T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Politikacı aldatır, gazeteci aldanırsa...

Mesut Yılmaz'ın 1999 eylülünde Moskova'ya yaptığı ziyaret, bizlerden başka, dört gazetecinin daha sütununa konu oldu: Hürriyet'ten Oktay Ekşi (5 Mayıs) ve Ertuğrul Özkök (8 Mayıs) ile Star'dan Fatih Çekirge (9 Mayıs) ve Radikal'den Murat Yetkin (9 Mayıs)... Bu dört gazeteciden ikisi (Ekşi ve Özkök) Mesut Yılmaz'ın, diğer ikisi de Türkiye'nin Moskova büyükelçisi Nabi Şensoy'un açıklamalarına itibar ederek, "ANAP lideri Moskova'da 'mavi akım' projesiyle ilgili olarak Gazprom yetkilileriyle görüşmedi" kanaatini okurlarına duyurdular.

Oysa, gerçeğin iddia edilenin tam tersi olduğu, araştırınca ortaya çıktı. Mesut Yılmaz'ın, hükümette görev almadığı bir sırada çıktığı Moskova gezisinin (ondan bir hafta önce yaptığı Washington ziyaretinin de) esas amacı 'mavi akım' projesiydi. Yılmaz, Moskova'da, Gazprom şirketinin yönetim kurulu başkanı Viktor Chernomyrdin ile (muhtemelen genel müdür Rem Vyakhirev ile de) görüştü. ANAP lideri Yılmaz'ın "Çernomirdin, eskiden Gazprom'un genel müdürüydü; ben görüştüğüm sırada çoktan ayrılmıştı" açıklamasını doğru kabul ederek sütununa taşıyan Ertuğrul Özkök, dün, Hürriyet Moskova muhabirinin, "Görüşme sırasında Chernomyrdin Gazprom yöneticisiydi" notunu yayımladı. O nottan, görüşmenin Gazprom binasında gerçekleştiğini de öğrendik…

ANAP liderinin Moskova'ya ne amaçla gittiği konusunda tereddüdü olanlara, gezi sırasında Moskova'dan geçilen haberler yeterince fikir veriyor aslında. İşte bir örnek: "ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz, Rusya'dan 16 milyar metreküp doğalgaz akışını sağlayacak olan boru hattının, ekim ayında Karadeniz'in altından döşenmeye başlayacağını söyledi. Yılmaz, projenin 2001 nisanında tamamlanacağını açıkladı. Moskova'ya üç günlük bir gezi düzenleyen Yılmaz, dün Rusya'nın en büyük şirketi Gazprom yönetim kurulu başkanı ve eski başbakan Victor Çernomirdin ile görüştü. Yaklaşık 1,5 saat süren görüşmeden sonra, Yılmaz, Rusya tarafının 'mavi akım' ile ilgili inşaat vergi muafiyeti talep eden bir protokol önerdiğini, kendilerinin bunu değerlendirdiklerini söyledi."

Bu haberin, Mesut Yılmaz'ın "Mavi akım konusunda kimseyle görüşmedim" açıklamasına yer veren Hürriyet gazetesinde 21 Eylül 1999 tarihinde çıkmış olması olayı daha da ilginçleştiriyor. Her eline kalem alanın yazısını kılı kırk yararak yazmasını veya 'araştırmacı gazeteci' olmasını bekleyemeyiz; ancak bir gazete yöneticisinden, böylesine önemli bir konuda kalem oynatırken, Moskova'daki muhabirine danışmasını, başyazarının da "Acaba o tarihte bizde nasıl bir haber çıkmıştı?" sorusuna cevap aramasını beklemek herhalde hakkımız…

Aynı durum, Moskova'daki büyükelçinin tanıklığına başvuran meslektaşlar için de geçerli; onlar da, okur karşısına çıkmadan önce, her gazetecide bulunması gereken 'kuşkuculuk' ile "Acaba?" merakına kapılmalıydılar…

Hürriyet yönetmeni ve başyazarı, Star yönetmeni ve Radikal yazarı, gazetecilik dürtülerini bir tarafa bırakıp Mesut Yılmaz'ın gerçeğe takla attıran yanlış açıklamalarıyla toplumu sarsacak boyutları olan bir konuda haber kirliliğine katkıda bulundular… Ne kadar yazık!

Şimdi durum ayan beyan ortada. ANAP lideri, "1999 eylül ayında yaptığım ziyarette: Hiçbir resmi toplantıya katılmadım. Ne yalnız ne de Ersümer'le birlikte hiçbir resmi görüşmede bulunmadım. Gazprom yetkilileriyle resmi veya özel hiçbir temasım olmadı" (O. Ekşi) veya "Çernomirdin, eskiden Gazprom'un genel müdürüydü. Ben görüştüğüm sırada çoktan ayrılmıştı ve ben onunla parti başkanı olarak görüştüm" (E. Özkök) derken doğru söylemiyordu. Sütunlarına büyükelçi Şensoy'un "Hayır. Mesut Bey, Gazprom yetkililerinden hiç kimseyle görüşmedi..." sözlerini yansıtanlar da (F. Çekirge ve M. Yetkin) aldatıldılar...

Dünyanın hiçbir yerinde, doğruları çarpıtan, yalan söyleyen politikacının iktidar yüzü görmesine izin verilmez; ezkazara iktidara tırmanmışsa, ABD'de Nixon'un başına geldiği gibi, sistem o politikacıyı alaşağı etmekte tereddüt göstermez. 'Mavi akım' projesinin adlî yönü bir tarafa, yerli-yabancı gazetelerde yer almış doğruları çarpıtarak gerçekleri ters yüz eden Mesut Yılmaz'ın ödemesi gereken siyasî bir bedel var. O bedeli talep etmek, herkesten önce, kamuoyunu yanıltma kampanyasına âlet olan gazetecilerin görevi...

Oktay Ekşi ve Ertuğrul Özkök (Hürriyet), Fatih Çekirge (Star) ve Murat Yetkin (Radikal)... Düştüğünüz bu aldatılmışlık durumundan kurtulmak için yapabileceğiniz bir şeyler olmalı. Japonya'da olsaydık 'harakiri' çözüm olabilirdi; Türkiye'de de onurlu bir yol mutlaka bulunabilir. Gözümüz üzerinizde.


11 Mayıs 2001
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED