|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Telekom'un özelleştirilmesinin önünü açacak olan tasarının Meclis'e sevk edilebilir hale gelmesini Kemal Derviş ve temsil ettiği güç ya da güçlerin bir zaferi olarak kabul etmek gerekir. İMF ve Dünya Bankası'nın, Telekom'un özelleştirilmesini, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı krizden çıkması için sağlayacağı kredinin ön şartlarından birisi olarak dayatmasının ekonomik bir alt yapısı olmadığını defalarca ifade etmiştik. Kemal Derviş tarafından da açıklandığı gibi krizin nedeni sürdürülemez hale gelen iç borç stoku ve borçlanma nedeniyle ödenen yüksek reel faizlerdir. İç borcun başlangıcı kamu finansman açığına dayanır. Ancak, yüksek reel faizlerin ödenmesi için tekrar borç alınmış ve borç-faiz sarmalına girilmiştir. Telekom kâr eden bir kuruluştur. Telekom'a bütçeden para aktarılmamaktadır. Telekom, satış bedeli olarak ortaya konulan 3 milyar doları 3 yılda amorti edebilecek mali yapıya sahiptir. Yabancı sermaye Telekom'u satın aldıktan itibaren 3 yıl içinde verdiği parayı geriye alacaktır. 3 yıldan sonra her yıl yüz milyonlarca doları kâr olarak yurt dışına transfer edecektir. Siz hiç böyle alışveriş gördünüz mü? Aylık net geliri 1 milyar lira olan bir marketi 3 milyar liraya satıyorsunuz. İMF, Kemal Derviş aracılığı ile bu özelleştirmede ısrar etmiş ve sonuç almıştır. Direnç kırıldı
Toplumsal desteğini kaybetmiş, yolsuzluk iddialarıyla kuşatılmış ve ekonomiyi uçuruma yuvarlamanın suçluluğu altında ezilen bu hükümetin ülkenin menfaatlerini koruması beklenemez. Zira, bu hükümet iktidar etme kabiliyetine sahip değildir. Uluslararası kuruluşlar ve arkasındaki güçler, verecekleri borç karşılığında hükümete dilediklerini yaptırmaktadırlar. Ulaştırma Bakanı Sayın Öksüz gibi ara sıra kafasını kaldıran olduğunda da sindirilmesi fazla uzun sürmüyor. Türkiye'nin milli egemenliği yara almaktadır. Ekonomide dizginler tamamen yabancıların eline geçmiştir. 70 katrilyon liralık iç borç, 120 milyar dolarlık dış borç, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin bağımsız politika izlemelerine engel olmaktadır. Buna siyasilerin, kamu kaynaklarının kişisel çıkarlar için yoğun şekilde kullanmaları ve yolsuzlukların odağında yer almaları eklenince tahribatın boyutu da büyümektedir. Ülkenin bağımsızlığını tehlikeye düşürebilecek, tartışmalı icraatların önünde hiçbir engel kalmamıştır. Hükümetin direnci kırılmıştır. Bu direnç, Telekom olayında olduğu gibi en fazla birkaç güne kadar ulaşabilmektedir. Hükümet, ülkenin bağımsızlığını koruyamamakta ve gelişmeleri kontrol edememektedir. Hükümetin direnci toplumun direncidir. Kırılan direnç esasında toplumun direncidir. Uluslararası sermayenin menfaatlerini korumak misyonunu başarıyla yürüten Kemal Derviş'in % 50 oranında toplumsal desteğe sahip olmasını başka nasıl izah edebilirsiniz? MHP'nin fonksiyonu
Toplumun direncinin kırılmasında en önemli görev MHP tarafından yerine getirilmiştir. Ülkenin bağımsızlığını öne çıkaran milliyetçilik söylemiyle iktidar olan MHP, bu söylemin içini dolduramamış ve bireysel çıkışların ötesinde varlık gösterememiştir. Tahkim Kanunu ile başlayan süreç, Telekom'la noktalanmıştır. Bu nokta MHP tarafından konulmuştur. Bundan sonra MHP'ye olan ihtiyaç azalacaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |