T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çocukları kaybediyoruz

Sabah büroya geliyorum. Yolda otomobille ilerlerken yanımızdan bir okul taşıtı geçiyor. Yandan, bir anda, en arka sırada açılmış camdan sigaralı bir el görünüyor.

-Allah Allah, diyorum birden, çocukların bindiği okul taşıtında sigara içmek de neyin nesi? Çıldırdı mı bu insanlar?

Sonra yaklaşıyoruz yeniden minibüse ve faciaya tanık oluyoruz:

Sigara içen 13-14 yaşlarında bir öğrenci, hem de kız öğrenci...

Mersin'deki nevruz görüntülerini izlemiş olmalısınız.

Filistin sokaklarından daha çok ürküntü veren görüntülerde panzerleri taş yağmuruna tutanların yaş ortalaması kaçtı?

Peki Esenler'de vuruşanların yaş ortalaması kaçtı?

Geçenlerde 14 yaşında bir kız öğrenci canına kıydı. Sebep, aşık olduğu gencin aşkına cevap vermemesi idi.

Yani o yaşlarda aşık olunuyor, aşkına karşılık verilmiyor ve intihar ediliyordu. Ya da cinayet işleniyordu; medyaya "liseli cinayetleri" diye yansıyan.

Çok cahildik ve çocuklarımıza ilişkin her gün yeni bir şeyler öğreniyorduk. Öğrendiklerimizden ürküyorduk.

Gazetelere manşet olan anketi biliyorsunuz. İki gün önceki yazımda söz ettim ama burada yeniden hatırlayalım, istiyorum.

İşte size ürküntü verici bir haber ve rakamlar:

"Yeniden Sağlık ve Eğitim Vakfı'nın 'Sigara, Alkol, Madde Yaygınlığı Araştırması'nın (SAMAY) 2001 sonuçları açıklandı.

Araştırma sonuçlarına göre gençler arasında eroin kullanımında yüzde 200, İstanbul'da ecstasy kullanımında yüzde 100, sakinleştirici hap kullanımında yüzde 120 artış oldu. Açıklamayı yapan Doç. Dr. Kültegin Ögel, "Özellikle ilköğretimde esrar kullanma yaşı 10-11'e kadar indi" dedi.

Dünya Sağlık Örgütü yöntemlerinin uygulandığı araştırma, 9 ilde 10-11 ve 15-17 yaş grubunda 24 bin 250 öğrenci arasında yapıldı. Araştırmaya katılan 10-11 yaş grubundaki 12 bin 270 öğrenciden, hayatları boyu en az bir kez sigara kullanan kızların oranı yüzde 10.2, erkeklerin ise yüzde 21.5.

Her gün sigara içenlerin oranı yüzde 4.3 ve bunların yaş ortalaması 11.

Kızlarda alkol kullanma oranı yüzde 11.7, erkeklerde yüzde 18.8. İlk kez sarhoş olma yaşı ise ortalama 11.

En az bir kez esrar kullanma oranı yüzde 0.2 ile yüzde 2.7 arasında.

Uçucu madde kullanımında yüzde 6.3 ile tiner ilk sırada.

Her gün sigara içenlerin oranı yüzde 23.3.

Son bir ay içinde en az bir kez alkol kullananların oranı yüzde 16.9. Düzenli alkol kullananların oranı yüzde 9.3. Tehlikeli kullanım olarak adlandırılan, son bir ay içinde her gün alkol kullanım oranı yüzde 1.2.

En az 1-2 kez sarhoş olanların oranı yüzde 13.1.

En az bir kez esrar kullanım oranında yüzde 7.3'le Diyarbakır ilk sırada. İstanbul'da bu oran yüzde 4.8.

Yine hayat boyu en az bir kez uçucu madde kullanma oranı yüzde 3.1 ile 6.2 arasında değişirken, bu konuda da İzmir yüzde 6.2 ile başı çekti. İstanbul'da ise bu oran yüzde 5.1.

Hayat boyu en az bir kez eroin kullanım oranı yüzde 2.5. Bu oran kızlarda yüzde 0.9 iken erkeklerde 3.9.

Hayat boyunca en az bir kez ecstasy kullanımı yüzde 2.5.

Kimini karşılarına polis barikatları dikerek okutmuyoruz. Onların bir çoğu bunalıma girdi bugün.

Kimini okutamıyoruz. Doğu'da, Güneydoğu'da ve oraların uzantısı olan varoşlarda bir dünya çocuğumuz var, delikanlı çağına kadar okul yüzü görmemiş. Onların nasıl bir öfke yumağı haline geldiğine işte böyle Nevruz gibi patlamalarda şahit oluyoruz.

Ve kimilerini okutuyoruz. Okuttuklarımızın akıbeti de şu yukardaki ankete yansıyan evsafta...

Önceki günkü yazımda "Siz sevgisizsiniz" dedim. Evet bir sevgisizlik var öncelikle. Ama ondan öte şeyler de var.

Bir sorumsuzluk var. Bir duyarsızlık var. Bir vurdumduymazlık var. Bir kuşatamama var. Bir düzen bozukluğu var. Bir değer boşluğu var.

Şimdi kalksam, "İnsanımız işte tam da bu boşlukların farkında olduğu için çocuklarını İmam Hatiplerde okutmaya yönelmişti. Bu okulları bir sığınak gibi görmüştü. Sonunda her mesleğe yönelme imkanı da bulunduğuna göre, neden çocuklar bu okulların nisbeten korumalı ikliminde okumasındı diye düşünmüştü", desem, "İmam Hatip Okullarında kız çocuklarının neredeyse erkeklerden fazla olmasının altında da ailelerin böyle bir koruma kaygısı yatıyor" desem, devletteki pek çok insan için kolay hazmedilmeyecek bir sözü söylemiş olurum.

Ama bir düşünün diyebilirim, neler oluyor okullarımızda ve bunun sonuçları neler? Yarını nereye gidiyor Türkiye'nin? Acaba kaç okulda rehberlik dersi ve rehber öğretmen var, ve buralardan ne tür raporlar alınıyor?

Bir bilgi:

Erkeklerden çok kız öğrencilerin bulunduğu bir sınıfta öğretmen, erkek öğrencileri münavebe ile kız öğrencilerin arasına oturtuyormuş...

Geçen yıl Kadıköy İmam Hatip'te kız öğrenci sınıfına verilen bir tek erkek öğrenci ile tanışmıştım. Çocuğun yüzündeki kırılma hâlâ gözlerimin önünde.

Bunları eğitim zanneden bir anlayışla yönetiliyor Türk Milli Eğitimi...

Gelin de ağlamayın!


23 Mart 2002
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED