T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sanal ve gerçek

Türkiye'nin fiilî başbakanının Kemal Derviş olduğu, mevcut hükümetin ise ünite ünite sanallaştığı apaçık görülüyor.

Derviş'e gönüllü alan açan sanallaşmayı zaten fiilen kabul etmiş, Derviş'e muhalefet eden ise, vuruşa vuruşa sanallaşma alanına itilmiş oluyor.

Ecevit susuyor, Bahçeli susuyor, tüm suskunlukları gönüllü bir onayı değil, zoraki bir itirazsızlığı ifade ediyor. Yılmaz'ın küçük itirazları boşlukta kayboluyor. Öksüz'ün başına gelenleri görüyoruz. Tarım Bakanı Gökalp, ağzının payını aldı. Yaşar Okuyan "Derviş'le ihtilâfımız yok" diyerek vaziyeti zamanında kurtarmış oluyor. İtiraz eden "ekonomiye siyaset karıştırma" çukurunda boğuluyor.

İnsanlar istifa etmiyorlar, makamlarını dolduruyorlar, ama fiilen orada bulunduklarını söylemek mümkün değil.

Mevcut durum, yalnız temsilî aktörleri değil, onlara hükümet etme imkânı veren meşruiyet kademelerini de sanal hale getirip, ortadan kaldırıyor. Şu anda halk oyunun ne anlam ifade ettiğini de, Meclis'in "kanun yapma" yetkisinin noterliğe dönüşüp dönüşmediğini de tartışmak gerekir.

Derviş konumunu ABD ve IMF tarafından desteklenmesine borçlu. Bu desteğin, içerdeki tüm destek kademelerini gölgelediği gayet açık. Gerek ABD yöneticileri (Başkan, Hazine Bakanı, Dışişleri Bakanı) ve gerekse onlarla paralel hareket eden IMF ve Dünya Bankası yetkilileri, tam da IMF'nin Türkiye'ye kredi kararı vereceği 15 Mayıs öncesinde, diplomatik nezaket ölçülerini bir kenara bırakıp, benim "nodullama" dediğim eylemi sürdürüyorlar. "Teahhütname yazın, imzalayın, Derviş'i destekleyin, sakın irade zaafı göstermeyin. Telekom'u unutmayın. Ha gayret, cesaret. Yoksa para alamazsınız. Yoksa AB'yi de unutun. 13 Haziran'da da bir araya geleceğiz, o zaman hesap vermeye hazır olun!"

ABD Ankara Büyükelçisi Pearson, Başkan Bush'un mektubunu verdikten sonra Başbakan Ecevit'e "Eğer mektubu yayınlayacaksanız, İngilizce metni ile birlikte yayınlayın" diyerek, "kamuoyu bugüne kadar olduğu gibi sadece desteği değil, peşine katılmış zılgıtı da görsün" mesajını veriyor.

Sanki bir nota! Bir güdüm!

Bu durum, bir noktada Derviş'i de sanal hale getiriyor. Gerçek iktidar Washington'un eline geçmiş oluyor.

Şu anda, gerçek bir hükümet yapılanması olsa, sanırım şöyle kurulur:

Derviş Başbakan ve onun tayin ettiği teknokrat bakanlar.

Şu andaki görüntü ise şöyle: Derviş Başbakan üstü başbakan. Ve diğerleri, demokrasi açısından zevahiri kurtaran kademeler...

Şöyle bir soru sorulsa anlamsız mıdır?

-Ecevit yani Başbakan, mevcut olmasa, hükümet icra gücünden ne kaybeder?

Bir başbakan için bu sorulabiliyorsa, diğer kademeler için çok daha kolay sorulabilir.

Ters piramidi andıran bu yapı, çarpık bir yapıdır.

Aslında Derviş'in de, kendisini uluslararası iradenin desteğinde gösteren, hükümeti ise sanal hale getiren bu yapının çarpıklığını görmemesi mümkün değildir.

Çözülüş dönemi Osmanlı idarecileri böyle durumlarda dış güçlere en azından "Sahneyi bize bırakın, siz fısıldayın yeter" derlerdi. Devletin haysiyeti adına utanırlardı.

Şimdi uluslararası irade ile al takke ver külah oldu işlerimiz.

Derviş bu durumdan rahatsız olmuyor mu, bilemiyorum.

Bu durumdan siyasî ikbal çıkarmak isteyip istemediği sorusu da ortada. Yani bugün, Amerika ile elbirliği içinde Türkiye'nin siyasî geleceğini mi biçimlendiriyoruz, sorusunu sormamak mümkün değil.

Demek istiyorum ki, hadi bizim geleneksel siyasetçilerimiz, şaplak vurula vurula iktidarlarını kaybettiler, Derviş'in bir itirazı olamaz mı sanallaşmaya? Bugün para enstrümanını kullanıp, kendisini devreye sokarak mevcut siyasî kadroyu sanallaştıranlar, yarın aynı enstrümanlarla kendisini de sanallaştırmazlar mı? Buna karşı garantisi nedir?

Türkiye'nin mevcut siyasî-ekonomik tıkanma ortamı içinden Derviş için siyasî ikbal kotarma projesini ahlakî bulmak mümkün değil. Bu ancak, tefecinin borçluyu dize getirmesi, uluslararası iradenin Türkiye'ye karşı para-ödün denklemi kurması kadar ahlâkî olur.

Bu çarpık durumun, şu an, siyasal alanda önemli bir kriz birikimi oluşturduğu söylenebilir. Belli ki, hem sanallaşan siyasî kadrolar, hem de Derviş, kriz atmosferinde soluk alıp veriyorlar. Ekonominin çok kritik durumuna rağmen, bu ters piramid statüsünün çok uzun sürmeyeceği tahmin edilebilir.


11 Mayıs 2001
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED