T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tuhaflık

Bugün "tuhaflık" üzerine yazacağım. Bu kelime bana ait değil. Nilüfer Göle, Sefa Kaplan'la Kemal Derviş üzerine yaptığı mülakatta kullanmış onu. Şöyle:

"Kadının sesi çıkmalı. İyi de derviş'in Türkçe bilmeyen eşi Cathy konuşsun, ama Tayyip Bey'in başörtülü eşi Emine Hanım konuşmasın, hatta ortada gözükmesin istiyoruz. Burada bir tuhaflık var." (Hürriyet -/ Pazar, 1 eylül 2002)

Evet tuhaflık var. Göle çok çarpıcı bir ayrımcılığı vurguluyor: "Türkçe bilmeyen Cathy konuşsun, başörtülü Emin'anım konuşmasın, hatta ortalarda gözükmesin."

Bu, başörtüsü Türkiye'de kanayan bir yara olarak devam edegelen "başörtüsü" hadisesinin siyaset ortamındaki görüntüsü...

Seçim sath-ı mailinde, zaman zaman başörtüsü konusuna değindim. Kimi zaman AKP ekseninde, kimi zaman laik partilerle bağlantı kurarak. "Başörtüsü kim için kaçıncı sorun olmalı?" sorusu, siyasetin yan gündemi olarak akıp geliyor.

Başörtüsünün bir parti için ne kadar riskli bir konu olduğunu bilmiyor değilim. Fazilet, 18 nisan 1999 seçimlerinde başörtülü adayı Meclis'e taşıdı, sistemin tepkisini gördü ve bedelini kapatılmakla ödedi.

Onun için AKP yoğurdu üfleyerek yiyor. Buna rağmen, başörtüsü meselesinden kopması mümkün olmuyor. Elin adamı, en azından, AKP lider kadrosunun eşlerinin resmini basıp, "Bunlar mı Türkiye'nin protokolünde yer alacak?" sorusunu getiriyor. "Emin'anımlar değil konuşmamak, ortalarda bile gözükmemeli..." yaklaşımı... Ama Türkçe bilmeyen Cathy konuşsun... Hatta First Lady bile olabilsin...

Cathy'ye diyeceğim yok, ama Emin'anımlar'ın susmak zorunda kalması "tuhaflık" olarak gelip ülkenin yüreğine oturuyor. İşte bunun dillendirilmesi lazım.

AKP'nin Kurucu heyetinde hem başörtülü hem başörtüsüz hanımlar var. Her iki hanım grubu, var gücüyle çalışıyor. Kimbilir, hizmetin ucu TBMM'ye girmeye kadar uzanıyorsa, oraya da gitmek istiyorlar. Ama orada da Cathy ile Emina'nım arasındaki çelişki -atıyorum- Aysel'le Ayşe arasında yaşanıyor. Aysel başörtüsü takmıyor, Meclis yolu kendisine açık, Ayşe başörtülü, Meclis yolu kendisine kapalı.

Bu yazı, AKP'yi muaheze etmek için yazılmadı. Sistemden gelen tıkanmalar onu da mahkum ediyor. Onun için ona "Neden başörtülü aday göstermiyorsun?" gibi bir sual açacak değilim. Ama orada, çok canlı biçimde yaşanan sistemin ayrımcı karakteri bir kere daha çirkin yüzüyle görülsün istiyorum.

Bir toplantıda AKP'nin kurucu heyetinde bulunan başörtülü bir hanımla görüştüm. Kendini yetiştirmiş, başarılı bir hanım. "Başörtülü" ve "Başörtüsüz" yani aynı vasıflardaki insanlar için yasak ve serbest siyasetin AKP kurullarında yanyana duruşuna nasıl baktığını sordum. Partisini mazur görüyordu ama, Türkiye adına içi buruktu. Yanyana durduğu başörtüsüz arkadaşlarına değil, sisteme kahrediyordu. Sistem öyleydi ki, çok daha sınırlı vasıftaki birisi başörtüsüz olunca Meclis'e gidebiliyor, ama dünya çapında donanıma da sahip olsa, başörtülü birisi, Meclis'te Türkiye'ye hizmet imkanına kavuşamıyordu. İki kız kardeşten, başörtüsüz için Meclis yolu açık, başörtülü için kapalıydı...

Çoğaltın Cathy'leri ve Emin'anımları... Bütün kürsülerde Cathy'lerin arz-ı endam edebildiği, Emina'nımların ise ağızlarına band çekildiği bir Türkiye manzarası tahayyül edin.

Tuhaflık...

Vakıanın vahameti açısından çok hafif ama, çok çarpıcı bir tanımlama değil mi?

AKP'li başörtülü hanıma, "Anladığım kadarıyla AKP, başörtülü aday gösteremeyecek, oysa başörtüsüz aday göstermeye hazırlanıyor. Başörtüsü meselesiyle başından beri içiçe yaşayan sizin gibi birisi için bu da bir anlamda ayrımcılığı onaylamak manasına gelmiyor mu, diye sordum. İçinizde bir gariplik hissetmiyor musunuz? Sistemin her alanda vurduğu başörtülü bir seçmen size oy verirken, böyle bir garipliği yaşamayacak mı? Başörtülü olmayan adaylar, sırf ayrımcılığa karşı olduklarını göstermek amacıyla, 'biz de başörtülülerin milletvekili adayı olabileceği zamana kadar Meclis'e girmeyeceğiz' gibi bir tavır sergileyemezler miydi?"

Tuhaftı gerçekten... Ne desindi? Sistem böyle kurulmuştu ve AKP bu çerçeveyi zorlayacak durumda değildi!!! Sistem kendisini en muhaliflerine onaylata onaylata yoğunlaşıyordu. (AKP'nin başörtülü kurucularından biri olan Sema Ramazanoğlu'nun Gerçek Hayat'ta (3o ağustos) yayınlanan mülakatını okudum. Daha önce benzerini gözlemlediğim için duygusal durumu benim için şaşırtıcı olmadı)

Bu, gerçekte Türkiye'nin sorunu idi...

Biraz sistemin dogmatik yapısından kurtulup bakabilenlerin rahatlıkla görebileceği ve Türkiye'nin "eksiler" hanesine yazacağı bir sorundu.

O yüzden tıpkı Nilüfer Göle gibi Murat Belge de, insanların parası ile eğitim satın aldığı özel üniversitelerde başörtü yasağına isyan ediyor:

"Belediye otobüsü de bir 'kamu mekanı'. İstenmeyen biçimde başını örtmüş kadını (bunun da sıkı bir tanımı yapılmalı, kanunu çıkarılmalı) almayın belediye otobüsüne. Üniversitede kötü örnek oluyorsa, otobüste niye olmasın?

"Ama belediye otobüsü de yetmez. Madem YÖK tensib buyurduğu yasağı devletin üniversitelerinde uygulamakla yetinmiyor, doğru dürüst tanımlanmamış 'yetki'leriyle özel üniversiteleri de buna uymaya zorluyorsa, aynı mantıkla, 'halk' otobüsüne de almasınlar, başörtülü kadınları.

"Hatta bakkala gidip parasıyla beyazpeynir alacaksa, bakkal bir baksın, 'Başı böyle bağlı kadına ben peynir satmam' desin.

"Böyle söyleyince absürd gelebilir, ama ilke düzeyinde, bir 'hukuk' uygulaması olarak, ikisinin arasında ne fark olduğunu bilmiyorum." (Radikal, 1 eylül 2002)

Bir ara Serdar Turgut da, toplumun islami duyarlılıkları sebebiyle hakim sistemin siyasete yön vermekte zorlanmasından yola çıkarak "Öyleyse milletin dinini değiştirin" gibi böyle "absürd" bir teklifte bulunmak zorunda kalmıştı.

Bunlar, "Dünya Görüşü" olarak değil, bir "insanlık meselesi" olarak başörtüsü yasağı ile ilgilenen insanlar... Türkiye insanların yüreğine saplanan bir hukuksuzluk, adaletsizlik, ayrımcılık hadisesi ile yaşayıp gidiyor. Ama böyle yaralanmış vicdanların isyanına rağmen ne kadar gidebilir, bunu da yaşayıp göreceğiz...


3 Eylül 2002
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED