Amerika-İngiltere ve İsrail'in, istila kampanyasının, devlet terörünün, açgözlülüğünün, histeri nöbetinin "İslamcı terör" ve "kitle imha silahı" palavralarıyla kamufle edildiği, uluslararası ilişkilerin terörize edildiği, uluslararası kurumların ve yarı sömürge ülkelerin tetikçi olarak kullanıldığı, kamuoyu oluşturma mekanizmalarının "köle-efendi" ilişkileri çerçevesinde etkin biçimde görevlendirildiği, "insani" olan her düşünce ve eylemin alay konusu yapıldığı, İslam dünyasına karşı sıkı bir "köleleştirme projesi"nin yürütüldüğü, İslam'ın yaşamın her alanından çıkarılmasına ve yeni bir İslam anlayışının dayatılmasına çalışıldığı, yerel iktidar aygıtlarının baskı/şantaj/gönüllü işbirliği yollarıyla esir alındığı ve Müslümanların kaynaklarının yağmalandığı küresel savaşın en sarsıcı cephesi Irak'ta başlıyor.

Türkiye, bu bölgesel savaşın merkezine doğru sürükleniyor. ABD'nin bölgesel operasyon merkezi ve cephe ülkesi olmakla yüz yüzeyiz. Afganistan/Orta Asya harekatında Pakistan'ın üslendiği ve sonunda kendisinin de kuşatıldığı misyonu üslenme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Kuzey Irak merkezli yıllarca sürecek bir kaosun içine çekiliyoruz. Onbinlerce ABD askerinin yerleşeceği Türkiye, Filipinler ve Güney Kore gibi, iç ve dış güvenlik önceliklerini ABD 'müdahale'sine emanet etmek zorunda kalabilir. ABD askeri varlığının Türkiye'yi 11 Eylül sonrası hedef alınan Arap dünyasına karşı cepheye sürme ihtimali yüksek. "İşgalciler"in Irak'la başlatacakları Ortadoğu harekatının tek hedefinin Irak olmadığı, İran, Suriye, Lübnan ve Filistin'i de kapsadığı, Basra Körfezi ile Doğu Akdeniz arasındaki bölgeyi işgal etmeye ve İsrail'in etkinliğini bu bölgelere yaymak olduğu, Türkiye'nin bu amaçla dinamik bir güç olarak cepheye sürüldüğü gerçeği, ne kadar büyük bir komploya kurbanı gittiğimizi ortaya koyuyor.

Hedef Irak mı yoksa Türkiye mi?

ABD-İngiltere ve İsrail'den başka hiç bir ülkenin istemediği, İslam dünyasının şiddetle karşı olduğu, Ortadoğu'da ABD varlığına karşı keskin direnişlerin başlamasına neden olacak bu savaşı, 1991 Körfez Savaşı argümanlarıyla değerlendirmek tarihi bir hatadır. Türkiye, Musul-Kerkük hayalleriyle oyalanırken ABD-İngiltere ve İsrail'in temel amacının Musul-Kerkük petrolleri ile, Doğu Akdeniz ve Basra Körfezi gibi 21. yüzyılın stratejik enerji kavşaklarını denetim altına almak olduğu, ABD'nin küresel savaşının bir hegemonya ve enerji savaşı olduğu gerçeği gizleniyor. Bir kaç milyar dolarlık "kredi"yle Türkiye'nin geleceği ipotek altına alınıyor. "Büyük devlet olma" argümanı kullanılarak "büyük devlet" bir tetikçi devlet durumuna, Katar'ın statüsüne indirgeniyor.

Savaş sonrası Türkiye'nin beklentileriyle ABD'nin tavırları çok farklı olacak. Musul-Kerkük ve Kuzey Irak'la ilgili kaygılarının büyük oranda arttığını göreceğiz. Türkiye, Musul ve Kerkük petrollerine asla yaklaştırılmayacak. Hem Kuzey Irak'taki durum Türkiye'nin güvenlik kaygılarını derinleştirecek hem de Türkiye, İran hatta Suriye ile bir kapışmayla yüz yüze gelecektir. Belkide asıl amaç bu...

ABD askeri Türkiye'ye neden geliyor? Neden Trabzon ve Samsun limanlarına kadar bir çok bölgenin kendine tahsis edilmesini istiyor?! ABD, Irak'ı Kuveyt ve Ürdün'den yapacağı saldırı ile işgal edebilir pekala? Hedef, İran ve Suriye mi? Hedef Türkiye mi? Türkiye'yi mi kontrol altında tutmak istiyorlar?

ABD Irak'a neden saldırıyor? Irak'ın 11 Eylül saldırılarıyla ne ilgisi var? Kimse bunları tartışmıyor bile. Irak'ın BM'ye verdiği silah bildirim raporunda, ABD desteğiyle kitle imha silahı yapıp bunu İran'a karşı kullandığı dönemde malzeme ve teknoloji desteği veren 24 ABD şirketinin ismi var. Alman Die Tageszeitung gazetesi bu şirketlerin listesini yayınladı. Gazetenin, Irak'ın nükleer, kimyasal, biyolojik silah ve füze üretimine destek verdiğini iddia ettiği ABD şirketleri şunlar:

1-Honeywell, 2-Spektra Physics, 3-Semetex, 4-TI Coating, 5-UNISYS, 6-Sperry Corp, 7-Tektronix, 8-Rockwell, 9-Leybold Vacuum Systems, 10-Finnigan-MAT-US, 11-Hewlett Packard, 12-Dupont, 13-Eastman Kodak, 14-American Type Culture Collection, 15-Alcolac International, 16-Consarc, 17-Carl Zeis-U.Ss, 18-Cerberus (LTD), 19-Electronic Assiciates, 20-International Computer Systems, 21-Bechtel, 22-EZ Logic Data Systems,Inc., 23-Canberra Industries Inc., 24-Axel Electronics Inc.

Bu şirketlerin isimleri neden örtbas ediliyor?!

250 bin insanın üstünü çizmek..!

Körfez Savaşı'nda en az 250 bin insan öldü. 43 gün süren bombardımanın ilk 6 haftasında Kızılhaç'a göre 113 bin sivil öldürüldü. Bunların yüzde 60'ı çocuk. ABD'ye göre 100 bin Irak askeri öldürüldü. Yine aynısı olacak? Yüzbinlerce insan ölecek. Bizler, "ABD'nin Irak'a saldırısı milyonlarca Müslüman üzerine bombalar yağdıracak, masum Irak halkı katledilecek" sözlerinin "beş paralık değeri olmayan demagoji" olduğuna inananlardan değiliz. 250 bin insanın ölümünün bir cümleyle üstünü çizebilecek ruh yapısına da sahip değiliz. Bizler, Filipinler'den Afganistan'a, Hindistan'dan Filistin'e, Doğu Türkistan'dan Bağdat'a kadar İslam dünyasını tehdit eden bu saldırıya direnmeyi insan olmanın gereği olarak görürüz. Kabil veya Bağdat bombalandığında İstanbul'un bombalandığını düşünürüz.

Bu yüzden, Fas'tan Endonezya'ya kadar Müslümanlar, bu istila harekatına direnecek. Zira bu savaş İslam'a ve Müslümanlar'ın kaynaklarına yönelik küresel harekatın bir parçası. İnsanca olan onurlu bir duruş belirlemek, saldırganların safında yer almanın hazzına kapılmak değil. Güçlü ve haksızın sesi olmak yerine "Savaşa hayır" demenin erdemli, onurlu tek tavır olduğunun bilincindeyiz. Ayrıca, bütün bu kuşatma ve yağma harekatına rağmen Müslümanların Kızılderililer gibi yok edilemeyeceği de görülecektir. Bu yüzden de, IHH ve Mazlum-Der öncülüğünde düzenlenen savaşa hayır mitingi için yarın hep birlikte Çağlayan Meydanı'nda olacağız.

İBRAHİM KARAGÜL

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu