|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Rasim Özdenören yeni kitapları 'Toz' ve 'Aşkın Diyalektiği'yle okura iki yol haritası çıkartıyor. Toz, öykülerin diliyle aşkı, Aşkın Diyalektiği ise aşkın hallerini anlatıyor. Yazar bu iki kitapla aşk derdine düşenlerin imdadına Hızır gibi yetişiyor.
Rasim Özdenören edebiyat ve düşünce dünyamızın en verimli kalemlerinden. Son çıkan iki kitabıyla eserlerinin sayısı otuza ulaştı. Son bir kaç yılda peş peşe yayınladığı öykü ve deneme kitapları herkese önerilecek kitaplar. Yazı, İmge ve Gerçeklik'ten sonra Aşkın Diyalektiği'nde yazılan denemeler bu alanda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Hışırtı ve Ansızın Yola Çıkmak'tan sonra Toz kitabıyla da yalnız Türk Edebiyatı'nın değil Dünya Edebiyatı'nın da özgün örneklerinin kaleme alındığını söylemeliyiz. Gelelim son çıkan kitaplara. Toz, çoğunluğu bu yıl içinde Kaşgar dergisinde yayınlanan öykülerden oluşmuş. Özdenören'in bundan önce yayınlanan iki öykü kitabındaki ( Hışırtı ve Ansızın yola çıkmak) yakaldığı yoğun anlatımı ve ortak izleği sürdürerek yeni bir boyuta taşıyor. Yine hayatın sıradan anlarından seçilmiş, sıradan insanlarının öyküleri. Ama onları biricik kılan bir anlatımla karşımızda. Aşkın Diyalektiği ise geleneksel estetiğimizde ifadesini bulan mazmunlara gönderme yaparak bir aşk metafiziğine yöneliyor. Aşkın Diyalektiği, aşk derdine düşenlerin, aşkın hallerinin kitabı. Hayatın sillesini yemiş kadınlar Toz'da ki öyküler Türkçenin belki de en kısa ama en yoğun öykülerinden oluşmuş. Öyküler kısa olmasına rağmen sahip olduğu atmosferle okuru kendine katıp, kuşatıyor. Tozdaki öykülerin ortak bir özelliği her öyküde bir kadının hikayesi anlatılıyor olması. Bu kadınlar, hemen hepsi hayatın sillesini yemiş, zavallı tipler. Tutkuya ve deliliğe yakın bir çizgideki duruşları ile aşkın arayışında olan savrulmuş, kaybolmuş kadınlar. Kitaba adını veren Toz öyküsünde b0ir çay bahçesinde sevgilisinin gelmesini hayal eden bir kız anlatılır, Güller öyküsünde, evde kalmış bir kız, Gölge öyküsünde aynı adamı seven iki kadın, Fırtına öyküsünde çocuğunu kaybetmiş bir kadın anlatılır. Bütün bu kadınların içinde esir kaldığı ya da sığındığı soyut mağaralardaki cehennemî hayatla anlatılmak istenen aslında insandaki aşk arayışıdır. Toz neyi anlatır? Bu öykülerin şablonlarla yazılmış öykülere benzemediği ortada. Özdenören'in bir önceki öykü kitaplarındaki zaman ve mekandaki belirsizliğin Toz'da giderek zaman ve mekanda yokluğa dönüşmesi dikkat çekiyor. Belki de böylece görünen öykülerin ardındaki asıl aşk öyküsünü anlatabilme imkanı elde edilebilmiş. Kişilerin ve mekanın belirgin olmaması bu öykülerin belki de en önemli özelliği. Belirsizlikler okuyucuyu öyküyü yeniden yazma ve okuma sürecine dahil edebilecektir. Okuyucuyu edilgen kılan klasik anlatım formlarının dışında kalan, yazarın özgün anlatım tekniğini görüyoruz burada. Herhangi birinin herhangi bir yerdeki, herhangi bir anına dahil olmamızı ve onu tanımak için çaba göstermemizi gerektiren öyküler. Sahip olduğu bu özellik ona çok katmanlı bir anlatım dilini kullanma imkanı da veriyor. Öykülerin kimi yerinde -birdenbire- başka birşeyin de anlatılmakta olduğunu sezmeye başlıyorsunuz. "Eloha'nın çağrısı" Tasavvuf geleneğine ait düşüncelerin ve bu düşünceleri ifade eden cümlelerin öykülerdeki kimi katmanlara işaret ettiğini hissedebiliriz. Ama buradaki örtülü anlatım ne görünen öyküyü zayıflatan, işlevsiz kılan ne de özetlenebilecek tek bir hikayeye indirgeyebile-ceğimiz bir yapıdadır. Her bir okurun aşkın varlığıyla yokluğu arasındaki kendi devinimiyle kavrayabi-leceği öykülerdir Toz'da okuyacağımız öyküler. Mesela kitapta Çalılıkta yanan ateş öyküsünü okuduğumuzda yıllarca ayrı kalan iki aşığın bir gün yeniden buluşmasını ve o buluşma anındaki gerilimi okumamız mümkündür. Aynı öyküyü kutsal kitaplarda bahsi geçen Hz. Musa ile Allah'ın ilk kez konuşması anının anlatılması olarak okumamız da mümkündür. Bu ikinci hikaye birinci hikayenin anlatımı içinde gizlenmiş ama onun gücünü de zayıflatmamıştır. Kitaptaki pek çok hikaye aslında bir başka hikayeyi de anlatmaktadır. Bu bilinçli bir gizleyiş çabasından çok her baktığında O'nu görme haliyle açıklanabilecek bir durumdur. Bilgi tel : 0 212 520 72 10 AŞKIN DİYALEKTİĞİ "Rasim Özdenören'in aşka dair düşünceleri zihnî bir sisteme değil, hayatın kendisine indirgendiğinde ancak özgün anlamını kazanıyor. Aşkı mecaz kılan beşerî koşulların bir köprü, bir merdiven olduğunu ihsas ettirirken, aşkın gerçeğini varlığın dikey boyutunda irdeliyor Özdenören. Daha doğrusu aşk bu yazılarda yatay boyutu dikey boyuta bağlamanın bir imkanı olarak çıkıyor karşımıza. Aşkın diyalektiği ise sözü edilen bağlantıyı kurmanın, aşk derdine düşmenin, kısaca merdiveni çıkmanın kendine özgü serüveniyle ilgili türlü hallerden ibaret. Kalbin çeşitli hallerinden..." Yayınevinin tanıtım katoloğunda dile getirilen bu düşüncelerle oldukça isabetli bir tespitte bulunuluyor. Aşkın Diyalektiği, sayfalarında kendisine malzeme edindiği kişiler bakımından oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Kutsal kitaplarda ismi geçen kimselerden, tasavvuf büyüklerine, batı edebiyatının eski ve modern temsilcilerinin hikaye kahramanlarına, filozoflara ve günümüz sanat adamlarına, popüler kişilere kadar genişleyen bir düşünce ufkunun birbiriyle etkileşiminden ortaya çıkan metinler oldukça kışkırtıcı. Yazmanın da aşkın bir hali olduğunu bilenler kağıt ve kalemlerini hazırlasın. BÜLENT SELİM
|
|
|
|
|
|
|
|