|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çömleklerden ses geliyor
Sizi müziğin çekim alanına çeken şey ne? Bu sonu olmayan bir şey. Eğer bu işin içine girdiyseniz, biraz da araştırmaya meraklıysanız, dürüstseniz, çeşitli müzik türlerini rahatlıkla öğrenebilirsiniz. Öğrenmek için herşeyden önce dürüst olmanız lazım. Dürüstlükten kastım, rahat yaşayayım, medyatik olayım, para kazanayım, meşhur olayım gibi düşüncelere kapılmamanız. Bunların hiçbirisi içinizde olmayacak. Temiz hislere sahipseniz ve araştırmacı bir ruhunuz varsa yeniliklere kendinizi verebilirsiniz. Bana para kazanabileceğim bir sürü teklif gelmiştir ama yeni bir şeyler öğrenmek için bu teklifleri reddetmişimdir. İsveç'de uzun süre müzik üzerine çalıştınız. Ben aslında caz öğrenmek istiyordum. İsveç'te kalmamın sebebi İsveç'in beni hemen kucaklaması idi. İsveç'in Kültür Bakanlığı, kültür daireleri ve İsveçli müzisyenler ilk gittiğimde Türk müziğine büyük ilgi duydular. Kondisyonum, tekniğim çok iyiydi. Fakat çalmasını bilmediğim için ve çalma sanatı başka teknik bilgiler gerektirdiği için eğitim almam gerekiyordu. Caz ailesi oldukça zor bir aile olmasına rağmen beni hemen kabul etti. Klasik müzik eğitimi aldıktan sonra notayla çalabilirsiniz ama caz öyle değildir. Doğaçlama müzik yapan bir çevre vardır ve o çevrenin sizi kabul etmesi lazım. İsveç, Türk kültürünü oraya taşıdım diye bana ekonomik olarak da çok yardım etti. Türkiye'den bir sürü iyi müzisyeni oraya götürdüm. Türk kütüründen birçok örneği çaldık. Tasavvuf, zeybek, halk müziği... Dönüp Türkiye'ye yerleştiğinizde sizi hayal kırıklığına uğratan durumlar yaşadınız mı? Şu anda mehter takımında kadrolu olarak çalışıyorum. Gençlerin mehter takımını ve doğaçlama müziği sevmesi için dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen müzisyenlerle birlikte ortak çalışmalar yapıyoruz. Burada kültürel faaliyetlere ayrılan para çok az. Sosyal yaşam da Kuzey Avrupa ülkelerinden son derece farklı. İnsanların birbirine saygısı kalmamış. İlk geldiğimde bu ortam suratıma şamar gibi çarptı. Türkiye'de çok kötü bir değişim var. Büyük şehirlerdeki insanlar çok aç gözlü. Başkalarının aksine ortak çalışmalar yapmayı, bildiklerinizi başkalarıyla paylaşmayı seviyorsunuz... Türkiye'de aksine alışılmış. Sanatçılar birbirlerine birşey öğretmez; hatta birbirlerinin çalışmalarını sabote ederler. Bu, bir yere gelmeden bir şeyler olmaktan; 'sanatçı olmadan sanatçı olmak', 'müzisyen olmadan müzisyen olmak'tan kaynaklanıyor. Bu son derece tehlikeli bir durum. Bunda da medyanın çok büyük kabahati var. Halka, herkesi sanatçı diye tanıttılar. Medyatik insanlar halka ne verebilir ki? Memleketin hali çok kötü. Daha önce folklorik birikimimiz gazinolarda harcanmıyordu, dokunulmazlığı olan bir kültür alanıydı. Bugün halk müziğimiz turistlere hizmet adına, rakı eşliğinde, yemeklerde söyleniyor. Kolombiyalı müzisyenler gelip bize farklı ritmler öğretiyor. Ama bir Türk davulcusu İsveç'e, Almanya'ya gittiğinde kimseye bir şey öğretecek durumda değil. Çünkü öğretmeyi öğrenmemişler, bildikleri de oradan buradan duydukları uyduruk şeyler... Yeni projeleriniz var mı? Ritm okuluna sponsor arıyorum. Bugüne kadar Avusturya Liselileri Vakfı, Borusan Kültür ve Sanat Merkezi, Kemancı, Babylon, Barış Manço Kültür Merkezi gibi yerlerde ritm çalışmaları yaptık. Türkiye'de herkesin arkasının olması lazım. İsveç'te bize çalışmamız için kocaman binalar tahsis edilirdi. Kimse de bize bir müddet sonra gelip 'hadi burada işiniz bitti' demezdi. Şu an yurt dışına gitsem çalışmak için rahatlıkla bir yer bulurum. Ama burada böyle bir şey yok. Enstürüman üzerine İsveç'deyken sürekli çalışırdım; burada o ortam da yok. Çelik yaylarla, çelik metallerle, şahane seramiklerimizle, borularla çok güzel enstürümanlar icat edebiliriz. Bunlardan çok güzel sesler çıkıyor. Bunlarla bir orkestra kurabiliriz. Afrika davullarından çıkartılan tınıları biz sırf seramiklerimizle yapabiliriz. Çömleklerimizle de harika enstürümanlar yapabiliriz. 1939 İstanbul doğumlu Okay Temiz, batı menşeli çalgılarla Türk enstürümanlarını kaynaştırdı. 30 yıllık caz geçmişinde dünyanın çeşitli ülkelerinde 3300 konser verdi, 350 festivale katıldı ve pek çok Türk müzisyeninin dünyaya açılmasını sağladı. Türkiye'ye gelir gelmez birçok ortak çalışmaya ön ayak oldu. 17 Ağustos depreminin ardından bölgede düzenlediği 'ritm terapi' programlarıyla çocukların psikolojik sorunlarından arınmasına yardımcı oldu. Eskiden çok sevdiği türk sanat müziğinin, şimdilerde söylenişinden sanatçı kostümlerine kadar yozlaşma alameti taşıdığına üzülen Temiz, bestelerinde en çok "neşe, hüzün, haykırış ve protesto barındırıyor" dediği tabiattan etkilendi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |