T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Sırrı Acar

Sıfırcı Ata Karataş Hoca: "Cumartesi günü Yalova'ya gidelim mi?" dedi. "Ne var ki?" dediğimde anlattı: "Yalova Belediye Başkanı, Dünya Şampiyonu Sırrı Acar'ın adına bir spor salonu yaptırıyor, temel atma töreninde bulunacağız. " dedi. "Okey my friend (pekala arkadaşım)." Dedim ki, böyle kesik-kesik İngilizce konuşmaktan Sıfırcı Ata Karataş hoca pek memnun olur. O'nun suyuna gittim anlayacağınız. Yola vurduğumuzda Altuğ İstanbulluoğlu ve en uzun yolculuklarda dahi ağzını açıp da tek kelime konuşmadığından adı "Sohbet Uzmanı, Doçent Dr. Ahmet Bilici"ye çıkan arkadaşlarla birlikteydik. Topçular'a vardığımızda öğlen olmuştu. Ata: "Bu görevin sponsoru benim" dedi ve 4 kişi için bir simit aldı, kopardığı parçayı ben istemedim. Tören yerine vardığımızda hayli kalabalıkla karşılaştık, biri adeta burnuma kadar eğilerek "Sizi iyi tanıyorum ama adınızı hatırlamadım" dedi. Ben de, "Adımı mı sordunuz? Deniz Baykal." dedim. 1950'li yılların sonunda Başbakan Adnan Menderes'in Kızılay'da kravatına yapışıp da sarstığı söylenen bu muhteremi hayatımda yakından hiç görmedim ama işte o an ağzımdan bu sözler çıktı. Karşılıklı gülüştük. "Ben" dedi bu Yalovalı hoş sohbet zat, "1975 yılında Beyazıt Soğanağa'da 140 metrekarelik bir daireyi sadece ve sadece 150 bin liraya sattım. Geçenlerde oradan geçiyordum tuvalete girdim ufak su için 250 bin lira aldılar. 27 yılda ülke ne hale geldi? O dönemden bu günlere kadar Türk Siyaseti'nden kimler ekmek yediyse ki, bizde siyaset bazıları için geçim kaynağıdır, bu ihanette, bu çöküşte hepsinin suçu var" dedi. "Cathy yenge?" "Nasıl?" dedim. "Yabancılarla evli olan Türkler genellikle çocuklarına Denis adını koyarlar, biz onlara Deniz, yabancılar da Denis der. İşler böylece yürür" cevabını verdi. "Oylarınızı ci-haş-pi'ye (CHP) verin" telkininde bulunan Cathy yenge ile bağrı yanık bu Yalovalı'yı orada unutup tören alanına vardım. Son Dünya Şampiyonumuz Mehmet Özal, antrenörü 1992 Barcelona Olimpiyadları Şampiyonu Mehmet Akif Pirim, Olimpiyad üçüncüsü ve Avrupa Şampiyonu Ali Kayalı ile Milli güreşçi Emrullah Erdil, yağlıcılardan Cino Mehmet Yılmaz, Gökhan Darıcı, Sabahattin Kabasakal da oradaydılar. Sıfırcı Ata Karataş hoca, mikrofonu kaptığı gibi adımızı anons ederek kürsünün yanına davet etti. Çaresiz gittik. Sırrı Acar, kalbini mindere koyarak güreşen müthiş hırslı bir pehlivandı. Hatta, 1968 yılında İsveç'in Vasteros kentinde Avrupa Şampiyonu olmadan "Sırrı finalde Yugoslav Momir Keçman'ı yendi ve altın madalya aldı" diye o yıllarda çalıştığım gazeteye yazmıştım. Çünkü final, gece yarısı olacaktı ve bugünkü gibi o dönemde cep telefonları yoktu ve Türkiye'ye telefon bağlantıları Sofya üzerinden olur, saat 23.00'ü geçerse Sofya'daki santral memuresi "Kapali komşu!" der, apışıp kalırdık. Yalova'da Sadrettin Özden'i de gördüm, müthiş bir sporcuydu. Ankaralı şampiyonların çoğuna ticari zihniyet aşılayan ve onları zenginleştiren Sadrettin Özden'dir. Bu değerli arkadaşımın doğduğu yöre Güney Köy'e de gittik. Çok güzel spor tesiseri yaptırmış, kendisini yürekten kutladık. Dönüşte Ata Hoca yoktu ve sadece tek simit sponsoru olduğundan harcırahı tükenmişti, hoş gördük...

SADRETTİN ÖZDEN

Ataları 93 Harbi'nde (1878) Kafkasya'dan gelip Yalova Güney Köy'e yerleşmişler. Bitki örtüsü bakımından Güney Köy'ün Kafkasya'dan ayrı hiç yanı yok. "Bu köyde tam 22 ayrı dil konuşuluyor" dedi. Doğrudur. Cevdet Paşa, "Osmanlı Tarihi" adlı eserinde Kafkasya'da 72 ayrı dilin konuşulduğunu yazar. Sadrettin Özden, çok iyi güreşçiydi. Sirkeci'de bir lokantada ahçı yardımcısıydı. Günde 400 kilo kıyma yoğurduğunu anlatırdı ki, bileklerindeki o ulaşılmaz güç bundan dolayıydı. Sadrettin Özden, belediyelerde kapıcılığa, hamamda tellaklığa razı olup da kıt kanaat geçinen kimi güreşçileri iş hayatına ısındırdı. Güney Köy'de O'na: "Memnun musun?" dediğimde şu cevabı verdi ki düşünmeğe değer: "Arkadaşlarım beni dinleselerdi şimdi dünya çapında firmalaşmış olacak ve gezilerimizi kendimize mahsus özel uçaklarla yapacaktık." Ne diyelim. Ufuk meselesi.

ATA KARATAŞ

Bu genç arkadaşımız lise öğretmeni, Greko-Romen Milli Takımı'mızın başında iken Avrupa Şampiyonluğu'na ulaştırıp, rakiplerimize "sıfır" çektirdiği için lakabı da "Sıfırcı Ata" oldu. Az bulunan bir değer.


23 Ekim 2002
Çarşamba
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED