|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Liderler zirvesinde iş çözüldü, Telekom'un kimin uhdesinde satılacağı karara bağlandı, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz de, adı hiç anılmayan ve taliplisi olmadığı için kaderine terkedilen Devlet Demiryolları'yla başbaşa kaldı ama, bu iş iddia edildiği gibi, ABD Başkanı'nı ayaklandıracak ölçüde "ehemmiyetli" bir iş miydi? Enis Öksüz, haftalardır, özelleştirmeye karşı olmadığını, "yasal çerçeve"de yapılmayan özelleştirmenin Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini, geçmişte bunun örneklerini çok yaşadığımızı anlatmaya çalışıyor ama... Nafile! Geleceğini Kemal Derviş'in bulmayı taahhüt ettiği paraya endekslemiş yalaka basın, Türkiye'nin önündeki engel olarak, Ulaştırma Bakanı Öksüz'ü işaret ediyor. Öksüz, "lisans yetkisi"nin Ulaştırma Bakanlığı'na verilmesini istiyordu. "Telekom'u Bakanlık olarak biz satalım, ucuza gitmesin" demeye getiriyordu. Derviş ise, "Hayır" diyordu, "Lisans verme yetkisi Türk Telekomünikasyon Kurumu'na bırakılacak." Derken, ABD Başkanı Bush'un mektubu girdi devreye: "Telekom'un özelleştirilmesi büyük siyasî cesaret ister... IMF'yle resmî mutabakatınızı büyük memnuniyetle öğrendik. Ekonomik reform çabalarınızı desteklemekteyiz. Yaptıklarınız cesaret vericidir, ancak..." Ancak, şu Enis Öksüz'ü susturamadınız hâlâ... Böyle demiyordu tabii. Ancak karine yoluyla, Başkan'ın tam da bunu demek istediğini, Telekom'un pürüz kaldırmayacağını söylemeye çalıştığını anlıyordunuz. Eşek değildiniz. Telekom tasarısında çıkan "pürüz" üzerine önceki gün toplanan liderler 4.5 saat süreyle sorunun nasıl aşılacağını tartıştılar. Ve, lisans yetkisini Enis Öksüz'den alarak sorunu aştılar. Bunun üzerine Başkan Bush bir mektup daha gönderdi: "Hükümeti cesaretinden dolayı kutluyoruz." Başbakan Ecevit de, liderler zirvesini müteakip gece saat 01.00'de gazetecileri topladı ve şu açıklamayı yaptı: "İyi bir çalışma yaptığımızı söyleyebilirim. Biraz uzun sürdü ama hayırlı oldu." Hayırlı olmasına oldu da, müttefikimiz açısından "tali" sayılabilecek bir "mesele"de ABD Başkanı'nın hop oturup hop kalkmasını, dayanamayıp Ankara'yı ültimatomlu mesajlarla silkelemesini nasıl izah edeceğiz? Daha doğrusu, bunun rasyonel izahı var mıdır? DYP Genel Başkanı Tansu Çiller de kaç gündür ABD'de... Partisini ve programını görücüye çıkardı. Eskiden, yani onyıllar öncesinde, yani kahverengi-sepya fotoğrafilerin Türkiye'sinde bu işler genellikle "gizli kapaklı" yapılır, bu işleri yapmaya "mecbur bırakılanlar" yaptıklarıyla asla övünmezlerdi.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |