|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir dizi soruya beraberce cevap arayalım: "ABD Irak'a saldırmak istiyor mu?" Evet, istiyor... "Saldırı için bahaneye ihtiyacı var mı?" Var, ama bahane bulamasa da vazgeçecek gibi görünmüyor ABD... "ABD Irak'a saldırmaya kalkarsa Türkiye'ye ihtiyacı bulunuyor mu?" Bölgedeki askeri varlığına bakılırsa saldırı için Türkiye'ye ihtiyacı 'yok' gibi gözüküyor; ancak bölgede uzun süre veya sürekli kalmayı düşünüyorsa Türkiye'yi üs gibi kullanması ABD için önemli... "ABD Irak'ta uzun süreli kalmak niyetinde mi?" Göstergeler niyetinin Irak'ta uzun süreli veya sürekli kalmak amacında olduğuna işaret ediyor... "Türkiye, ABD'nin, Irak'ta uzun süreli kalma niyetine uygun davranabilir, ona topraklarını üs olarak açabilir mi?" Hayır; bunu sadece iktidardaki Abdullah Gül hükümeti değil, hiçbir hükümet kolay kolay yapamaz. "Neden?" Türkiye, Irak'ın BM üyesi bir başka ülkeyi (Kuveyt) işgaliyle başlayan 'Körfez krizi' sırasında Batı koalisyonu içinde yer aldı. Keşke almasaydı. Kriz ve ardından patlayan savaş Kuveyt işgalini bitirse bile Ortadoğu'yu müdahalelere açık hale getirdi. Türkiye'nin dev ekonomik sıkıntılarının başlama tarihi de o krizdir... ABD müdahalesi bu kez de hayra hizmet etmeyecektir... "Başka?" ABD'nin esas niyetinin 'enerji kaynaklarına hâkimiyet' olduğu anlaşılıyor. 11 Eylül uğursuz eylemleri sonrası başlatılan 'teröre karşı savaş', dikkat ederseniz, terörü sona erdirmedi; tersine, dünyanın her köşesini teröre açık hale getirdi. Afganistan'a saldırıyla Filipinler'den Gürcistan'a uzanan geniş Orta Asya ve Kafkas coğrafyasına Amerikan askerleri kalıcı biçimde yerleşti... Kitle imha silâhları bulamasa bile, ABD, Irak'ı 'terör' ile irtibatlayıp bu defa Ortadoğu'nun bütününü üs haline getirecektir. Kafkas ve Orta Asya enerji koridorunu kontrolü altına alan ABD, Irak harekâtı sonrasında Ortadoğu'yu da içinden denetleyebilecek... "ABD'nin Irak'a dönük niyeti ekonomik amaçlı mı yani?" Birincil amaç elbette ekonomik, ama harekât başka amaçlara da hizmet edecektir. Bölgeye ayak basan ABD, Irak'a saldırması için kullandığına benzer gerekçelerle diğer bölge ülkelerini hedef alıcı operasyonları yapabilir hale gelecektir. Irak'tan sonra hedefin İran ve Suriye olduğunu düşünen stratejistler var. Beğenilmeyen rejimler daha kolayca değiştirilebilecektir. Bölge ülkesine dönüşen ABD sayesinde, İsrail 'daha güvenli' bir ülke olacaktır; buna karşılık, 'Filistin sorunu' yüzünden, bölge, ateş çemberi içinde kalmaya devam edecektir... "Hükümetin ABD'ye 'hayır' demesi kolay mı?" Hiç de kolay değil. ABD'nin 'teröre karşı savaş' cephesine katılmak istemeyen ülkeler terörün ne korkunç sonuçlar doğuracağını kendi gözleriyle görmelerine yarayan eylemlere muhatap oluyorlar. Yeni hükümetle gündeme yeniden taşınan 'sosyal barış' arayışını, Kopenhag'ta AB üyesi olma beklentisini ve IMF'ye bağlı ekonomik politikaları düşünürseniz, Türkiye'nin ABD niyetleri karşısında direnmesinin zorluğunu anlarsınız... "O halde?" O haldesi filân yok... Araştırmalar halkın çoğunluğunun ABD harekâtına karşı çıktığına işaret ediyor (Konsensus Omnibus'un son araştırmasına göre, yüzde 79,9 operasyonu 'haksız' buluyor; yüzde 78,7 ise Türkiye'nin ABD'ye üs kolaylığı 'sağlamamasını' istiyor). Demokrasilerde, hükümetler, halktan aldıkları görevi yerine getirirler; aksi halde halk iktidardan soğur. Bu yüzden, Türkiye'nin her karış toprağını 'üs' haline getirmek isteyen ABD boşuna uğraşıyor. Musul-Kerkük senaryolarını tozlu raflardan indirmesi bile, Türkiye'yi, Irak mâcerası içine çekmeye yaramayacaktır... "Hükümet 'hayır' demeyi nasıl başaracak?" İzleyip göreceğiz...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |