|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Geçen Cumartesi günkü "Bunları biliyor muydunuz?" başlıklı yazım o kadar çok "olumlu tepki" aldı ki, ben bile şaşırdım. Bu tepkiler karşısında "insanlarımızın yanlış bilgilerle uyutulup malın götürüldüğü" konusundaki inancım daha da perçinleşti. Türk insanı, belli çevreler tarafından gerçekten "uyutuluyor", tepki göstermesinin önü kesiliyor ve bu arada "saman altından su yürütülerek" ülkenin her çeşit zenginliği birilerine "peşkeş" çekiliyor. Bugün o yazıma 26 sayfalık iki "değerlendirme" gönderen eski Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş'a teşekkür edeceğim. Çünkü Gürcan Dağdaş bir an bile "boş durmayan", okuyan ama her şeyi okuyan, araştıran, bulgularını hem benim gibi "gazeteci dostlarıyla" paylaşan, hem de siyasi parti liderlerine de gönderip, onların "bilgi sahibi" olmalarını sağlayan bir kişidir. Sayın Gürcan Dağdaş'ın, biri "Öncelikler" diğeri "Türkiye'de yaşanan sosyal çürümeye çözüm yolu" başlıklı iki değerlendirmesinden bazı alıntılar yapıyorum. "Yaşadığımız derin toplumsal varoluş krizinden dolayı sadece siyaset değil, herkes suçludur. Bu noktada, toplumsal yapımızdan bazı kesitler sunarak hepimizin suçlu olduğuna haklılık kazandırmak istiyorum.
Hayatın gerçeklerini ve yarını hiç düşünmeden "Abi ! ne iş olursa yaparım" diyenler,
Uzun zamandır yıllık karının % 60'ını faaliyet dışı (faiz) alanlardan sağlayan işadamları,
Toplumsal sorunları, siyasal, ekonomik, kültürel v.d. optiklerden bakarak değerlendirmek yerine, "Sallandıracaksın üç beş kişiyi" diyerek çözüm arayanlar,
Her seçimde oy veren ve sonra düşünerek "Hay! o partiye oy vereceğime elim kırılsaydı" diyenler,
"Macit! beni otomobillendir", "Şu anda antremandayım" reklamlarını hiç sıkılmadan izleyenler,
SSK ve Devlet hastanelerini, özel muayenehanesine müşteri toplama merkezi olarak görenler,
Hakim, Savcı, Emniyet Müdürü gibi üst düzeyde bürokrat tanıdığı olunca "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diyerek celallenenler,
Türkiye'nin sayılamayacak kadar fazla toplumsal sorunları karşısında sadece milliyetçilik, laiklik gibi iki üç konuya takılıp kalan sosyal bilimciler,
"Nere mi, nere mi ?" diyerek müzik pazarlayanlar,
Borsa ve döviz kurundaki hareketleri ekonomi zannedenler,
Yanında çalışan insana çerez parası kabilinde ücret ödeyen ama lüks eğlence merkezlerinde dudak uçuklatan bahşiş verenler,
Beyoğlu'nun ara sokaklarındaki hayat kadınlarına ve sokak çocuklarına iyi bir yarın düşünmek yerine, Taksim'e cami yapmayı öncelikli hedef olarak görenler,
"At-Avrat-Silah" üçlemesini Türk kültürü ve töresi diye anlayanlar,
Kırdan kente göç eden insanları çeşitli dernek çatıları altında toplayarak ortaya çıkan gücü şahsi çıkarları için pazarlayan siyaset tacirleri,
Okullarda uyuşturucunun yaygınlaşmasını, açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan insanların sorunlarını senelerdir tehlike olarak görmeyip, sadece siyasetteki aşırılıkları ulusal güvenliğe yönelik tehdit olarak değerlendirenler,
Kitapları, tabanca ve mermilerin yanında suç aleti olarak sergileyenler,
Fakültelerin demode olmuş, dünya piyasalarına hitap etmeyen bölümlerini hiç düşünmeden tercih eden gençler,
Turizm sezonu gelince, "Helga'lar Antalya'da erkek arıyor" diyerek, sapıkları tecavüze teşvik eden gazeteler,
Laila'daki futursuz şaşaa'ya Newyork Times muhabiri dikkat çektikten sonra, toplumsal patlama korkusuna kapılanlar,
Türk Lirası, dünyanın en değersiz parası haline gelirken üzülmeyip, Galatasaray'ın yabancı bir takıma yenilmesini "milli felaket " olarak görenler,
Serbest piyasayı, serbest hırsızlık ve talana çevirenler,
Partileri her seçimde oy kaybeden genel başkanlar,
Okulu yarıda bırakan çocuğuna, "Bizim parti iktidara geldiğinde sana bir iş buluruz" diyen babalar" Güncan Dağdaş, Ayrıca Türk Metal Sendikası'nın dergisinde yer alan araştırmadan bazı verileri de şöyle sıralıyor:
Yüksekokul mezunları arasında işsizlik oranı en yüksek ülke.
OECD'ye üye 29 ülke içinde 25 yıldır enflasyon şampiyonu.
Dış ticaret açığında dünyada 2'nci sırada.
Kayıt dışında 16,5 katrilyon lira ile birinci.
TL en çok değer kaybeden para.
Günde 12 ölü ile trafik kazalarında Avrupa birincisi.
UNICEF'e göre en katı çalışma mevzuatına sahip.
Sağlığa en az para harcayan 35 ülkeden biri.
22 milyon tiryaki ile en çok sigara tüketen 22'nci ülke.
Mahkemelere intikal eden davalar Avrupa'da yüzde 95 oranında sonuçlandırılırken bu oran Türkiye'de yüzde 39'larda kalıyor.
Yüzde 4,4 olan kadın milletvekili oranıyla, en kötü orana sahip ilk on ülke içinde yer alıyor.
Nüfusun yüzde 20,2'si sosyal güvenceden yoksun.
1 milyon sokak çocuğu ve 6 milyon çocuk işçi var." Dağdaş, "Çözüm; meta olmaya itiraz ederek, insani değerlere sarılmaktan geçmektedir." diyor.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |