karşılığını dağıttığı gazetelerin satışından alıyor; Sabah'ı hazırlayan kadroya bir şey kalmıyor" dedi. Sabah'ta maaşlar bu yüzden düzenli ödenemiyor; ödendiğinde de paralar yine benzer bir yöntemle geliyor... Bu bilgilere sahip olduğum için, durduk yerde bana saldırdıkları halde, "Ali Kırca atv'den ayrıldı" haberini aldığımda, Sabahçılar için "Oh olsun" demek içimden gelmedi. "Kırca Star'da" cümlesi ise, üzerine ölü toprağı serpilmiş görüntüsü veren durağanlaşmış medya piyasasında bir hareketlenme emâresi olduğu için beni sevindirdi. Bir süredir işini iyi yapanlar dahil, pek çok medya mensubu, "Bu alanda bize ekmek yok" demeye başlamıştı. Onlar da bu alandan çekilirse 'yeni medya düzeni'ni kimler, nasıl kuracak? Bu konuları konuştuğumuz dost çevresinde, epeydir sütununu kaybetmiş bir bayan meslektaş, iktidar partilerinden bir siyasetçiye, "Medyayı bu hallere siz düşürdünüz" deyiverdi gözlerinin içine bakarak... Gerçekten de, şimdiki medya düzeni, ülkeyi batma noktasına getirmiş siyaset kadrosunun eseri; patronlarla iş tutarak, gazeteleri birer 'parti yayın organı' haline dönüştüren onlar... Bizde 'parti organı' gazeteler de var; onların okurları, hiç değilse, patronun çıkarıyla birlikte gazetenin parti eğiliminin de değiştiği garabetini sık sık yaşamıyorlar... Uğur Dündar'ın Star'dan ayrılışı bir medya anlayışının sonu anlamına gelir mi? Tecrübeli televizyoncu, Star'da bütün maharetini göstermiş, hatta yıllardır topladığı 'Arena' malzemelerini bile haber bülteni içine taşımıştı. Kanal-D'de yanında yetişenler onunla birlikte Star'a geçmediler, üfürükçülere saplanıp kalmış bir anlayışın ötesine taşan kendi 'özel haber' programlarını yaptılar ve başarılı da oldular... Ali Kırca düzeyinde bir haber sunucusu, kanal değiştirdiğinde, mesai arkadaşlarını yanında götürüyor, ama eski izleyicilerini de ardından sürüklüyor mu? Şimdi bu sorunun cevabının peşindeyim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |