YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Kültür

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama


Çankaya'nın hakimi

Son günlerde kamuoyunda yoğun olarak tartışılan "Köşkteki Hakim" kitabının yazarı Abdullah Muradoğlu, Ahmet Necdet Sezer'i henüz Anayasa Mahkemesi başkanı iken mercek altına almaya başladığını söylüyor. Muradoğlu, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümlerinde Sezer'in demokratik hukuk devletine ve evrensel insan haklarına yaptığı vurgulardan dolayı birgün Türkiye'nin geleceğinde önemli bir rol oynayacağını düşünmüş. Sezer de, Cumhurbaşkanı seçildiği günden bu yana çizdiği farklı portresiyle Muradoğlu'nu haklı çıkarmış görülüyor. Muradoğlu'nun Yeni Şafak'ta yayınlanan, Sezer'in çocukluğu, okul ve meslek yılları ile cumhurbaşkanlığı dönemini anlatan "Köşkteki Hakim" adlı yazı dizisi şimdi aynı isimle kitaplaştı.Yazarla "Çankaya'nın hakimi"ni konuştuk.

Kitabın öyküsünden başlayalım? Nasıl oldu?

Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildikten sonra başlayan bir çalışmaydı bu. Görev anlayışı nedeniyle medyatik bir kişi değil. Kurumda uyguladığı tasarruf tedbirleri ve sade bir yaşam tarzıyla dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümlerinde yaptığı konuşmalarla çok farklı bir kişilik olduğu ortaya çıktı. Demokratik hukuk devletine, evrensel insan haklarına ve yargının bağımsızlığına yaptığı vurgulardan Türkiye'nin geleceğinde önemli bir rol oynayacağını tahmin etmek zor değildi. Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesiyle birlikte bu kanım daha da güçlendi. Çalışmama hız kazandıran gelişme Sezer'in Köşk'e çıkmasıyla daha da yoğunlaştı. Basından uzak duran bir insan olarak hayatı hakkında elimizde pek fazla bir veri yoktu. Gazetemizin yönetimi gerekli tüm imkanları kullanma imkanı sağlayınca çalışma kısa sürede bitti. Geçen Aralık ayında çalışmanın önemli bir bölümü on günlük bir dizi olarak yayımlandı ve çok olumlu tepkiler aldı.

Kitap nasıl bir çalışma oldu?

Öncelikli olarak Sayın Sezer'in çocukluk arkadaşları, okuduğu okullar, görev yaptığı yerlerdeki mesai arkadaşlarına ulaştım. Sezer'in kişiliği ve meslek ahlakı hakkında ilginç bilgilere ulaştım. Hem kendisinin hem eşi Semra Hanım'ın yakın akrabalarıyla da görüştüm. Ulaştığım ilk bilgi Semra Hanım'ın İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile akraba olduğuydu. Semra Hanım'ın ailesinin hem siyasete hem de bürokrasiye önemli isimler kazandıran köklü bir aile olduğunu öğrendim. Sezer hakkında çıkmış yazıları, bilgileri, anekdotları taradım. Elde ettiğim bilgiler Sayın Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve Çankaya'daki altı yedi aylık icraatlarıyla bir araya gelince derli toplu bir biyografi ortaya çıktı. Kitapta Sezer'in Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde yaşanan tartışmalar ve gelişmelerle ilgili pek çok anekdot da bulunuyor. Bu açıdan zengin bir çalışma.

Kitaba gösterilen ilgi nasıl?

Beklediğimin üstünde bir ilgiyle karşılaştığını söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı Sezer, kişiliği, görüşleri ve üslubuyla halkın güvenini kazanmış bir devlet adamı. Hükümetin Cumhurbaşkanının görev süresini kısaltma girişimi sonuçsuz kalırsa Sezer, yedi yıl Çankaya'da. Doğal olarak kamuoyu böyle bir isim hakkında bilgi sahibi olmak istiyor. Cumhurbaşkanı Sezer hakkında yapılmış ilk biyografi çalışması oldu. Geçtiğimiz günlerde Emekli Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın yaptığı açıklamalarla ortaya çıkan tartışmalar üstüste gelince kitap bir ilgi odağı oldu. Kitap piyasaya çıkalı bir hafta oldu. Aynı haftada ikinci baskısı yapıldı.

Vural Savaş'ın iddialarına ne diyorsunuz?

Son derece talihsiz, çirkin yakıştırmalar. Sezer'i yakından tanıyan herkes bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını biliyorlar. Çok küçük bir grup dışında toplumun bütün kesimleri ve aydınlar Sezer'i kısa sürede benimsedi. Sezer'in en bariz vasfı hukukçu kimliği. Hukukun özünü kavramış bir insan. Türkiye'de her kurumun hukuka uygun şekilde işlemesini istiyor. Bunu toplumun büyük bir kesimi istiyor. Türkiye'de olağanüstü bir rejim koşullarının devam etmesini isteyenler Cumhurbaşkanı Sezer'i eleştirmeye devam edecekler. Bilinen görüşleri nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı dönemde de hakkında pek çok şey söylendi. Çevik Bir ve Yekta Güngör Özden'in bile 28 Şubat karşıtı olduğunun iddia edildiği bir ülkede her türlü söylenti ve itham ortaya atılabilir. Cumhurbaşkanı Sezer mesleki yaşamı boyunca şaibelere bulaşmamış, temiz bir isim. Yargıçlık yaptığı sürede bir tek davası Yargıtay'dan dönmemiş. Belleklerde kalan en canlı izleri, dürüst, tarafsız, çalışkan, sade bir yargıç olması. Makamını ve ünvanını kişisel işlerinde kullanmamış nadir insanlardan. Sıradan bir yurttaş gibi sade, ayrıcalıksız bir yaşam sürmüş. Sezer'in kamuoyu yoklamalarında güvenilirlik sıralamasında ilk sırada yer almasının temel nedeni de bu sanırım.

Sezer'in kamuoyuna yansıyan portresi nasıl?

Cumhurbaşkanı Sezer, zannedildiğinin tam aksine esprili bir insan. Mesleki yaşamında son derece ciddi ve mesafeli olduğu doğru. Bu onun meslek anlayışının bir gereği. Uyguladığı tasarruf tedbirleri nedeniyle cimri, eli sıkı bir insan olarak sunuldu zaman zaman. Kamu harcamalarında bu doğru. Devletin beş kuruşunun bile gereksiz şekilde harcanmasına karşı. Ama özel yaşamında son derece cömert ve konuksever olduğuna yakın çalışma arkadaşları tanıklık ediyorlar. Lükse düşkün olmayan, şatafata iltifat etmeyen, şöhretten uzak duran bir kişilik. Yine Cumhurbaşkanı Sezer özel ilişkilerinde, esprili ve hazırcevap bir insan. Kendisini dalgaya alacak kadar eleştirel bir kişiliği var. Klasik değerlere bağlı, ama yeniliklere de açık. Her zaman mükemmeli arayan, emeğe büyük değer veren, çalışkan, dürüst, titiz bir insan. Doğru bildiği konularda direngen, hatta sabit fikirli olduğu söylenebilir. Mesleki yaşamının her safhasında bunu gözlemleyebiliyoruz. Başak burcunun özelliklerini taşıyor. Çankaya'daki yakın çalışma arkadaşlarını da kendisine benzeyen nitelikli insanlardan seçiyor. Kitabın bir bölümünde Köşk'teki en yakın çalışma arkadaşlarına ve danışmanlarına ilişkin bilinmeyen pek çok bilgiler de yer alıyor.

Siyasi eğilimleri konusunda neler söylersiniz?

Her insanın siyasal bir eğilimi olması doğal. Cumhurbaşkanı Sezer hakkında CHP'li olduğu konusunda iddialar dile getirildi. Sezer'in en yakın arkadaşlarının sosyal-demokrat ve CHP'li olmaları bu iddiaların dayanağı. Sezer Cumhuriyet kuşağından bir başöğretmen çocuğu. Hukuk Fakültesi'nde öğrencilerin büyük bir çoğunluğu gibi CHP'ye sempati duymuş olabilir. Ama o dönemde siyasal eylemlerden de uzak durabilmiş. Mezun olduktan hemen sonra hakimlik görevine başladığı için siyasal eğilimlerini mesleki yaşamının dışında tutmayı başarmış. Dicle ve Yerköy'de yanında çalışanlar, "Sezer'in siyasi görüşü nedir, hangi partiye oy verirdi bilmezdik" diyorlar. Bir dönemler CHP'ye olan sempatisinin Atatürk'ün kurduğu bir parti olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Sezer'in inançlara saygılı laiklik anlayışı sadece dinsel konulara has değil, hakimlik görevinde de baskın bir nitelik; siyasal eğilimlerini verdiği kararlara yansıtmamak konusunda son derece titiz davranmayı içeriyor. Aynı yaklaşımını Cumhurbaşkanı olarak sürdürdüğü kanısındayım. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Sezer'i şu ya da bu partiyle ilişkili göstermek doğru olmaz kanısındayım.

Anka Yayınları, Tel: 0 212 513 30 30

ABDULLAH MURADOĞLU KİMDİR?

Abdullah Muradoğlu Tokat'ın Zile İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğretimini Tokat'ta, lise öğrenimini Kayseri'de tamamladı. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun oldu. Yaklaşık on yıldır gazetecilik yapan Muradoğlu, Yeni Şafak gazetesi Haber Merkezi'nde muhabirlik ve araştırmalar yapıyor. Evli, üç çocuk babası.

İdris SARUHAN


Kağıda basmak için tıklayın.


Kim ne okuyor?

CİHAN AKTAŞ
Yenilerde Alain de Botton'un Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir'ini tamamladım. Aşk Üzerine isimli bir felsefi romanını da okuduğum Botton'un genç yaşına rağmen böyle kitaplar yazabilmesine bir kez daha şaşırdım. Bu günlerde Hidayet Şefkatlı Tuksal'ın Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri isimli eserini okuyorum. Türkiye'de pek benzeri olmadığını sandığım bir tezin üstesinden gelmeye çalışmış Tuksal. Ayrıca okumakta olduğum Ayşe Durakbaşa'nın Halide Edib/Türk Modernleş-mesi ve Feminizm isimli kitabı, Türkiye'de kadın meselele-rindeki model problemini anlamak açısından önemli bir eser.

ŞÜKRİYE TUTKUN
En son Patricia Highsmith'in "Cam Hücre" adlı romanını bitirdim. Şu an da elimde yine aynı yazarın "Edith'in Güncesi" var. Çok seviyorum bu yazarı. Romanlarının dili, psikolojik çözümlemeleri ve olay örgüsü çok iyi. Çevirileri de iyi yapılıyor. Popüler ve güncel kitapları okumayı pek sevmiyorum. Kitap seçimlerini genelde kendim yaparım. Yalnız bir arkadaşı-mın tavsiye ettiği, yeni bir yazar var okumak istediğim: Roth Rendel. Bir de uzun zamandır, ağır ağır okuduğum aynı yazarın iki kitabı daha var elimde. Bhagavan Şri Satshyasaibaba'nın "Meditasyon Pınarı" ile "İçsel Yol"u.
Fadime Özkan


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...