Sorun yumağı Türkiye

Türkiye'nin değişik şehirlerini temsil eden milletvekilleri Prof. Dr. Eyüp Sanay, Dr. Azmi Ateş, İlyas Arslan, M. Ejder Arvas, Mehmet Çiçek, Özkan Öksüz, Şükrü Ünal, Zeki Ünal ve Bekir Sobacı ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin bir araştırma yapıyorlar.

Ülkenin içine düştüğü bunalımdan çıkmasına yardımcı olabilecek bu çalışma için üniversite ve basın çevrelerinden yardım ve katkı bekliyorlar.

Karmaşık sorun yumağı olan Türkiye tam bir kavşak noktasında. Ya "Kopenhag kriterleri"ni yerine getirerek, AB'nin en azından nüfus ağırlığı, jeostratejik ve jeo-kültürel açıdan önemli bir ülkesi olacak. Ya da sınırların kalktığı bir dünyada, kendi kabuğuna çekilerek, Batı dünyasından bütünüyle uzaklaşıp, kendi kendisiyle savaşacak.

Son günlerde açıkça görüldüğü gibi, bugüne kadar, Türkiye'nin kurtuluşunu Batı'da arayanlar, şimdi Batı'nın temel hak ve özgürlükleriyle birlikte pazar ekonomisi ve çoğulcu demokrasini Türkiye'ye yönelmiş en büyük tehdit olarak görüyorlar. Akılalmaz bir çelişki.

Türkiye'deki dayatmacı yönetimler Batılılaşmak için, Anadolu insanının tarih, kültür ve sanatını bütünüyle reddederek, Batı'nın bütün kurum ve kuruluşlarını ülke ortamına uyarlamadan olduğu gibi transfer ettiler. "Tek Parti Dönemi"nde, bütün bir toplum kendine yabancılaştırıldı. Bunun için adeta savaş verildi.

Türk toplumunun şapkayı alıp, başörtüsünü atarak, Batı ülkelerinin yaşama biçimine dört elle sarılmakla, onların ekonomik gücüne ulaşamayacağı seksenli yıllardan sonra açıkça görüldü. Medeniyetlerin savaştığı bir dünyada ülkelerin gücü, kültürlerini inkârdan değil, tam tersine bütün ayrıntılarıyla özümlemekten geçiyor.

Kendi kültürünü inkâr ederek, Batı kültürüne sıkı sıkıya sarılanlar, Batı değerlerini benimseyemedikleri gibi, kendi değerlerini de yitirdiler. Hiçbir şeyin taklidi aslının yerini tutmadığı gibi, onun yerine de geçemez. Aslının olduğu yerde taklidinin değeri olmaz. Bunun için, onlar AB'ne şiddetle karşılar.

Türkiye, AB'de kendisine sağlam bir yer edinebilmek için herşeyden önce insanı, kültürü, tarihi ve medeniyetiyle barışmak zorundadır. Kendi medeniyetiyle savaşan bir ülkenin, medeniyetler savaşında başarılı olması mümkün değildir.

Sorun yumağını çözmek için herşeyden önce "çöküş" psikolojisinden kurtulmak gerekir.