|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugünlerde, hep Hürriyet gazetesinden bahsediyor gibi olacağım ama, öyle çarpıcı, aynı zamanda öyle yanıltıcı manşetler atıyor ki, mecburen gündemimizde kalıyor. Evvelki gün, hiç araştırmaya gerek duymadan, Mesut Yılmaz'ın sözlerini aynen yayınladı ve Çernomirdin'in Gazprom ile ilgisinin bulunmadığı izlenimini yarattı. Birkaç gün önce de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Refah Partisi aleyhinde karar verdiği veyahut vereceği havasını yansıtıyordu: "Şeriatı savunma özgürlüğü olmaz" manşeti, "Avrupa İnsan Hakları yargıçları 'Şeriatı savunmak, düşünce ve ifade özgürlüğü içinde değerlendirilemez' görüşünde" diye alt başlıklarla devam ediyordu. Hürriyet muhabiri Zeynel Lüle, "Mahkemenin, parti kapatmak yerine, şeriatı savunanların yargılanması yönünde görüş bildireceğini" belirtiyordu. Yalanlanan haber
Bu haberi okuyunca, doğrusu çok şaşırdım. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatında, örgütlenme özgürlüğü ile düşünceyi açıklama özgürlüğü daima birbirini destekler. Mahkeme, her türlü özgürlüğün temelinde, düşünce özgürlüğü olduğunu vurgular. Öyleyse, Zeynel Lüle'nin dediği gibi, "Refah Partisi üyeleri, sırf başörtüsünü savundukları veyahut bazı sarıklı hocaları iftar yemeğine davet ettikleri ya da, Ramazan'da mesainin iftara göre düzenlenmesini talep ettikleri için" nasıl, şeriat devleti istedikleri ileri sürülecekti? Şiddete başvurulmadıkça veyahut nefreti tahrik etmedikçe, düşünce, Avrupa normlarına göre suç sayılmıyor. Biz bunları düşünüp dururken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Luzins Wildhaber, Hürriyet'in haberini yalanladı. "Biz böyle bir şey söylemiş değiliz. Ayrıca davanın sonucu da belli değil. Lûtfen, bu tür, doğru olmayan haberlere dayalı şeyler yazmayın" dedi. (Sabah - 9 Mayıs 2001) Wildhaber, daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına yansıdığı gibi, örgütlenme özgürlüğünün ifade özgürlüğünden ayrı mütalâa edilemeyeceğini de sözlerine ekledi. Hürriyet'i anlamak mümkün değil. Duruyor, duruyor, ortaya uydurma bir haber atıyor. Beyaz Enerji Operasyonu'nun sonuçlanması beklenirken, Cumhur Ersümer'in adının, Talat Şalk'ın iddianamesinde yer almayacağını da manşetten duyurmamış mıydı? Mesut Yılmaz'ın Çernomirdin'le görüşmediğini ispat etmeye çalışan, Anap liderini Jandarma'nın kurbanı gibi takdim etme çabasına giren de gene aynı gazete. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, örgütlenme ve düşünce hürriyetine ilişkin çeşitli kararları mevcut. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, "Ulusal makamların, bir partinin (örgütün) faaliyetlerinin, kendi anayasal yapılarını tehdit ettiğine ilişkin değerlendirmesiyle, o siyasi partinin veyahut örgütün, sözleşme tarafından sağlanan korumanın dışında kalmış sayılamayacağını" belirtiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin görüşlerini şu şekilde özetleyebiliriz: "Örgütlenme özgürlüğü, kurulmuş bir siyasi partinin, faaliyetlerini özgürce yürütmesini güvence altına alır... Parti kapatmanın, özellikle -ulusal güvenliği sağlama, halkın güvenliği, ülkenin bütünlüğü gibi- bir meşru amacı olmalı. Düşüncenin korunması ve bunu açıklama özgürlüğü (10'uncu madde) Sözleşme'nin 11'inci maddesinde öngörülen toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün önemli unsurlarından birini teşkil eder. Çünkü çoğulculuk olmadan demokrasi olmaz. Bu nedenle, 10'uncu maddede öngörülen ifade özgürlüğü, sadece açıklanan bilgi ve fikirlere taraftar olunduğunda, bu fikirler rahatsız etmediğinde ya da farklı olmadığında değil, aynı zamanda taciz eden, şoke eden, rahatsız eden bir nitelik taşıdıklarında da söz konusudur. Siyasi parti, kolektif olarak ifade özgürlüğünün kullanılmasıdır. Örgütlenme özgürlüğü, yalnızca, inandırıcı ve zorlayıcı sebeblerle kısıtlanabileceğinden, 11'inci maddede öngörülen istisnalar, (güvenlik, ülke bütünlüğü vs) siyasi partiler söz konusu olduğunda, dar bir yorumu zorunlu kılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ulusal makamların aldığı kararın -müdahalenin- 'takip edilen meşru amaçla orantılı' olup olmadığını, demokratik toplum gereklerine uyup uymadığını da değerlendirir. Siyasi partilerin, devletin hukukî, anayasal ve yasal yapısını değiştirmek için mücadele edebilmeleri gerekir; ancak bu mücadele için kullanılan araçlar, hukuka uygun, önerilen değişim de temel demokratik ilkelerle uyumlu olmalıdır." Kıstaslar
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hem düşünce hürriyetinde, hem de örgütlenme hürriyetinde, aynı kıstasları dikkate alıyor: 1) Meşru amaç güdülmesi, 2) Kararın, gözetilen meşru amaçla orantılı, mevcut ve açık bir tehlikeyi bertaraf etmeye yönelik, demokratik toplum gerekleriyle uyumlu, acil bir sosyal ihtiyacı karşılayan nitelikte olması. Refah Partisi'nin icraatını bu çerçevede incelemek gerekir. Söz konusu parti, ne zaman "ben şeriat devleti kurup, devletin temel nizamını din kurallarına dayandıracağım. Ve bu kuralları herkes için uyulması zorunlu kurallar haline getireceğim" demiş? Anayasa Mahkemesi'nin, 28 Şubat konjonktürüne uygun bir karar verdiğini, üyelerinin Genelkurmay brifingine katıldığını herkes biliyor. Başörtüsünü savunmuşsunuz, iftara din adamlarını davet etmişsiniz, 10 Kasım'daki törenlere karşı çıkmışsınız, bunlar din ve vicdan özgürlüğü değil, düşünce hürriyeti kapsamında mütalâa edilebilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu yüzden "din ve vicdan özgürlüğüne" göre bir değerlendirme yapmayıp, konuyu, örgütlenme ve düşünce hürriyeti zeminine oturtacaktır. Şiddet ve nefreti tahrik eden veyahut şiddete başvuran bir parti kuramazsınız. Örgütlenme özgürlüğü önündeki tek engel bu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin hayali suçlar ihdas ederek, Refah Partisi'ne şeriatçı demesi, beklenemez. Vakayı, din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde incelememesi, genel uygulamayı yansıtıyor. Parti davaları, daima düşünce ve örgütlenme hürriyeti kapsamında ele alınıyor. Peşpeşe yayınlanan yanlış haberleri gördükçe üzülüyorum. Ama cehalet mi.. kötü niyet mi, bir türlü karar veremedim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |