T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Öğrenci kafasıyla yurt yönetimi

Yurt yönetimi derken öğrenci yurdu yönetimini kastetmiyorum. Kaldı ki, öğrenci yurdu bile öğrenci kafasıyla yönetilemez. Öğrenci kafasından kastım, öğrenci statüsünde bulunan insanın o kaçınılmaz dogmatik kafa yapısı: ders kitabım yazıyorsa doğrudur diyen kafa!

Tarih filozofu Collingwood, öğrenci statüsü ile tarihsel düşünme deneyimi edinilemeyeceğini söylüyor. Çünkü, diyor, ders kitapları yaşayan gerçek tarihçilerin şimdi düşündüklerini değil, ders kitabının oluşturulduğu zamanın dışındaki bir zamanda, ham malzemenin meydana getirildiği geçmişteki bir zamanda yaşayan gerçek tarihçilerin düşündüklerini tasvir eder. Böylece ders kitaplarına, tarihsel düşüncenin günü geçmiş sonuçları girmez yalnızca; tarihsel düşüncenin ilkeleri de girer. Bununla bağlantılı olarak eğitim yoluyla edinilmiş her bilginin doğal sonucu olan garip bir yanılsama vardır: kesinlik yanılsaması. Bir öğrencinin, herhangi bir konuda, 'öğrenci statüsü' içinde bulunurken her şeyin kesinleşmiş bulunduğuna inanması gerekir. Çünkü öğretmenleri de, ders kitapları da onları kesinleşmiş saymaktadır. Fakat öğrenci bu statüden çıktığı ve konuyu kendi kendine incelemeye giriştiği zaman, hiçbir şeyin kesinleşmiş olmadığını görür. İşte dogmacılık o zaman öğrencinin üzerinden silinir. Öğrenci o zaman, olgulara yeniden bakmaya başlar.

Ben, burada bahsedilen durumu kendi tecrübemde uzun yıllar önce yaşadım. Bize ders kitaplarında hayatlarını, eserlerinden seçilmiş parçaları anlatıp öğrettikleri yazarların eserleriyle aracısız olarak karşılaştığımda okuduğum kitaplar beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Onca övülen yazarların bu kitapları yazan kişiler mi olduğunu sorup durmuştum kendime. Kafamda, o yazarlarla ilgili iki imaj oluşmuştu nerdeyse: biri ders kitaplarından öğrendiğim o erişilmez efsane yazar, öteki kendi okumamla tanıdığım o alelâde olan yazar!

Ama herkesin aynı talihe ulaşabildiğini ve öğrencilik zamanında öğrendiklerini öğrenci olmaktan çıktıktan sonra test etme imkânını bulduğunu ileri sürmemiz mümkün olmuyor. Böylece, çevremizde yaşayan bir sürü kişinin öğrencilik zamanında edindikleri bilgileri gerçek hayata da taşıdıklarını ve o bilgileri şaşmaz doğrular olarak bellediklerini görüyoruz.

Eğer böyle birisi yalnızca kendi hayatıyla ilgili biriyse, öğrenci statüsünü öğrenciliğinden sonra sürdürmesinin başkalarına bir zararı dokunmayabilir. Ama böyle birisi (veya birileri) yurt yönetimine talip olmuş ve yurt yönetiminde görev ve pay almış birisi olarak aramızda yaşıyorsa, onun taşıdığı dogmatik kafanın mazarratı kendisi dahil herkese raci olur.

Yıllar önce ders kitaplarından öğrenilmiş bulunan, üstelik öğrenildiği zamanda bile geçerli olup olmadığı tartışılabilecek bilgilere göre ülke yönetmeye kalkışanların kendilerini de, ülkelerini de nereye doğru sürükledikleri yalnızca merak konusu değil, fakat aynı zamanda endişe konusu olur.


25 Ağustos 2002
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED