|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yanına gitmeden önce Şenol Hoca'nın kulağına iyi dilekleri iletmek isteyen olursa, sakın ola şansını denemesin. Çünkü siz ne söylerseniz söyleyin, ne sorarsanız sorun o aynı şeyi söylüyor: BAŞARACAĞIZ Hocanın cebini çevirdim. Önce kapalı cıktı. Sonra birilerine ulaştım. Not bıraktım. Ardından saatler sonra bir daha deneyecektim ki hoca arayıverdi. Ben de dedim, olsun bir "teleröportaj". Oraya gidip resimlisini yapmak biraz zor ve daha önemlisi bayağı geç olacağından, istedim ki "telelisi" okunsun yurdumda. Ben 11 saat uçarken halkım okusun, vatandaş son durumdan bilgilensin istedim. Öyle bazı "sokak kadını gibi boyalı" ve muhakemat kaabiliyetinden yoksun ceridelerimizin, bazı Brezilyalıların veya Arjantinlilerin yanında hatıra resmi çektirip, sayfalarca görüy açıkladıkları sayfaları içinde biz istedik ki görüşelim de öyle yazalım. -Alo hocam.. -Selam Ümitçim.. -Hocam ben aradım ama konuşma size de yazıyor, o nedenle çabuk çabuk ve kısa kısa soracağım.. -Rahat ol Ümitçim. -Hocam son durum.. -Çok iyi, çok iyi.. Maaşallah.. (Hocanın kulağını çekip Kore'de tahtaya vuran parmağının sesini İstanbul'dan duldum..) Bir tek sorun var ama o da sorun sayılmaz. Üstesinden gelmek üzereyiz zaten. Alpay'ın uzun süren sakatlıktan çıkmış olması nedeniyle çabukluk ve kuvvet konusunda eksikleri vardı. Bizim de tam kapasite oynayacak bir Alpay'a ihtiyacımız olduğundan üzerinde titizlikle durduk ve halletmek üzereyiz. Maç günü Alpay yüzde yüze yakın olacak. Bir de Ümit Davala.. Onun da uzun süre oynamaması nedeniyle maç eksiğinden doğan kayıpları vardı. O da formunu yakalamak üzere. Rakibi ortada karşılamak ve dengesiz yakaladığımız anda hücum şansını kullanmak için oyunun iki yönünü de oynayan bu iki oyuncu takım için çok önemli. Kore'ye geçtiğimizden bu yana bu konunun üzerinde fazlasıyla durduk. Sonucu almak üzereyiz. -İdmanlar çatırdamaya başladı mı?.. -Eveeet.. Hong Kong'da iken "hadi çocuklar, tempo Hasan, çabuk dön Fatih" diyorduk. Kore'de son iki gündür "aman yavaş çocuklar, yavaş Okan, kendine dikkat et Yıldıray" filan demeye başladık. Çalışmalar çatır çatır olmaya başladı. Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Bu da beni çok sevindiriyor tabii. -Hocam tek forvet mi? -Brezilya'ya öyle başlarız. Ama öyle devam ederiz demek değil bu. Oyun içinde sürpriz üretebilecek varyasyonlar çalışıyoruz. Tek forvet ama nereden ve ne zaman geleceğini bazen benim bile kontrol edemediğim hücum destekleri oluşuyor ki işte buna çok güveniyorum. Türkiye fena halde şartlandı hocam. Her kanvenin bir teknik direktörü oluştu ve kimlerle nasıl oynayacağınız sigara paketlerine bile yazılmaya başlandı. Kimse 3 Haziran günü Brezilya'nın karşısına değil, 3,5 milyar insanın yani dünyanın yarısının önüne çıkacağımızın farkında değil.Ülkenin yapacağı tanıtım ve propagandanın farkına varamıyor henüz Türkiye. Saha içiyle uğraşmaktan Haluk Ulusoy federasyonunun ve Şenol Güneş komutasındaki teknik ekibin ve bu futbolcuların daha şimdiden başardıkları şeyin büyüklüğünün farkında değiller. - Çok doğru söylüyorsun. İşte sizlere bu konuda görevler düşüyor. Pazartesi günü yere düşen bir Brezilyalıya elini uzatıp kaldıran bir Türk futbolcusunungörüntüsü atacağımız birgolden daha yararlı olacak Türkiye için. Önceki gece Benin diye kimsenin bilmediği bir ülkede 45 dakikalık Türkiye'yi tanıtan bir program yayınlanmış. Bunun para olarak karşılığı yoktur. Bunu parayla yaptıramazsınız. Biz de idman aralarında hep bunu işliyoruz. -Başarılar hocam. -Görüşürüz Ümitçiğim.. Hocanın ağzından alabildiğim en taze ve son bilgiler bunlar.. Gerisi Kore'den gelecek.. Devamı da Allah'ın izniyle Japonya'dan..
|
|
|
|
|
|
|