T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bekir Sıtkı, İsmet Özel... Bayram!

Mehmet Güntekin, arayıp "Sana sözüm var. Merhum Bekir Sıtkı Sezgin albümünü hazırladığımızda ilk sana gönderecektim. İşte sözümü tutuyorum..." dediği anda, ben de bayram sath-ı mailine girmiş oldum. Bu aynı zamanda, yıllardır kayıt kayıt üstüne yapılıp çoğaltılarak, elden ele dolaşan ve ancak meraklılarının arşivinde bulunan merhum üstadın emsalsiz icrasının nihayet derlenip toparlandığının müjdesiydi... Bir de Mehmet Barlas'a musıkî dünyasından haber atlattığımın müjdesi tabiî!.. Bayram arefesinde böyle iki müjdeye de ancak keyifle tebessüm edilir.

Mehmet Güntekin'in de üyesi olduğu Türk Musıkîsi Vakfı, önceki çalışmalarından alışkın olduğumuz üzere, bir kez daha kelimenin tam manasıyla emsalsiz bir iş yaparak; sadece nefis bir kayıt değil, en ince ayrıntılarına kadar bütün soruların cevap bulduğu, bol resimli bir kitapçıktan oluşan şahane bir set hazırlamış. Ve "Bekir Sıtkı Sezgin meselesi"ni halletmişler. Evet mesele!... Zira, bugüne kadar sanki 100 yıl önce yaşamış da kayıt imkanları bulunamamış gibi, merhum üstadın derli toplu kaydı bir türlü yapılmamıştı. Yıllar geçti, bu hep eksik kaldı. Güntekin ve vakıf yöneticileri imza attıkları çalışmayla, Türk musıkîsinin bu büyük eksikliğini gidermiş bulunuyorlar.

Türk Musıkîsi Vakfı'nın projelendirdiği, Kaf Müzik tarafından hazırlanan 3 CD'lik çalışmada Sezgin'in çeşitli dönemlerde, konser, radyo hatta dost meclislerinde icra ettiği eserler yer alıyor. Merhumun farklı yerlerdeki icralarından elde edilen binlerce kayıttan, böyle bir çalışmanın hacmine sığdırılabilecek 45 seçkin eser bir araya getirilmiş. İki CD, üstadın klasik musıkî icralarını içeriyor. İlkinde, Itri'nin Neva Kâr'ından Meragi'nin Rast Kâr'ına (kâr- muhteşem), Dede Efendi'nin Neva Yürüksemaisi'den Hacı Faik Bey'in Dügah eserlerine kadar müthiş bir klasik takım var. İkinci CD de büyüleyici... Tanburi Ali Efendi'nin peşveriyle başlayan Sûz'i Dil beşliden sonra Hicazlar, Hüzzamlar, Kürdilihicazkarlar... Sadece bu kadar usta bir icra değil, aynı zamanda bu kadar özenle seçilmiş bir klasik repertuar az bulunur. Klasiklerden Sadullah Ağa'nın "Beni ey gonca-fem, bülbül-sıfat nâlân eden sensin" de var, neo-klasiklerden Rakım Elkutlu'nun "Bekledim yıllarca lakin gelmedin ey nazlı yar"ı da....

Üçüncü CD'de dînî musiki icralarından bir demet yer alıyor. Albüm, hicaz makamında ikindi ezanı ile başlıyor, li İmran süresinden bir aşr-ı şerifle bitiyor. Arada, Sezgin'in kendi bestelerinin de bulunduğu ilahiler, kasideler yer alıyor. Hele bir, Mevlid'den "Amine hatun Muhammed anesi" mısraıyla başlayan o meşhur Veladet Bahri var ki, halden hale geçmemek, huşuyu hissetmemek mümkün değil.

1996 yılında kaybettiğimiz Bekir Sıtkı Sezgin, Türk musıkîsinin klasik icra ekolünün son büyük temsilcilerinden birisi, bir kutbu idi. Doğru ve gösterişiz okuma ile klasik üslup onun kariyerine paralel zirveye ulaştı. Hem dînî, hem de ladînî musıkî icrasında aynı ayna zirveye ulaşan, iki disiplinin sentezini yakalayan üstad aynı zamanda musıkî eğitimi konusunda da klasik meşk tarzıyla herkesin öğrencisi olmakla övündüğü bir hoca olarak iz bıraktı. Merhumun konserlerini izleyebilmek de bir ayrıcalıktı ve bendeniz hiç olmazsa bir kez bu fırsatı yakaladım!..

Başta, Vakıf Başkanı Prof. Ercüment Berker olmak üzere, gayretiyle bu çalışmaya hayat veren Mehmet Güntekin ve bütün Türk Musıkîsi Vakfı Yönetim Kurulu büyük bir teşekkürü hak ediyor. Onlar bu eseri ortaya çıkarmasaydı merhumun hatırasına hak edilen saygı en azından gecikmiş olacaktı.

Bir ablüm, bir yorum, bir ses, bir bakış... Musıkî iklimi, insanı bir vesileyle kuşatıyor ve hep orada kalma hissi aşılıyor. Buna herşey aracılık edebilir. Mesela, İsmet Özel'in Gerçek Hayat'taki yazısı gibi. Özel'in, her zamanki gibi Türkiye gerçeğine şaşırtıcı pencereler açtığı yazısının başlığı, "Ey gözlerinin rengi kadar kalbi güzel kız"dı. Bu, Refik Fersan'ın benim geç bulup sıkı sıkı sarıldığım 'Acemkürdi Şarkısı'dır. Birkaç gün önce... Arabada fırsat buldukça yazıya göz gezdiriyorum ve o anda radyoda bu şarkı çalınmaya başlıyor. Bir kez daha zevkle dinledikten sonra arabadan inip, iftara yetişmek için aceleyle binaya giriyor ve asansörün kapısını açıyorum. Karşımda İsmet Özel!... Yazı, şarkı ve İsmet abi. Heyecanla, silsileyi anlatıyorum, "hayatta böyle güzel tevafuklar olur" diyor.

Ben hâlâ bu iklimdeyim. Bir yandan, Bekir Sıtkı Sezgin'le kulaklarımın pasını siliyorum, bir yandan da bu güzel tevafukların melteminde bayram havasını teneffüs ediyorum.

Bayramınız mübarek olsun...


6 Aralık 2002
Cuma
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED