T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Nereye koşuyoruz?

Türk siyasetinin 3 Kasım seçimleriyle birlikte alacağı istikameti kavramak için muhtemel "seçmen davranışı"nın temel unsurlarının neler olduğu ya olacağı sorusu önemli bir soru.

Nitekim gündemi bu soru belirliyor; bu sorular etrafında spekülasyonlar yapılıyor ve bu soru etrafında manipülasyon çabaları ortada kol geziyor.

Bir önceki yazımızda bu soruyu yanıtlamak için birkaç anahtar vermiştik.

Kısaca tekrarlayalım ve açalım:

Türkiye'de 1990'lardan itibaren yaşanan toplumsal farklılaşmayla, yani büyük toplumsal kesimlerin kendi içinde parçalara ayrılması, dini, etnik kültürel aidiyet gruplarının ön plana çıkmasıyla birlikte, seçmen eğilimleri de kollara ayrılmıştır.

Her şeyden önce Kürt kimliğinin Kürtler açısından temel siyasi referans olmaya başlaması ve bu çerçevede siyasi partiler kurulması üzerine merkez sol önemli bir girdisini, yüzde 5 ile 10 arasında değişen Kürt oylarını kaybetmiştir.

Benzer bir gelişme merkez sağ da olmuş, "milliyetçi-muhafazakar eğilim" yüzde 10 ile 15 puan arasında oynayan İslami oyları yitirmiştir. Özellikle RP'yle başlayan FP'den SP ve AKP'ye uzanan süreç bu partiler geleneğini İslami duyarlılığı aşan bir çerçeveye oturtmuş, yerel kesimlerin ve "kentli çevre"nin önemli temsilcilerinden birisi haline getirmiştir.

Bu ikili durum Özal sonrası muhafazakar ya da toplumcu gelenekten uzaklaşıp devlet bürokrasiyle iç içe giren ve kentli bir liberalizmi temsil etmeye başlayan merkez sağ ve sol partilerin bu tercihleriyle de hızlanmıştır.

Seçmen ittifakları bugün merkez sağ, merkez sol, yerel-muhafazakar duyarlılık ve Kürt ekseni olmak üzere bu "dört ana toplumsal eğilim" etrafında yeniden şekillenmektedir.

Tersten söylenecek olursa; ülkedeki toplumsal mutabakat sistemin örselenmesinin ürettiği Kürt meselesi, İslami talepler gibi sorunlar ile yoksullaşma ve sosyal güvence kaybı sürecinin getirdiği kentsel tıkanıklıklar, gecekondulaşma gibi meseleler birbirinden farklı dört önemli eğilim doğurmaktadır.

Ancak bu noktada şunu görmek gerekir:

Bu meseleler "toplumsal alanda dört eğilim" üretirken, "siyasi alanda ikili bir cepheleşme"ye yol açmaktadır:

"Kültürel, ekonomik, siyasal ve sosyal güvencelere sahip, üstelik bu güvenceler alanından faydalanma koşullarını tanımlayan, daha doğrusu bu alanları tekelleştiren bir merkez" ile "onun dışında kalan bir çevre".

Merkez güçler birbirlerinden ne denli farklı taleplere sahip olurlarsa olsunlar, ne denli sağ ve sol olarak bölünürlerse bölünsünler temel olarak refleksif bir şekilde birbirine yaklaşmakta, "laik, çağdaş, vs gibi değişen isimler altında merkez aidiyetini" öne çıkarmaktadırlar.

Aynı gelişme toplumsal çevre için de geçerlidir. Kürtler, İslamcılar, yoksul alt kesimler, hatta aşırı milliyetçiler de ne kadar keskin çizgilerle birbirlerinden ayrılırlarsa ayrılsınlar, aynı sosyolojik öbeğin içinde toplanmakta, farklı açılardan da olsa sistemi bu noktadan sorgulamaktadırlar. Sistem dışılığın altını çizen "itirazcı bir çevre aidiyeti" üretmektedirler.

Bugün CHP ve AKP etrafındaki kümelenmeler de tam olarak bu cepheleşmeye uygun görünüm sunmaktadır.

HADEP, MHP gibi partiler de bunlara ilave edilirse toplumun yüzde 60'ını aşan bir bölümünün daha şimdiden net olarak bu iki hat arasında dağılmış durumda olduğu görülecektir.

Ne var ki, bu dağılım, bu yapılanmanın tayin edici kritik noktası vardır:

Bir yandan söz konusu eğilimler "partilere yönelik açık ve rasyonel tercihler olmaktan çok bir özdeşlik ilişkisi haline dönüşmüş", biri yerel diğeri globalci ya da evrensel iki farklı dünya tasavvurunu temsil eden liderler ve partiler ile kurulan ilişkiler biçimi almıştır.

Diğer yandan "oy verme-çıkar elde etme bağlantısı üzerine kurulu yerleşik patronaj ilişkileri", Kürt sorunu, İslami sorun gibi makro kimlik politikaları ve makro cemaatlar etrafında ekonomik, siyasi, milli fayda unsurlarını da kuşatarak ataerkil sistemi yeniden üretmeye başlamıştır.

Şimdi ülkede siyasi durumun ne kadar ileriye ya da geriye gittiğini ve seçim sonrası tabloyu hesaplayın...



3 Eylül 2002
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED