|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) olması beklenirken emekli edilen Org. Edip Başer'in eşinin hislerini anlıyorum. "Edip Paşa'nın haberi yok" demeyi ihmal etmeyerek, "Kırgınız, üzgünüz, sıkıntımız var" demiş Hülya Başer... Emeklilik kararını herkesle birlikte değil de daha önce öğrenselermiş eşi istifa edermiş... Beni esas çarpan ise Hülya Hanım'ın şu cümlesi oldu: "Kocamın niye emekli edildiğini basın araştırsın..." Türk Silahlı Kuvvetleri'nin eşlerle ilgili bir geleneği var: Hayatın müşterek olduğunu göstermek için, her terfide, yeni yıldızı, omuza subayın eşi takar... Görev dışı hemen her yerde, subaylar, eşli olarak yer alırlar... Hülya Başer'in çıkışını bu gelenek ışığında değerlendirmek gerekiyor... Daha önce burada konuyu işlemiştim. Bu yılın Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarından en sürprizli olanı KKK'lığında yaşandı. Son güne kadar o göreve getirileceği bilinen, hem kıdemi, hem de özellikleri bakımından eksiksiz Org. Edip Başer, son gün, emekliye sevkedildi; onun için düşünülen makama, emekliliğine kesin gözüyle bakılan Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman getirildi... Bu bir idari tasarruf; ancak o denli 'sürpriz' bir tasarruf ki, kendisini 'KKK eşi' olmaya hazırlayan Hülya Başer'i bayağı rahatsız etti... Genelkurmay terfi eden komutanların biyografilerini internet sitesine koydu. Org. Tahir Aytaç Yalman'ın 1940 İstanbul doğumlu olduğunu, 1960'ta Kara Harp Okulu'ndan, 1961'de de Piyade Okulu'ndan mezun olduğunu oradan öğreniyoruz. Tuğgeneralliğe 1986'da, Tümgeneralliğe 1990'da, Korgeneralliğe 1994'te, Orgeneralliğe ise 1998'de terfi etmiş... Org. Edip Başer'in başında bulunduğu İkinci Ordu'ya o da komutanlık etmiş... Eşinin adı Belma Yalman... Benim bu işlerden pek anlamayan gözlerim, yeni komutanın getirildiği göreve lâyık olduğunu söylüyor. Hülya Hanım, "Basın kocamın niye emekliye sevkedildiğini araştırsın" diyor, ama bu çok zor... Savunma muhabirliği 'akreditasyon' olmayı gerektiriyor; karargâhın verdiği bilgilerden ötesini gazetelerde bulmak bu yüzden imkânsız... Geçen gün de yazmıştım; bir-iki izinsiz haberi gazetelerine aktardıkları için, Hürriyet, Milliyet ve Sabah'ın savunma muhabirlerinin akreditasyonları kaldırıldı... TSK'yı çok yakından izleyen M. Ali Kışlalı, konuyu işlediği Radikal'deki yazısında, sürpriz atamanın siyasi değil askeri gerekler göz önünde tutularak yapıldığını açıkladı. Belli ki, Kışlalı Usta da, "Ne oldu?" diye merak etmiş, karargâhtaki tanıdıkları, ona, "Önümüzdeki günlerde meydana gelecek gelişmeleri düşünün, atamanın sebebini anlarsınız" demişler... Hülya Başer'in araştırmaya dâvet ettiği basın, görevini, böylece tamamlamış oluyor. Bundan sonrası çıkmaz sokak... Bundan sonrası sadece 'çıkmaz sokak' değil, aynı zamanda 'komplo teorileri' alanına da giriyor... İnternetin sınırsız girdaplarında, onlarca bazen yüzlerce teori üretiliyor, ciddi ciddi tartışılıyor... Bu işlere 'zihin cimnastiği' açısından meraklı olanların kafaları karışıyor... İki yıl kadar önce, çok satan gazetesi için benimle röportaj yapan genç hanım, ertesi gün, "Size yöneltmem gerektiği söylenen bir-iki sorum daha var" deyip ilkini şöyle formüle etmişti: "Bazen dönmelik ve dönmeler hakkında da yazıyorsunuz, neden?" O hafta sonu gazetede çıkan röportajda, "Bu tür konular benim merakımı gıdıklar" anlamı taşıyan kısa bir cevabım vardır... Sürpriz atama bazılarının da merakını gıdıklıyor olmalı ki, akıl almaz teoriler internette dolaşıyor. 'Dönmelik' konusunun ülkemizdeki neredeyse 'tek' uzmanı Ilgaz Zorlu, 20 Mayıs 2002 tarihinde, bir internet sitesi yöneticisine gönderdiği mesajda şu öngörüde bulunmuş: "Türkiye Sabetaycılarının kurmuş olduğu 'Yeni Liberal Sol Hareket', 30 Ağustos'ta büyük bir hesaplaşmanın planlarını yapmaktadır. (..) 30 Ağustos'ta hiç beklenmeyen bir komutan terfi alacaktır ve Sabetayist kökenli bir genel kurmay başkanı seçilecektir. (..) Türkiye ne yazık ki bitmiştir ve bu lobinin önünde hiçbir kuvvet bulunmamaktadır." Bu satırların 'liberal-sosyal çoğunluk' arayışıyla bir siyasi hareket başlamasından çok önce yazılmış olması ilgi çekici. "30 Ağustos'ta hiç beklenmeyen bir komutan terfi alacaktır" cümlesi ise, 'komplo teorileri' ile meşgul olanlar için, "Hah, gördün mü, Ilgaz Zorlu'nun dediği çıktı" hükmüne varmak için yeterli... Bu cümlelerin de içinde yer aldığı mesaj, üç gündür, binlere dönüştü, milyona dönüşmesi yakındır... Nitekim, mesajı alanlar arasından etkilenip, "Aytaç Yalman, eski gazetecilerden Ahmet Emin Yalman'ın nesi oluyor?" diye soranlar da çıktı... Hülya Başer'in internet merakı olduğunu bilsem, onun da bundan etkilendiğini söyleyeceğim... Etkilenmemek mümkün değil çünkü... Bu tartışmaların yapıldığı yazışma grubundan Cengiz Turan, askerliği sırasında tanıştığı bir danışmanının, o zamanlar İkinci Ordu Komutanı olan Org. Yalman'dan övgüyle söz ettiğini bildirdi de rahatladım. Turan, "Olası bir Irak operasyonu sırasında 'güneyi iyi bilen' bir paşanın görevine devam etmesinin istenmesi akla yatkın görünüyor" diyor... M. Ali Kışlalı'nın söylediği de bu değil miydi? Bereket, zihnim komplo teorilerine sımsıkı kapalı da, bu tür akıl-dışı iddialar üzerimde hiç etki bırakmıyor...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |