|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ülkeyi böyle büyük bir ekonomik bunalıma sokanlar, sorumluluklarının gereğini yerine getirmiyorlar. Ecevit'in gerekçesi, "alternatifimiz yok." Peki Recep Önal'ın da mı alternatifi yoktu? Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp istifa etti. Hazine birimleri Recep Önal'ın denetiminden alındı, Kemal Derviş'e verildi. Fakat Önal, bakanlık koltuğunu korudu. Herhalde bu kararda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir yorumu etkili oldu: "Osmanlı kelle vere vere çöktü." Gelişmeler öyle bir noktaya Türkiye'yi getirdi ki, sokak hareketlendi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD gibi kuruluşlar en azından, şimdilik, hükûmette bir revizyon istiyorlar. Özellikle yolsuzluğa bulaşmış bakanların gitmesi talep ediliyor. Artık bazı bakanların görevlerinden alınacağına muhakkak gözüyle bakılıyor. Devlet Bahçeli'nin sözlerinden yola çıkarak, "kelleler" düşeceğine göre, acaba "sonun başlangıcı" diyebilir miyiz? Beyaz Enerji
Bugün DGM Ankara Savcısı Talat Şalk, Beyaz Enerji'ye ilişkin iddianamesini açıklayacak. Yarın da ekonomik program nihayet -herhalde?- kamuoyuna sunulacak. Şalk'ın faaliyetleri zaman zaman Türkiye'nin gündemine yansımıştı. Dünya Bankası'ndan bilgi istemesi, hükûmetin sert tepkisiyle karşılaşmıştı; Enerji dosyasındaki bilirkişilerin değiştirilmesi talebine karşı, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı Tümgeneral Osman Özbek, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ü ziyaret etmişti. Jandarma'nın hazırladığı ve Ankara DGM'ye gönderdiği fezlekede yer alan bir çok önemli isim (Muzaffer Selvi, Birsel Sönmez, Doğan Karadeniz, Mustafa Mendilcioğlu, Cumhur Ersümer, Gökhan Yardım, Ali Şener, Kamuran Çörtük, Turgut Yılmaz vs) Uğur Dündar tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Hatta, bu ifadelerden yola çıkarak Turgut Yılmaz'ın gözaltına alınmak istendiği, Mesut Yılmaz'ın istifa tehdidi ile operasyonun durdurulduğu dedikodusu Türkiye'yi çalkalamıştı. İşte bugün, beklenen iddianame açıklanıyor. İkinci konu, ekonomik program. Kemal Derviş, nihayet paketi açacak. Türkiye'de iktisadi krizin temelinde yatan siyasi bunalım: Güvensizlik. Acaba bu güvensizlik nasıl aşılacak? MHP Genel Başkanı'nın sözleriyle "Üç beş bakanın kellerinin alınması" ile kaybolan itimad geri gelecek mi? Ecevit, hükûmetin yolsuzlukların üzerine gittiğini sanıyor. Esasen yolsuzlukların üzerine, bu hükûmete rağmen gidiliyor. Beyaz enerji en belirgin gösterge. Hükûmet, Cumhur Ersümer hakkında verilen gensoruyu red'etmişti. Bakalım, Enerji Bakanı'nın adı Talat Şalk'ın fezlekesinde yer alacak mı? Yer alırsa, MHP'nin bir sözü var. Anayasa'nın 100'üncü maddesi kapsamında konu TBMM'nin önüne gelecek. Bahçeli, "o takdirde Ersümer'e sahip çıkmayız" demişti. Demek bakanın istifa etmesi ve Yüce Divan'da yargılanması gündemde. Mavi Akım
Dün, ben de, Mavi Akım'la ilgili, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Yardım ve Yönetim Kurulu üyelerini kapsayan bir suç duyurusunda bulundum. Konu parça parça Yeni Şafak gazetesinde yayınlanmıştı. Özetleyelim: 15. 12. 1997 tarihinde, Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerarası bir anlaşma imzaladı. Buna bağlı olarak, BOTAŞ (Türk tarafı) ile Gazprom (Rus tarafı) arasında, Doğal Gaz Alım Satım anlaşması gerçekleşti. Doğal Gaz Alım Satım Anlaşması'nın 18.1, 18.2, 18.3'üncü maddeleri çerçevesinde, Samsun - Ankara Boru Hattı yapımı için avans ödemesinin şartları belirlenmişti: Mavi Akım projesinin, deniz geçişi bölümü ile ilgili finansmanın temin edildiğinin belgelendirilmesi; Rus tarafının, kompresör istasyonunun ve hat borularının temin kontratlarını veya kesin siparişlerinin yapılmış olduğunun vesikalarını ibraz etmesi ve satıcı firmalardan teyid alınması gerekiyordu. Kısacası, Karadeniz altından geçen borunun inşa edileceğine dair objektif kriterler ortaya çıktığı takdirde, Samsun - Ankara boru hattının yapımını üstlenen Öztaş - Hazinedaroğlu şirketine 52 milyon dolarlık avans ödenecekti. (Bu husus, 26 Kasım 1998 tarihli BOTAŞ Yönetim Kurulu'nda da, karara bağlandı.) Karar değiştiriliyor
Ama Öztaş - Hazinedaroğlu firması sıkıştırıyordu. O tarihte BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Arseven, Nisan 1999 seçimleri vesilesiyle görevden ayrıldı. Yerine bugünkü Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Yardım geldi. BOTAŞ Yönetim Kurulu, Ankara - Samsun hattı yapımı gecikiyor bahanesiyle, mukavele şartlarına tamamen aykırı bir şekilde, 26 Kasım 1998 tarihli kararı da değiştirerek, yeni bir karar aldı. Önce bir heyeti Rusya'ya tetkik gezisine gönderdi. Tetkik gezisine giden heyet, "Rusya topraklarında boru hattı inşaatı devam ettiğine göre, Ruslar mutlaka Karadeniz altından geçidi de yapacaklardır" hükmüne vardı. Mukavele şartlarına ters düşen karar, işte tetkik heyetinin bu görüşüne dayandırıldı. 14 Temmuz 1999'da BOTAŞ Yönetim Kurulu 692 sayılı kararla, Genel Müdür Gökhan Yardım'ı, avans ödemesi için yetkili kıldı. Gerekçede, "15 Nisan 2001 tarihinde, Rusya'dan doğal gaz sevkiyatı başlayacaktır. Avans ödenmezse, inşaat gecikir, zamanında tamamlanamaz. Türkiye tazminat talebiyle karşı karşıya kalır" deniliyordu. İşte, göz göre göre, paralar böyle gitti. Nisan 2001'e geldik. Karadeniz altından inşaat başlamadı. Gerekçenin doğru olmadığı da ortaya çıktı. Ama milyonlarca dolar uçtu gitti. Yılmazların durumu
Nuh Mete Yüksel'den, BOTAŞ - Gazprom temsilcilerinin Moskova'daki toplantısına, Mesut Yılmaz ve Turgut Yılmaz'ın hangi sıfatla katıldıklarını araştırmasını da rica ettim. O tarihte Yılmaz, kabine üyesi dahi değildi. Moskova'da Gazprom temsilcileriyle neyin müzakeresi yapılmıştı? Ankara - Samsun boru hattının ihalesiz olarak Rus tarafının tesbit edeceği bir Türk firmasına verilmesi, o gün mü kararlaştırılmıştı? Tümaş Genel Müdürü Çetin Atuk'un iddiaları da, suç duyurumuzun bir bölümünü teşkil etti. Ankara - Samsun boru hattının fizibilite çalışması Tümaş'a verilmişti. Çetin Atuk, fiyatın pahalı olarak belirlenmesi için, BOTAŞ yönetiminden telkinler geldiğini iddia etti. Sheraton'da karşılaştığı BOTAŞ'ın iki Yönetim Kurulu üyesine "484 milyon dolar pahalı, ama BOTAŞ'tan gelen talep üzerine fiyatı % 25 arttırdık" diyordu. BOTAŞ Yönetim Kurulu, bu iddiaların araştırılmasını istedi. Lâkin, araştırma sonuçsuz kaldı. Acaba neden BOTAŞ fiyatın % 25 daha pahalı tesbit edilmesini istemişti? Veyahut, niçin Tümaş Genel Müdürü Çetin Atuk böyle konuşmuştu? Ankara - Samsun boru hattı, ihale yapılmadan Öztaş - Hazinedaroğlu'na verildi. Fiyat, fizibilite çalışmasının ortaya koyduğu rakam üzerinden, pazarlıkla tesbit edilecekti. Pazarlığa ne kadar yukarıdan başlanırsa, fiyat o kadar yüksek olurdu; müteahhit firma kârlı çıkardı. Cumhur Ersümer'in sanırız "beyaz enerji"nin yanı sıra, bir de "mavi enerji" dosyası olacak. Bakalım hükûmet, haklarında yolsuzluk iddiaları bulunan bakanlara sahip çıkmağa devam edecek mi?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |