T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çizakça Hoca'nın mektubu İslam ve Demokrasi (2)

Bu yazınızda laik-dindar çatışmasını, esas olarak, çıkar çatışmasına bağlamışsınız. Bunda haklı olabilirsiniz. Ancak, bu arada laiklerin siyasal İslam'a yönelik çok ciddî korkularını göz ardı ediyorsunuz. Oysa milyonlarca laik kadının Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin kendilerine kazandırmış olduğu hakları bir anda kaybetme tehlikesine yönelik korkularını göz ardı ederseniz, çatışmanın çok önemli bir boyutunu kaçırmış olursunuz. Kaldı ki, bu korkuyu haklı gösterecek İran devrimi, Sudan ve Afganistan'daki kadınların durumu ortadayken...

Şu sözlerinizi büyük bir üzüntüyle okudum: "Laiklerle anlaşmadıkları takdirde -ki, laiklerin tutumu ve amaçları yüzünden bu mümkün gözükmüyor- tekrar 28 Şubat yaşanacağını söylemek, Türkiye'de demokrasiden ve hukuk devletinden ümit kesmek, antidemokratik gericiliğe teslim olmak demektir. Gerçek aydınların tavır ve ifadeleri işte bu gericiliğe karşı mücadeleyi yansıtmalıdır...".

Sayın Karaman, eğer sandığınız gibi demokrasiden ve hukuk devletinden ümit kesmiş olsaydım bu kitabı yazmaz, üzerinde geceli gündüzlü binlerce saat çalışmazdım. Oğlunuz ve dostum Doç. Dr. Lütfullah Karaman eliyle size göndermiş olduğum kitabımı okursanız, ülkemizde gerçek demokrasinin kurulması için nasıl didindiğimi, demokrasi ve hukuk devletine ne denli hayran olduğumu anlarsınız. Benim bütün derdim önümüzdeki seçimlerde iktidara gelmesi hemen hemen kesin olan AK Partisi'ni bir takım hatalara karşı uyarmak ve ülkemizde asla bir daha 28 Şubat veya benzeri olayları görmemektir. Kanımca, bu parti uyarı ve önerilerimi ciddiye alırsa, amacım gerçekleşir ve milletimiz bir daha böyle olayları yaşamak mecburiyetinde kalmaz. Öte yandan, "Laiklerle anlaşmadıkları takdirde -ki, laiklerin tutumu ve amaçları yüzünden bu mümkün gözükmüyor..." sözlerinizden anlaşmazlığın tek müsebbibi olarak laikleri gördüğünüz anlaşılıyor. Oysa, İngilizlerin dediği gibi, "tango yapmak için iki kişi gerekir". Ülkemizde de gerçek demokrasi ve hukuk devletinin oluşması için hem laiklerin hem de dindar/demokratların bazı fedakârlıklar yapmaları gerekir. Kitabımın büyük bir kısmı bu fedakârlıkların neler olduğu, ve taraflar arasındaki bir uzlaşmanın nasıl gerçekleştirebileceği üzerinde odaklanmıştır. Bu arada benim "gerçek aydın" olmadığımı da imâ etmişsiniz. Bu konuda benim söyleyeceğim bir şey yok. Bunun kendi fikriniz olduğunu söyleyip bu konuyu kapatalım...

"Laiklerin bazı taleplerini kabul etmek, yapılan yorum ve ictihad sonucu 'İslam'a uygun olduğu' kanaat ve inancına dayanıyorsa bu takdirde tavizden söz edilemez, taleplerin ve çözümlerin örtüşmesinden söz edilebilir". Bu görüşünüze tamamen katılıyorum. Zaten kitapta da bu "örtüşülen" bölgeyi ayrıntılarıyla saptamaya çalıştım. Büyük bir memnuniyetle ifade edebilirim ki bu bölge sanılandan çok daha büyük. Dolayısıyla uzlaşma ihtimali de o denli canlı.

Ben her iki tarafın da üzerinde anlaşabileceği bölgeyi saptamaya çalışırken, siz beni belli bir inancı din alimlerine "dayatmakla" suçluyor ve asıl bu tavrın insan hak ve özgürlüklerine, laikliğe ve demokrasiye karşı olduğunu ileri sürüyorsunuz. Estağfurullah! Ne haddime! Böyle bir dayatma ne aklımdan geçti ne de böyle bir gücüm var. Benim ki olsa olsa bu alimlere bir öneri, bir ricadır. Eğer İslam alimleri usul-u fıkh'ın "istishab", yani "eşyada asıl olan ibahadır" kuralı gereğince, önerilerime iyi niyet ve olumlu bir yaklaşımla bakarlarsa o zaman bundan tüm toplum fayda görür. Ben çatışma yerine uzlaşmayı gerçekleştirmeye çalışıyorum. Toplumun menfaati de her halde uzlaşmadan yanadır. Nitekim uzlaşmanın ülkeyi bugün içinde bulunduğu durumdan çok daha ileriye götüreceği konusunda oyun teorisiyle uğraşan iktisatçıların en ufak bir şüpheleri yoktur. Dahası, tarih boyunca büyük İslam alimlerinin toplum menfaati söz konusu olduğunda esnek davranıp ona göre karar verdiklerine dair de elimizde bol bilgi mevcuttur. Bu meyanda İmam Muhammed al-Şaybanî'nin de, İmam Sarakhsi'nin de, Ebussuud Efendi'nin de adetler ve toplum menfaatinden yola çıkarak menkul (para) vakıflarına ve bazı ortaklık türlerine izin vermiş olduklarını hatırlatalım. (2)

İslam ve Demokrasi 3

Kadın hakları ve tesettür konusunda varmış olduğunuz sonucu şu sözlerle ifade etmişsiniz: "İçinde bulunduğumuz şartlarda ve çeşitli inanç grupları arasında varılan uzlaşmaya göre başını açan açmayana, açmayan açana karışmayacak, bütün taraflar inandığı gibi yaşamakta serbest olacaklardır". Bu sözlere tüm kalbimle katıldığımı ifade etmek isterim. Benim bu sözlere ilave olarak söyleyeceğim bir tek şey vardır o da AK Partisi'nin de bu yönde bir deklarasyon yapması gereğidir. Böyle bir deklarasyon AK Partisi'ne her iki kesimden de oy kazandırır.

Ve nihayet İslamiyet ile kapitalizm arasındaki benzerlik konusunda söylemiş olduğum sözlere de katılmadığınızı belirtmiş, ancak bu konuya girmemişsiniz.

Oysa katılsanız iyi olurdu, zira bu fikirlerim en az yirmi yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Sizin okurlarınızı bu konuda yazılmış kitaplara havale etmiş olduğunuz gibi ben de sizi bu konuda aşağıda belirttiğim iki kitabıma havale edeceğim. (3)

Tekrar saygı ve teşekkürlerimle...

Prof. Dr. Murat Çizakça

Dipnotlar:

(2) M. Çizakça, Demokrasi Arayışında Türkiye... (Ankara: Yeni Türkiye, 2002) s. 197-200; M. Çizakça, A History of Philanthropic Foundations: The Islamic World From the Seventh Century to the Present (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2000); A. Udovitch, Partnership and Profit in Medieval Islam (Princeton: Princeton U Press, 1970), p. 68.

(3) M. Çizakça, İslam Dünyası'nda ve Batı'da İş Ortaklıkları Tarihi (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999); M. Çizakça, Demokrasi Arayışında Türkiye... (Ankara: Yeni Türkiye, 2002), s. 45, 46.


28 Eylül 2002
Cumartesi
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED