|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kemal Derviş'in solu, daha doğrusu CHP'yi liberalize etmesi bekleniyor/umuluyor. Bunu ben de diliyor, umuyorum. Artık "sol tahayyül", Ahmet İnsel'in de altını çizdiği gibi, kendi üzerine daha fazla kapanıp toplumsal taleplere kulaklarını tıkamamalı; kendi sayıklamasının sesini, "yükselen toplumsal mücadele"nin sesi sanmamalı. Çünkü, Türkiye solunun, daha doğrusu sollarının hakim özelliklerinden ikisi, hâlâ devletçi ve milliyetçi reflekslere sahip olmaları... Sorun burada. Bunu vaktiyle Baykal da öngörmüştü. CHP henüz yüzde 5'lerde seyreden marjinal bir partiyken "altı ok"u, "kemalizm"i ve "devletçiliği" tartışmaya açmış, "sosyal demokrat" düşüncenin esas itibariyle burjuva değerlerinden türetilebileceğini, klasik CHP devletçiliğiyle ödeşmeden "sosyal demokrasi"nin tesis edilemeyeceğini savunmuştu. Ama süreç içinde paradigmaya yenildi. Daha doğrusu, paradigmayı sarsma çabaları, oy ve itibar kaybı olarak kendisine döndü. Ne yapsın, o da SODEP ve SHP'yi altedip "merkez sol"un liderliğine kurulunca aslına rücu etti. Örneğin, "özelleştirme" uygulamalarına karşı devletçiliği, çoğulculuğa ve demokrasiye karşı otarşik cumhuriyeti savunmaya başladı. 28 Şubat sürecinde de, "Ordu, sivil kamuoyunun oluşmasına katkı sağlayan önemli bir baskı grubudur" diyerek mahut "fişleme düzeni"ne sahip çıktı. Ama hiçbir zaman önerdiği bir ekonomik model, siyasete getirdiği yeni bir bakış, "demokrasi"yi nasıl ikame edeceği konusunda bir fikri olmadı. Derviş, bu nedenle bir "şans" CHP ve Baykal için. Aynı zamanda vazgeçilemez bir "oy deposu..." Gerçi, hâlâ, "Türkiye'nin gerçeklerine uygun, referansını Atatürk'ten alan aşırı olmayan bir sol" diye sayıklayanlar var ama, "sol" bu değil. Türkiye'de kitabına uygun sol hiçbir zaman olmadı. Hem, niçin olsun? Çoğunluğun "sol" zannettiği, "marksizm"le "kemalizm"in izdivacından doğmuş ucube bir ideolojiydi ve ne Türkiye'nin gerçeklerine uyuyordu, ne de referansını Atatürk'ten alıyordu. Çünkü, asker-sivil bürokratın, Köy Enstitüsü kökenli aydınların, halkçı geçinen politikacıların savundukları bazı biçimsel ve totaliter düzenlemeler, uzun yıllar "solculuk" sayıldı bu ülkede. Bu ideoloji meşruiyetini Atatürk'ten (dolayısıyla devrimlerden) almakla birlikte, Atatürkçülük değil, bizatihi İnönücülük'tü. Ayrıntıya girmiyorum... Mevcut şeraitte CHP, ancak Kemal Derviş rüzgarıyla (yasalarıyla) dönüşüp liberalize olabilir ve İnönü paradigmasından kurtulabilir. Bunu Baykal da görüyor. Gelgelelim, Türkiye'yi kadim CHP alışkanlıklarından kurtarmaya soyunmuş siyasetçinin, temel bazı sorulara açık, anlaşılabilir, net cevaplar vermesi gerekiyor ki, o soruları birkaç kez bu köşede dercetmiştim. Tekrarlamaya gerek yok... Benim merak ettiğim husus şu: CHP, "demokrasi"yi "devlet düşmanlığı" sayan "bürokrat totaliterliğin" kendisini ifade edebildiği neredeyse tek siyaset kanalı; vaki değişikliklere bu kesimin tepkisi ne olacak ve en önemlisi, Baykal Derviş'in arkasında "kararlılıkla" durmaya devam edecek mi?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |