1981 yılında, yarım asır süren bir araştırmanın ardından 68 yaşında Müslüman olan dünyaca ünlü Fransız düşünür Roger Garaudy'nin Türk Edebiyatı Yayınları arasından çıkan "Amerikan Efsanesi" adlı kitabı, 11 Eylül'den önce yazılmasına rağmen 11 Eylül'ü ve sonrasını anlamak ve yorumlamak için önemli başvuru kaynağı. Özellikle'de ABD'nin Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu ve Asya kuşağı için ne tür iyilikler (!) düşündüğünü anlamak için.

Amerikalılar daha çok şükretmeli!

Kitapta, Amerika'nın bağımsızlığını kazanmasından sonra siyasette ve ekonomide kurucu efsanelerini farklı şekillerde de olsa devam ettirdiğini söyleyen Garaudy, ABD'nin kurucusu George Washington'un ilk başkanlık konuşmasından örnek veriyor. "İnsanların işlerine yön veren o görünmez ele hiçbir halk, ABD halkından daha fazla şükretmek ve ibadet etmekle yükümlü değildir. Milli bağımsızlık yolunda ABD'ye attırılan her adım, ilahi müdahalenin damgasını taşıyor" diyen Washington'un düşüncesine, Adam Smith'i de ekliyor: "Her fert kendi menfaati peşinde koşarsa, genel menfaat gerçekleşmiş olur." Bu teorideki dengeleyici "Görünmez el" kavramıyla Washington'un söyleminden oluşan bileşimin bugüne kadar değişmeden geldiğini belirtiyor.

Garaudy Tanrı ve doların kutsallığından beslenen sistemin seçilmiş halk olma efsanesinin Amerika'yı diğer milletleri sömürmeye teşvik ettiği görüşünde. "Bu efsane, üstün ırklar ve aşağı ırklar arasında bir hiyerarşi kurarak, bütün milliyetçi ve sömürgeci zulümleri mazur göstermeye yarar." Garaudy'ye göre ABD'nin işine gelmediğinde uluslararası kanun ve örgütleri tanımamasının nedeni de bu efsane.

Medya efsaneye elbise biçiyor!

Garaudy kitapta, Tanrı ve dolar üzerine kurulu bu sistemi ve bu sistemin temellerini atan teorisyen düşünürlerin, siyasetçilerin, ekonomistlerin ve din adamlarının görüşlerine yer vererek tek tek inceliyor ve bugün ulaştığı aşamaya geliyor. Amerika'nın kurucu efsanelerini anlatırken bir parantez açarak medyanın üstlendiği görevi de ayrıntılı bir şekilde anlatıyor ve medyanın görevinin "bu efsanelere tarihi gerçekler elbisesi giydirerek halkı uyutma" görevi olduğunu söylüyor.

"Kendini yöneten oligarşilere göre, Amerika hep ilahi İnayet'in silahlı kolu olarak kaldığı için Washington'dan Clinton'a söylem hiç değişmedi" diyen Garaudy, Amerika'nın Avrupa ekonomisini nasıl ele geçirdiğini ve yardım adı altında Avrupa'yı kendine nasıl benzettiğini anlattıktan sonra Asya'yı ve Uzakdoğu'yu da sınırları içine katmayı planladığını belirtiyor. Garaudy, Amerika'nın bunu IMF aracılığı ve kültürel yozlaştırma politikası ile demokrasi, insan hakları gibi bahaneleri kullanarak belli bir metod içinde yaptığını özellikle vurguluyor.

DİKKAT! AMERİKA KUDURMUŞTUR!

"Dikkat! Amerika kudurmuştur. Bizi Amerika'ya bağlayan bütün bağları derhal koparmalıyız. Yoksa, biz de ısırılacak ve biz de kuduracağız" diye yazıyordu Fransız varoloşcu düşünür Jean-Paul Sartre 1953'te, Liberation gazetesine yazdığı "Hasta hayvanlar ve kuduz" başlıklı makalesinde. Marsilya'da dinsiz bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, yıllarca Fransız Komünist Partisi'ne hizmet eden ve 1981 yılında Müslüman oluşu dünyada büyük yankılar bulan çağımızın en önemli düşünürlerinden Roger Garaudy de Türk Edebiyatı Yayınları'ndan çıkan "Amerikan Efsanesi" adlı kitabında, o ünlü filozofun teşhisindeki isabeti gözler önüne seriyor. Yalnız Avrupa'nın değil, ABD'nin etki alanına giren bütün ülkelere Amerikancılık hastalığının ne derece bulaşıp bulaşmadığını sorguluyor. Kitap, sadece ülkesini de değil, bütün dünya insanlığının kaderini ve geleceğini düşünenlere sesleniyor.

FUAT ATİK