|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hece'den varan dört
Türk Romanı Özel Sayısı'nda Rasim Özdenören, Mustafa Miyasoğlu, Ömer Lekesiz, Ahmet Kekeç ve Orhan Pamuk'un değerlendirmelerine yer veren dergi, Türk romanının son durumunu sorguladığı bölümde, Mustafa Kutlu, Afet Ilgaz, Durali Yılmaz, Sevinç Çokum, Selim İleri, ve genç romancı Elif Şafak'ın görüşlerini sayfalarına taşıyor. Yirmi Türk romanının incelemeye alındığı bölümde ise, Halid Ziya'nın Aşk-ı Memnu'su, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur isimli romanı, Peyami Safa'nın Yalnızız isimli eseri, Orhan Kemal'in 'Bereketli Topraklar Üzerine'si, Tarık Buğra'nın unutulmaz eseri Küçük Ağa ve Adalet Ağaoğlu'nun Bir Düğün Gecesi isimli romanları başta olmak üzere toplam yirmi eser yoğun bir analizden geçiriliyor. Derginin beşinci bölümünde Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayarak günümüz romanlarına kadar yirmi roman farklı isimlerce incelemeye alınıyor. Ahmet Mithat'ın Müşahadat'ından Halide Edip'in Sinekli Bakkal'ına, Yakup Kadri'nin Panorama'sından Kemal Tahir'in Devlet Ana'sına ve Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ından Orhan Pamuk'un Yeni Hayat'ına kadar geçmişten günümüze birçok değerli roman, farklı kalemlerce geniş bir analize tabi tutuluyor. Mehmet Tekin, Orhan Pamukl'un Yeni Hayat'ını değerlendirdiği yazısında, 'Yazılan hiçbir roman onun kadar ilgi görmedi. Onun kadar eleştirilip tartışılmadı. Yine pek çok eser Yeni Hayat kadar yurtdışında yankı bulmadı.' diyor. Mehmet Tekin yazısında, Yeni Hayat'la birlikte roman ve roman sanatı kavramlarının, gerçekçilik, gelenek, modern ve postmodern kavramlarının yeniden ve en baştan tartışmaya açıldığını beliriyor. Orhan Pamuk'un eserini Peya Safa'nın Matmazel Noraliya'nın Koltuğu (1948) ile karşılaştıran Mehmet Tekin, Yeni Hayat'ın diğerine zıt olarak bizden, yani Doğu'nun tasavvufundan yana olduğunu savunuyor.
Dursun'dan Pamuk'a taş
Türk romanının bugün bulunduğu noktayı sorgulayan Tarık Dursun ise yazısında romanımızın geçmiş yıllara göre ilerleme kaydedemediğini belirtiyor. Dursun, Türk romanının geri kalmışlığını edebiyat tarihçilerihe ve özellikle eleştirmenlere bağlıyor. Okura, 'Roman bugün medyanın pompalaması olmasa varlığını günümüz okuruna kabul ettirebilir mi?' diye soran Dursun, cevabı kendisi veriyor: 'Sanmıyorum. Daha kötüsü ise bu pompalamanın zararı. O da medyanın okuru yeni bir romancıyı okumaya zorlarken, geçmiş değerleri altüst etmesi. Örneğin bir Orhan Pamuk'un kabulü uğruna Orhan Kemal ya da Kemal Tahir gibi ustalar harcanmamalıdır' diyerek bir anlamda Pamuk'a taş atıyor.
Hece dergisinin daha önceki "özel sayıları"
Hece dergisi daha önce de Türk öykücülüğü, Türk şiiri ve Ahmet Hamdi Tanpınar özel sayılarını yayınlamış, okurdan olumlu not almıştı. Türk Öykücülüğü özel sayısında, dünden bugüne Türk öykücülüğü, yazılmış öyküler ve bunlar hakkında yapılan soruşturmalara yer veren dergi, Türk şiiri özel sayısında da Türk şiirinin tarihsel süreci, şiirimizin sorunları ile şiire genel bir bakış yapmıştı. Bu iki sayıdan sonra edebiyatımızın unutulmaz isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar'ı incelemeye alan dergi, üçüncü özel sayısında Tanpınar'ın roman anlayışı, öyküye bakışı, şiirleri ve mektupları ile düşüncelerine yer vermişti. Hece, bu dev eserlerle okurdan olumlu not almıştı. Bilgi için: 0312 4196913
ROMANLA TÜRKÇE KATLEDİLİYOR
Günümüz romoncılarından Selim İleri, roman sanatını bir oyun sanan kişilerce, dilin katledildiğini savunuyor. Yaşayan romancı ve hikayecilere 'Yaklaşık yüz elli yıllık geçmişi olan Türk romanının bugün bulunduğu noktayı' soran dergi, önemli isimlerden cevaplara, sayının altıncı bölümünde geniş bir şekilde yer veriyor. Bu soruya yanıt arayan ünlü romancı Selim İleri de, yabana atılmayacak bir romancılık birikiminden sonra bugün gelinen noktayı anlamakta güçlük çektiğini dile getiriyor. Bugün roman adına yapılanların bireysel ve ileriye dönük endişelerin yazıya dökümünden ibaret olduğunu savunan İleri, "Türkçenin katledilmesi karşısında hepimizin suskunluğu düşündürücü" diyor.
|
|
|
|
|
|
|
|