![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Körüklü cankurtaran
Hoyrattır bu akşam üstleri daima; ve daima kalabalık olur bu şehrin trafiği akşam üstleri. Geçen hafta içinde bir akşam üstü, Ahmet Kekeç ve M. Ertuğrul Yavuz'la birlikte gazeteden çıktık, adım adım ilerleyen trafiğin içinde Aksaray'a doğru gitmeye çalışıyorduk. Arkamızdan gelen bir belediye otobüsü aralıksız korna çalarak yaklaştı. Belediye otobüslerinin trafiğin akışı içinde normal bir hızla seyrettiklerini bildiğimizden, olağan dışı bir durum olduğunu düşündük ve yol verdik. Koskoca körüklü otobüsün içinde şoförden başka iki kişi vardı. Birisi ön taraftaki koltuğa yığılmış, diğeri onun yanında ayakta duruyordu. Oturan yolcu kalp krizi geçiriyor gibiydi. Ayaktaki, hastaya yardımcı olmaya çalışıyordu. Gömlek düğmelerini çözüyor, göğsünü ve boynunu ovuşturuyor, fakat yaptıklarının ne derece faydalı olduğunu bilemiyor gibiydi. Yüzünde çaresizlik, üzüntü, telaş... Taksilerin, minibüslerin, özel otomobillerin cankurtaran olarak kullanıldığına çok rastlamıştık da körüklü bir otobüsün bu amaçla kullanılışını ilk defa görüyorduk. Güçlükle ilerleyebildi otobüs. Hangi hastaneye gittiler, kurtarabildiler mi, bilemiyoruz. Biz yolumuza devam ettik. Varacağımız yere vardık. Çaylarımızı içerken, yaşama mücadelesi veren o adamcağızı unutmuş gibiydik. Kısa zaman içinde üzerinde "ambulance" yazan minibüslerden peşpeşe birkaç tane geçmişti. Çünkü burası hastane bölgesi. Hangi birinin derdini dert edinebiliriz? Türküler söyleriz gün doğarken
- Cengiz Abim evde mi, evde mi?
- Uykusuz her gece... Bu soğuk kahvede... Sabahlarım bazen... Günlerce... Unutur muyum seni... Yorulsam her gece...
Teklif bizden
Samatya meydanına bundan böyle "İkinci Bahar Meydanı" denilse, yakışmaz mı?
Akıl gözünün kirpiği
Meşhurdur ki: Îdin hilaline bakardı cemaat-i kesire. Kimse bir şey görmedi. Zevali bir ihtiyar yemin etti ki; "Gördüm". Halbuki gördüğü kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. O kıl oldu onun hilali. O mukavves kıl nerede? Hilal olmuş kamer nerede? Ger anladın şu remzi: Zerrattaki harekat, kirpik-i aklın olmuş birer kıl-ı zulmettar, kör etmiş maddi gözü. Teşkil-i cümle enva failini göremez, düşer başına dalâl. O hareket nerede? Nazzam-ı kevn nerede? Onu ona vehm etmek muhal-eder muhal. * * * Bir yere gitmek için sözleşmişler. Geç kalan, bekleyene telefonda "Geleyim mi?" diye sordu. Diğeri "Kaşıma kadar gel, kirpiğime kadar gelme" diye cevaplayınca, bize de Türdav'ın Büyük Lûgat'ine bakmak düştü; var mı böyle bir laf diyerekten. O söze rastlamadık ya, akıl gözünün kirpiği için bu satırları gördük.
mseker@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|