|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ne halden anlayan bulunur..'
Takvimin yaprakları, gerek Türk iç politikasında, gerekse dünya siyasetinde, ileride de hatırlanacak günlerle dolu.. Önümüzdeki en önemli ve en yakın tarih, 6 Eylül.. 6 Eylül'de, Paris'te Denktaş ve Klerides, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın girişimi ile, bir toplantı yapıyorlar.. Bu toplantı, şimdiye kadar bir sonuç elde edilemeyen Denktaş-Klerides görüşmelerinin, bir nevi finali olacak.. Eğer Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, bu toplantıda da bir uzlaşmaya varamazlarsa, Kıbrıs Cumhuriyeti, Türk toplumu olmaksızın, Avrupa Birliği'ne yelken açıyor.. AB Dışişleri Bakanları, Elsinar toplantısında, "Kıbrıs"ın üyelik takviminin aksamadan işlediğini, karara bağladılar.. Bizim açımızdan en dramatik ve kanımızca en tehlikeli gelişme, 6 Eylül sonrasında, K.K.T.C.'nin de-facto Türkiye'ye ilhak kararının açıklanması olabilir.. Örneğin, K.K.T.C.'nin dışişlerinde, Ankara'daki Dışişleri Bakanlığı'na bağlandığı ilan edilebilir.. Belki bu bir "felaket senaryosu"ndan ibaret varsayım sadece.. Çünkü, bunun arkasından Türkiye'nin A.B. ile ipleri iyice germesi gelecektir.. Ama olmaz, olmaz.. Bakarsınız Ecevit Hükûmeti, seçime giden yolda Kıbrıs kartını son koz olarak görür.. Bakarsınız böyle bir gelişme, "Kıbrıs'ın 2'nci Fethi" biçiminde, seçim kampanyasına konu edilir.. Ama Ecevit'in yeni sağ kolu ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in her açıklamasında, AB'ye karşı "Kıbrıslı Türkleri ilhak ederiz ha.." tehdidini görmekteyiz.. Takvimdeki diğer önemli gün "11 Eylül".. 11 Eylül'de, siyasi partiler aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu'na resmen bildiriyor.. Bu listelere bakarak, hem siyasetin bundan sonraki aktörlerini göreceğiz.. Hem de, siyasi partilerin hangi eğilimleri gerçekten temsil edeceği, bu isimlerin tahlili ile anlaşılacak.. Belki, yeni partilerarası ittifaklar çıkacak ortaya.. 11 Eylül sonrasında, AK Parti lideri Tayyip Erdoğan'ın siyasal kaderi de kesinlik kazanacak.. Yüksek Seçim Kurulu, Erdoğan'ın milletvekili adayı olup olamayacağını, listeleri inceledikten sonra açıklayacak.. Dünyada ve özellikle Amerika'da ise, "11 Eylül", ABD'nin Pearl Harbour'dan bu yana maruz kaldığı en büyük baskının yıldönümü.. Bush Yönetimi, 11 Eylül'ün yıldönümünde, herhalde "Birşeyler" yapabilmek çabasındadır.. Bu "Birşeyler", Irak'a saldırı mı olacak, yoksa El Kaide'yle ilgili spektaküler bir gelişme mi yer alacak, bilemiyoruz.. 11 Eylül'den 3 Kasım'a uzanan dönemde, barajın altında kalmaları muhtemel partiler anlaşıp, TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırabilirler.. Ve artık seçimi erteletmek ayıp kaçacağına göre, belki barajı yüzde 5'e indiren bir Seçim Kanunu değişikliği gündeme gelir.. Başta da söylediğimiz gibi, takvim yaprakları, heyecan dolu, önemli günler taşıyor.. Neticede bekleyecek ve göreceğiz.. Cahit Sıtkı Tarancı'nın dizelerine sarılarak, gelecek günleri karşılayalım.. "Her mihnet kabulüm
ŞAKA
Coğrafya ve seçim
Prof. Şerif Mardin'e göre, Türkiye'nin "Seçim Coğrafyası" hala tam yapılmamış.. Çünkü seçim coğrafyası, sınıf, coğrafi özellik, nüfus artışı, etkin yerleşme, dil ve dini gruplar gibi, Türkiye'nin mozayığını çıkarmakla yapılırmış.. Anayasa Mahkemesi de, bu mozayığa dönük partilere pek hoşgörülü yaklaşmadığına göre, biz "Seçim Coğrafyası" yerine "Coğrafya Seçimi" ile ilgilensek, galiba daha akılcı olacak.. PROF. GÖLE'DEN GÖZLEMLER
Karaoğlan Ecevit'ten, Akoğlan Derviş'e..
Hürriyet'in Pazar ekinde, Safa Kaplan'ın, Prof. Nilüfer Göle ve Prof. Şerif Mardin'le yaptığı söyleşiler, "Kemal Derviş Olayı"na ışık tutacak nitelikteydi.. İkisi de Derviş'i yakından tanıyan ve ikisi de Derviş Bakan olduktan sonra ilişkileri kesilen bu ünlü sosyologlar, olaya çarpıcı yaklaşımlar getirmişlerdi.. İşte Nilüfer Göle'nin birkaç gözlemi.. -Ecevit, kasketi, mavi gömleği, "Halkçı Ecevit" sloganları ile halk kahramanı Karaoğlan'dı.. Derviş ise tam anlamıyla Akoğlan.. -Atatürkçülüğü yeni Kemalistlerin elinden kurtarmak gerekiyor.. Yani önce laiklikle demokratlığı bağdaştırmak lazım.. Turgut Özal İslamî kesimleri eğitebilmişti.. Bakalım Derviş, Kemalist kesimleri eğitebilecek mi? Dahası eğitmek istiyor mu? Ayrıca CHP'ye rağmen yapabilecek mi, doğrusu bilmiyorum.. -Kadının sesi çıkmalı.. İyi de Derviş'in Türkçe bilmeyen eşi Cathy konuşsun ama, Tayyip Bey'in başörtülü eşi Emine Hanım konuşmasın, hatta ortada gözükmesin istiyoruz.. Bunda bir tuhaflık var.. -...Türk siyaseti Kemal Derviş'e, İMF'nin Türkiye'ye verdiği krediden daha fazlasını verdi.. Umarız o da bu kredileri tutumlu kullanır..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |