|
|
|
|
Bizlerin kaderidir sevdiklerimizin son yolculuklarından sonra yazmak... Bir bir gidiyoruz. Hem de tam verimli, birşeyler öğreteceğimiz yaşlarda. İşte, bunlardan birisi Tayfun Gündoğar'dı... Bir ay önce telefonla aramıştım Tayfun'u. Yıllarca aynı gazetede masamız karşılıklı otururduk. Hastalığnı biliyordum ama bilmemezlikten geliyordum. Bana “Telefonla konuşalım ne yapacaksın beni görüpte...” demişti. Ah Tayfun sesin hâlâ kulağımda... Gazeteciydi, arkadaştı, dosttu Tayfun. Ve Tophane Tayfun'un futbolcusuydu. Yakışıklıydı. Hepimiz kıskanırdık Tayfun'u. Güreş yazarıydı, futbolda yorumcuydu, cimnastik, basketbol, boks, yazardı. Tayfun, genç gazetecilere örnek bir ustaydı. Muhabirlikten müdürlük makamına kadar gelmişti. Nereden çıktı İstanbulspor Kulübü Başkanlığı demeyin. O bir İstanbulspor aşığıydı. Onu yaşatan, aramızda biraz daha fazla kalmasını sağlayan İstanbulspor'du. Ve onu, o koltukta oturmasını sağlayan Cem Uzan'dı. Tayfun, İstanbulspor Kulübü Başkanı olarak vefat etti... Ve bir başka dost, bir başka sporcu, ve güzel insan Doltaş Gümüş'te bizi terk etti. Ustamız Ali Gümüş'ün kardeşi Doltaş'ta Tayfun Gündoğar gibi SARI-SİYAH hayranıydı. Beykoz'da futbol oynamıştı. Sanki sözleşmiş gibi aynı yaşta, aynı ayda gittiler... Hayır, onlar gitmedi. Sevdiklerinin gönlünde ebediyen oturuyorlar.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |