|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Liberal Düşünce Topluluğu tarafından düzenlenen "İfade Özgürlüğü Mağdurları" başlıklı sempozyumda "Medya ve İfade Özgürlüğü" bölümünde konuşan Andrew Finkel, kendisi ve eşinin Hürriyet'le yaşadığı macerayı anlattıktan sonra "Hürriyet gazetesi değişmedikçe Türkiye değişmez" diyordu. Bu sözü, biraz daha genişleterek "Medyanın yüzde 70'lerini kontrol eden Doğan Grubu değişmeden Türkiye değişmez. Hatta Türkiye basını değişmeden Türkiye değişmez" şeklinde kullanmak mümkün... Milliyet gazetesinde Yavuz Baydar'ın hazırladığı "Okur Temsilcisi-Ombdusman" bölümünü hep ilgiyle okudum. Baydar'ın kendine saygı konusundaki titizliğini ve bunun sonucu ortaya çıkacak hakikat pırıltısını hep "bir gazetenin vicdanı" olarak gördüm ve takdirle karşıladım. İşte yine "Doğan Grubu değişmeden Türkiye değişmez" özdeyişine bir örnek ve işte yine Milliyet içinde bir vicdan pırıltısı. Hadise şu: Uzan Grubu'na bağlı, yılda 1.7 milyar kilovatsaat enerji üretecek, Türkiye'nin birinci, dünyanın 16'ncı en yüksek gövdeli barajı olan Berke Barajı Başbakan Yardımcısı Bahçeli'nin de iştiraki ile açılıyor ve olay, tek cümle ile dahi olsa, Doğan Grubu'ndaki medyaya yansımıyor. Çünkü grup, Uzan'lara karşı bir başka platformda savaş veriyor ve o savaş gelip, Uzan'lara prim kazandıracak bir başka haberi vuruyor. Milliyet okurları, Ombdusman'a eleştirilerini yazıyorlar, soruyorlar: "Neden tek kelime yok?" Yavuz Baydar tüm bu gelişmeyi naklettikten sonra kendi yorumunu ekliyor. Yorum çok ilginç, okuyalım: Yorum: Haber sadece Milliyet'te değil, Doğan grubuna ait diğer gazetelerde de yer almadı. Türkiye enerji üretimi için önemli bir katkı sağlayacağı savunulan bu barajın açılması, acaba "haber değeri" taşımıyor muydu? Bence, kesinlikle taşıyordu. Aynı soruyu Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Milliyet gazetesinin sahibi Aydın Doğan'a sordum. Yanıtı net oldu: "Elbette ki bu bir haberdi. Her ne kadar bu barajın finans kaynağı ve yapılış şekli Türkiye'de tartışmalı da olsa, dava konusu da olsa, ki bu konuda bazı haberler de basınımızda yayımlandı, barajın açılışı haber yapılmalıydı. Bizim yayın organlarımızda bununla ilgili bir ihmal, bir hata olmuştur." Gazetecilik açısından birinci derecede önem taşıyan bu konuya bu köşede dört-beş kez değindiğimi hatırlıyorum. Medya sektöründe de sert rekabet içinde olan tüm büyük şirketlere ilişkin haberler - doğruluk, denge ve güncellik gibi kamu yararına ilişkin temel kıstasları yerine getirseler dahi - gazetecilik dışı bir hesaplaşma hırsının kurbanı olup deforme veya gözardı edilince, olan okurun güven duygusuna oluyor. Kamuoyuna "medya savaşı" diye tanıtılan süreç gerek gazeteci, gerek okur açısından, haberciliğe ilişkin temel değerlendirmeleri çok olumsuz bir biçimde etkiledi. Bununla ilgili olarak hem okurun hem de bazı meslektaşlarımın feryatlarını anlıyorum. Gelişmelere sadece ve korkusuzca gazeteci gözlüğüyle baktığımız sürece okur nezdinde güveni koruyacağımızı, ısrarlı olduğumuz sürece inandırıcılığı pekiştireceğimizi unutmayalım. Haberin hakkı verildikçe, okur kimlerin bu mesleği tehdit ve şantaj amacıyla, mafyalaşma niyetleriyle kullandığını ve kullanmadığını kendisi kolayca anlayacaktır." (Milliyet, 25 mart 2002, s. 18) Yavuz Baydar'ın kısa yorumunda çok önemli tesbitler var: 1. Berke Barajı'nın açılışı Doğan Grubu'nun patronuna göre de haber değeri taşıyan bir olaydı ve Doğan Grubu medya çalışanları, üstelik toplu halde (kaç gazete, kaç tv, kaç radyo, kaç dergi?) bunu görmediler. Patronlarına göre de hata yaptılar. Acaba medya grubunda çalışan binlerce insan, patronlarınca bile "hata" sayılan böyle bir "yoketme" eyleminde, üstelik kollektif bir biçimde neden bulundular, bu eylemi böyle kollektif biçimde nasıl gerçekleştirdiler? Bugün olaya "hata" diyen patronun haberi yok muydu? Yoksa "bizim grupta falancalar hakkında asla olumlu haber çıkmaz" tarzında bir genel kural mı konulmuştu? 2. Baydar'ın yorumuna açıkça yansıdığı biçimiyle, demek ki bu camiada haberler, gazetecilik dışı bir hesaplaşma hırsının kurbanı olup, deforme ve gözardı edilebilmektedir. 3. Baydar yorumunda, sadece hatalı bir haberin değil, "gazete dışı kalan haber"in de tepki konusu olduğunu ve "önemli" haberi hiç görmemenin "derin kuşku" ve "kalıcı güvensizlik" gibi iki büyük risk taşıdığını" da vurguluyor. Yani okurun uyutulabileceği ihtimaline dayalı bir yayıncılık sürdürmek akıl işi değil. Bu defa hem her habere karşı kuşku duyulmaya, artı haberler güvensizlik konusu olmaya başlıyor. Diyorsunuz ki: Acaba bunlar, dünyanın gözü önünde vuku bulan bir haberi, başka hesaplar sonucu görmemeyi başarabildiklerine göre, göremediğimiz alanlarla ilgili olarak yayınladıkları şeyler ne kadar gerçeği yansıtmaktadır? Uzan Grubu'na yönelik haberler veya başkaları, ne kadar gerçeğin ifadesidir? Ne kadar patronun çıkarlarına göre biçimlendirilmiş bir haber tornacılığının ürünüdür? Andrew Finkel, yukarda sözünü ettiğim toplantıda, Doğan Medya Grubu'nun bir de "yayıncılık ilkeleri" bulunduğuna temasla, bıyık altından gülerek "bu ilkelere rağmen bu çizgi" nin saçma görüntüsüne işaret etmişti. Dilinin altında sanki "Ya bu ilkeler de olmasaydı?" sorusu vardı. İstanbul'daki İHL'lerde yaşanan olayları soruşturmakla görevli İnsan hakları Alt Komisyonu'nun çalışması dünkü Milliyet'e şöyle yansımış: "Her lisede aynı imam hatipliler... Kelepçeleme iddiaları üzerine imam hatip liselerini dolaşan İnsan Hakları Komisyonu, her gittiği lisede aynı öğrencilerle karşılaştı" Gazete aynı haberi birinci sayfasında da "Türban için gezici tim" başlığı ile vermiş. Şimdi düşünelim bakalım: Nasıl okumalı bu haberi? Acaba burada hangi hesaplaşma hırsını, hangi art niyeti aramalı? Kur'an'da bir ayet var, onu hatırlamanın tam zamanı bu medya ahlakını sorgularken: "Bir topluluğa olan kininiz, sizi onlara karşı adaletten ayırmasın." Türkiye medyasının yüzde 70'lerine sahip bir grubun, medya alanındaki en temel ahlaki ilkelerde duyarlı olmaması bu ülke için ne kadar acıdır. İnsanlar, bir haberi gizleme konusunda bu kadar maharetli olabilen Doğan Medya Grubu'nda yayınlananların yüzde kaçının doğru, yüzde kaçının "hesaplaşma hırsı"nın ürünü olduğunu nasıl anlayacaklar?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |