|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ülkemizin en önemli sorunlarından birinin, okumak ve okuduğunu anlamak olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemin doğruluğunu kanıtlayan örneklere sık sık rastlıyorum. En çarpıcı örneklerden birini Hürriyet yazarı Murat Bardakçı vermişti. Murat Bardakçı, Orhan Pamuk'un National Geographic Türkiye'nin Mayıs 2002 sayısında yayımlanan "İstanbul Yazıları / Şehrin Ruhu" başlıklı yazısını, bile bile yanlış okumuş, bu yanlış okumaya dayanarak Pamuk'ın intihalciliği çevresinde bir fırtına koparmaya çalışmıştı. Orhan Pamuk, o yazısında "şehre âşık popüler tarihçi" diye tanımladığı Reşat Ekrem Koçu'nun tek başına İstanbul Ansiklopedisi'ni yayımlama çabasını "kahramanca" buluyor; bu arada, parantez içinde onun "tutkuları" diye, "(çıplak ayaklı güzel oğlanlar, yakışıklı Osmanlı leventleri ve kadın kılığına giren zarif ve genç erkekler)" ibaresine yer veriyordu. Bardakçı, bu ibareden Koçu'ya yönelmiş bir "suçlama, hakaret, hücum" okumayı başarıp bunu Orhan Pamuk'a saldırma bahanesi yapabildi. Yeni Şafak da dahil çeşitli gazetelerde, internet dergilerinde Orhan Pamuk'un intihalciliği -yeniden- tartışılırken, Pamuk'un Reşat Ekrem'i eşcinsellikle suçladığı da yazılabildi. Hiç kimse, Pamuk'un yazısını okumadığı gibi, onun eşcinselliği bir suç, hattâ bir ayıp olarak görmeyeceğini, kişisel olarak böyle düşünse bile, bu düşüncesini yüksek sesle dile getirmeyeceğini, getiremeyeceğini hesaba katmadı. Birinin yaptığı yanlış okuma, birçok zihinde yanlış yargıların oluşmasına yol açtı. 1 Eylül Dünya Barış Gününde Hürriyet Pazar gazetesinin 11. sayfasında Özdemir İnce'nin Tersi Yüzü köşesinde yayımlanan "Arap'tan demokrasi öğrenmek!" başlıklı yazısı da ilginç bir yanlış okuma örneği oluşturuyor. Yazının ilk paragrafını olduğu gibi aktarıyorum: "18 Temmuz 2002 tarihli Radikal gazetesinde "Kukla Gösterisi Artık Sona Ermeli" başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazıyı yazan Ahmed Errabi, yayımlayan 14 Temmuz 2002 tarihli "Şarkulevsat" gazetesi. Bu yazıyı çok beğenen Radikal gazetesinden olduğu gibi aktarıyorum:" Özdemir İnce'nin yanlışı "bu yazıyı çok beğenen Radikal gazetesi" dediği anda başlıyor. Radikal, okuyucularına Yorum sayfasında dünyanın çeşitli gazetelerinde yayımlanan yazıların çevirilerini -bazen çizgi de oluyor- sunuyor. Bu yazıların Radikal tarafından "beğenildiğini", hele "çok beğenildiğini" kim düşünebilir? Belki, gazeteye ilk öğretmenine baktığı gibi sonsuz bir hayranlık ve eşsiz bir güvenle bakan bir çocuk! Fakat Özdemir İnce, bir ilkokul çocuğu değil; koskoca bir yazar, üstelik şair. Bakınız, ne diyor: "Radikal gazetesi bu çevirisi berbat budalaca yazıyı neden iktibas etmiş olabilir? Birkaç olasılık var: 1. Radikal gazetesi, Ahmed Errabi adlı eblehin görüşlerini paylaşmakta. 2. Radikal gazetesi, Ahmed Errabi'nin görüşlerini paylaşmamakta ama ironik bir tepkiyle ve tersinleme yöntemiyle okurlarına aktarmakta. 3. Radikal gazetesinin bu yazıyı iktibas etmekte hiçbir amacı yok." Özdemir İnce'nin saydığı "birkaç olasılık" arasında "asıl olasılık"ın bulunmayışı -ki o bir olasılıktan çok bir kesinliktir- tuhaf değil mi? O olasılık ya da o kesinlik, gazetenin tanımından çıkarılabilir. D. Mehmet Doğan'ın sözlüğünden aktarıyorum: "gazete, esas olarak haber vermek maksadıyla yayımlanan, fakat içinde siyas", iktisad", içtima", edeb", vb. konularda yorumlu ve yorumsuz bilgilerle resimler yer alan, daha çok günlük olarak çıkan süreli yayım, ceride." Bu tanımın ana öğeleri, "haber" ve "bilgi"dir. Bir gazetenin bir alıntıyı, okurlarına haber ve bilgi ulaştırmak amacıyla yapabileceğini Özdemir İnce niçin düşünemiyor? Niçin, ille de paylaşmak ya da alay etmek gibi amaçlara ya da amaçsızlığa bağlamak gereğini duyuyor? İşte bu yaklaşım, saf bir çocuğun değil, herkesi -okuyucuları- çocuk gören buyurgan bir yetişkinin yaklaşımıdır. İnce'nin tümünü aktardığı ve sadece karalama amacıyla aktardığı yazının içeriğini tartışmayacağım. Ahmed Errabi'nin görüşlerinin hemen hiçbirine katılmıyorum. Ama Arap yazarın, terbiye sınırlarını aşmakta Özdemir İnce kadar pervasız olmadığını söyleyebilirim. Çünkü, Ahmed Errabi'nin "Laiklik" ilkesinden köpek gibi kork"tuğunu yazan o, "Türkiye'nin GAP planının Arap'ın en büyük kâbusu" olduğunu iddia eden o. (Sanki ABD gibi bir "Arap" var yeryüzünde, Özdemir İnce de onun "en büyük kâbus"unu saptayıvermiş!) Laiklik, GAP ve kâbus uzmanı Özdemir İnce, öyle anlaşılıyor ki, Arap uzmanlığına da hevesli. Şöyle yazmış: "Türkiye'nin laik sistemini Araplara ihraç etmesini savunan gafiller Ahmed Errabi'nin yazısını mutlaka değerlendirmeli. Çünkü bu yazı birkaç istisna dışında bütün Arapların düşüncesini temsil etmekte." Tamam, çok güzel, bu değerlendirmeyi hemen ve "mutlaka" yapalım. Ama Özdemir İnce'nin yazısı burada bitmiyor ki. Yazının son cümlesi şu: "Hepsi iyi de Radikal gazetesi demokratlaşması olanaksız vasatın vasatı Arap aklından nasıl bir medet umuyor?" Pes yani, pes! "Mutlaka değerlendirilmesi gereken yazı"ların gazete gibi herkesin -kara budunun- kolayca ulaşabileceği araçlarla değil de "çok özel servisler" aracılığıyla, "çok özel odaklar"a, ve elbette kendilerine, "çok özel yöntemlerle" ulaştırılmasını mı öneriyor Özdemir İnce? Özdemir beyin yapacağı ilk iş, soyadını değiştirmek olmalı bence. (Bu öneriyi ikinci kez mi yapıyorum ben?)
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |