1981 yılında İsrail Başbakanı Ariel Şaron verdiği bir demeçte: "Önümüzdeki yıllarda İsrail'in etki alanı genişleyecektir. Sadece Akdeniz'deki Arap ülkelerine değil, tüm Ortadoğu'ya, İran, Pakistan, Türkiye ve Afrika'ya da uzanacaktır" demişti. Bu amacı için binlerce masum insanı 1982 yılında Sabra ve Şatilla'da katleden Şaron, 2. İntifada ile birlikte adını Cenin ve Ramallah katliamlarına yazdırdı. Terör ve şiddet kullanımının doktrileştirilmesi ve devlet politikası haline getirilmesi, İsrail'in kurucu başbakanı olan David Ben Gourion'a dayanmaktadır. Gourion'un uygulamaları kendinden sonra gelen Likud ya da İşçi partili bütün başkanlar tarafından benimsendi. Sabra ve Şatilla katliamı Likud partisi, 1995'teki Kana katliamı da İşçi partili iktidar döneminde yapıldı. 2. Dünya savaşının sona ermesiyle birlikte Hagana, Irgun ve Grup Stern gibi terör örgütleri, İsrail devleti kuruluncaya dek Ortadoğu'da terör estirmişlerdi. İsrail bugüne kadar hiç bir BM kararını uygulamadı. İsrail bugün (W)orld (T)errorism (C)enter (Dünya Terörizminin Merkezi) olarak tanımlanıyor.