T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyaset toplumun önünü açıyor mu?

TBMM beklenmeyen bir çabayla Avrupa Birliği (AB)'ne tam üyelik sürecinde değiştirilmesi zorunlu bazı kanunlarla ilgili yeni düzenlemeleri içeren "Uyum Paketi"ni kabul ederek herkesi şaşırttı. Şaşırtmak ne kelime toplumun büyük ekseriyeti sonuca inanmakta zorlandı desem abartmış olmam. Çünkü hiç kimse Meclis'ten böyle bir sonuç beklemiyordu, daha doğrusu böyle bir sonucun alınabileceğine inanmıyordu.

Ama bütün beklentileri boşa çıkaran mevcut Meclis, herkesin takdir ve tebriklerini kazandı.

Bu olayın üzerinde durulmasının birkaç önemli yönü var. Öncelikle kabul edilen Uyum Yasaları'nın ne getirdiklerine bakmak gerekir. Yıllardır tartışılan ve bir türlü bir adım dahi ileriye gidilemeyen konularda kapsamlı değişiklikler yapıldı. Savaş ve yakın savaş dışında kaldırılan idam cezası en popüler olanı ise de anadilin önündeki öğrenme ve yayın engellerinin kaldırılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları dolayısıyla yeniden yargılanma hakkının kabul edilmesi, azınlık vakıflarıyla ilgili düzenlemeler, polis kanununda yapılan değişiklikler, idam cezasının kaldırılmasından çok daha önemlidir.

Değişikliklerin arkası gelmelidir...

Bu değişikliler hiç abartısız bir milattır ve önemli bir adımdır. Özellikle bu değişikliklerin ifade ettiği sembolik anlam ve yerleşik korku refleksinin geride bırakılmış olması önemlidir. Herkes görecektir ki bu değişikliklerden sonra ne Türkiye bölünecektir, ne kamu düzeni karışacaktır, ne de bir takım ilkeler ve değerler elden gidecektir. Pakete muhalefet eden MHP sözcülerinin kullandıkları dil, muhalefet argümanları ve vurgulamaya yöneldikleri değerler cidden önemliydi. Devamlı muhayyel bir korkudan beslenen refleks bu toplumun önünü tıkamakta, ileriye adım atılmasını imkansız kılmaktaydı.

Bu olayla korku refleksinin aşılmış olması ve siyasetin rasyonelleşme yoluna girmesi çok önemli bir yeniliktir.

Bu olayın ortaya koyduğu bir başka önemli nokta, siyasetin, toplumun geleceği için önemli olan değişiklikleri kendi toplumunun istekleri üzerine değil dışarıdan gelen baskılar ve zorlamalar sebebiyle yapmak mecburiyetinde kalmış olmasıdır. Gerçi siyasi parti sözcülerinden bazıları konuşmalarında bu değişikleri AB istediği için değil Türk halkı istediği için yaptıklarını söyleme ihtiyacı duymuşlardır. Ama bunun kimseyi ikna etmediği ve böyle bir açıklamanın bile bu konudaki şüpheyi faş ettiğini herkes iyi biliyor.

Türkiye'deki önemli siyasal kararların hiçbirisinin toplumun talebi doğrultusunda gerçekleşmediğini, en azından iki asırlık periyodu izleyerek söyleyebiliriz. Bu zaman içindeki bütün önemli kararlar ve değişiklikler dış dünyanın baskısı ve istediği üzerin gerçekleşmiştir.

Bu son durum da bunu doğruluyor. Allah aşkına şu AB baskısı olmasaydı bu son değişiklikler kabul edilir miydi? Herkes biliyor ki bunlar asla gerçekleşmezdi! Bu durumda insanların iyi ki AB süreci var der gibi olduklarını görmemiz şaşırtıcı değil.

Üzücü. Biraz da onur kırıcı ama, kocaman bir gerçek.

Türkiye'de AB taraftarlarının toplumun yüzde yetmişlere ulaşmış olmasının gerisinde bu gerçeğin de önemli bir etkisi var. AB bastırınca oluyor, ama bütün Türkiye istese olmuyor görüntüsünün hoş değilse de bir gerçek olduğunda şüphe yok!

Siyaset ayağa kalkıyor, güven kazanıyor!..

Daha da önemli başka bir nokta iyice yola serilmiş, güvenilirliği ve etkinliği sıfıra müncer hale gelmiş siyasetin bir anda ayağa kalkması, kıpırdanması ve önemini tüm topluma göstermesidir. Yazılarımızı takip edenler bizim yaşanan süreçte siyaset kurumunun işlevsiz hale gelmesini temel sorun olarak gördüğümüzü hatırlayacaklardır. Bu duruma siyaset kurumu da rıza gösterir bir görüntü veriyor ve düştüğü acınası durumdan çıkmak için hiçbir gayret içinde olmamasını anlamak mümkün olmuyordu.

Meclis AB Uyum Paketi'ni büyük bir kararlılıkla kabul ederek yasalaşmasını sağlamak; siyasetin ayağa kalkmasını, varlığını ve önemini bürokrasiye ve topluma hissettirmesini ve toplumun nefes alabilmesi için nasıl bir işlev görebileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

Uyum Paketi'ni görüşmeden önce erken seçim kararını büyük bir ekseriyetle kabul ederek Meclis, bir anda güveni tepeye yükseltirken söz konusu uyum yasalarını kanunlaştırmakla da bunu pekiştirmiştir. Demek ki temsil kurumu isterse toplumun önünü açma ve halka umut verme noktasında çok önemli bir rol oynayabilir. Toplumun mukadderatını ele alabilir!

Meclis'i, yani bizlerin temsilcilerinden oluşan kurulu hem tebrik ediyor hem de kendilerine teşekkür ediyoruz. Çünkü toplumun önünü açacak olanlar hiç tanımadığımız memurlar ve kendilerini kurtarıcı olarak sunan uzmanlar değil temsilcilerden başkaları değildir.

Demokrasi diye bir derdimiz varsa Meclis'in ve temsilcilerin toplumun mukadderatında daha aktif hale gelmesini sağlamamız gerekiyor. Elbette buna öncelikle temsilcilerin ve Meclis'in inanması gerekiyor.


8 Ağustos 2002
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED