Özal "öldü mü-öldürüldü mü" tartışmalarının, genişleyerek tırmanacağı belliydi..

Nitekim dünkü Hürriyet'te, arkadaşımız Murat Bardakçı, isimleri etrafında "öldü mü-öldürüldü mü" tartışması yüzyıllardır süren "yedi tane Osmanlı Padişahı'nın mezarları da açılmalı" diye yazmış..

Bardakçı haklı..

Ama bugünlük, tarihi yine tarihe bırakarak, günümüze dönmekte yarar var diye düşünüyorum..

Ölen veya öldürülenlerle uğraşmaya kısa bir ara verip, "yaşadıkları zannedilenler"e değinmek istiyorum..

Örneğin sabit gelirlilerin, memurların, işçilerin alım gücü, geçmiş yıllara oranla yüzde 35'in üzerinde düştü bu 3'lü Koalisyon döneminde..

Şimdi siz bu duruma "yaşamak" mı diyorsunuz?

İnsanın dünü, bugününden iyi olursa, "yarın" kavramı toplum için nasıl bir endişe kaynağı olur..

Bir hayal edin..

Şirketler, "nihayet kâra geçtik" diye ara bilançolar açıklıyor..

Bankacılık sisteminin toparlandığı yolunda, demeçler veriliyor..

Sadece bizim medya sektöründe, bir yılda 4500 kişi işsiz kaldı..

Bankacılık sektöründe işsiz kalanların rakamı, 40-45 bin olarak veriliyor..

Ve 3'lü Koalisyon sapasağlam ayakta.. Hepsi yaşıyor..

Siz buna, yaşamak mı diyorsunuz?

Çıkın bir İstanbul'u, Anadolu kentlerini dolaşın..

Mutsuzluğu, ümitsizliği yerinde gözlemleyin..

Her yer, öldürülmüş, zehirlenmiş ümitlerle, hayallerle dolu..

Ya bu ülkenin Başbakanı'nın durumuna ne demeli?

Buna yaşamak mı diyorsunuz?

Her ağzını açtığında, ya İMF'den, ya Yahudi Lobisi'nden bir uyarı geliyor..

Günlerce özür diliyor onlardan..

Ve geceyarıları, sabahlara kadar Meclis'te oturup, neden yeniden gündeme getirildiği izah bile edilmeyen RTÜK Kanunu çıksın diye, bekliyor..

Beli ağrıyor, midesi sancıyor, esniyor..

Olup bitenleri ve "yasa" diye çıkartılanları sindiremiyor..

Ama çaresi yok..

RTÜK çıkartılmalı..

Bile bile, taammüden Anayasa ihlal edilmeli..

Siz buna yaşamak mı diyorsunuz?

Sonra, korumaların eşliğinde hastaneye götürülüyor..

Hafta içi olsa bu, ne Borsa kalır, ne piyasa..

Ve hergün olabilir birşey bu..

Evet.. Yaşadığı zannedilenlerin durumu da, mutlaka ele alınmalı!.

ŞAKA

Susma be Hakkı!.

Bu ayıplı ve vetolu RTÜK Kanunu konusunda, belirli ve bankalı medya "Susma Hakkı"nı kullanıyor..

Başbakan Ecevit de, bu kanun için "Sindiremiyorum" demişti ya..

Acaba RTÜK yüzünden midesinden ve bağırsaklarından rahatsızlanıp, "Hasta olma hakkı"nı mı kullandı?

SEDAT ERGİN'E

Kadın fotoğrafından demokrasiye..

Hürriyet'te Sedat Ergin, "Albayraklar'ın Düğünü" haberinde gelinin fotoğrafının neden kullanılmadığına takılmış..

Herhalde, Yeni Şafak Yazıişleri'nin atlamasıdır bu.. Ya da, belki ailenin tercihi böyledir..

Ama neticede bu "gelinsiz düğün fotoğrafı" sadece düğün sahibi aileyi ilgilendirir. Bu "özel hayat"a ilişkin bir tercihtir..

Bu satırların yazarı dahil, pekçok Yeni Şafak mensubunun yakınlarının düğün fotoğrafları, gelinli-damatlı, Hürriyet dahil her gazetede yayınlandı.. Özel hayatlara bile girildi..

Ayrıca, Kemal Derviş'in oğlunun nişanından ve gelin adayı Yasemin'in teşhirinden çıkan fotoğrafları, hergün kendi gazetesinde görmüyor mu Sedat Ergin?

Yani gelin fotoğrafı, ne eşitliğin, ne mutluluğun, ne demokrasinin teminatıdır..

Ama desek ki..

-Sedat Ergin.. Bundan sonraki bütün düğünlerde, herkesin fotoğrafını kullanacağız.. Peki siz Hürriyet'te, bundan sonra RTÜK Kanunu'nun medyaya getirdiği tekelleşmeyi, internetin sansürlenmesini kamu ihalelerinin ve Borsa'nın medya sermayesine açılmasını, haber ve yorumlara konu edebilir misiniz?

Doğru.. Kadın ile erkeğin eşitliği, demokrasinin ve uygarlığın ön-şartıdır..

Bu eşitlik, fotoğraf yayınlanarak mı sağlanır?

Bu, ayrı bir tartışma konusu..

Her hafta sonu eklerinde, o kadar çok kadın öylesine fotoğraf ve haberlerle teşhir ediliyor ki, bu kadınlara eşitlik sağlandığından şüpheliyiz ayrıca..

Ama siz, RTÜK ile "Çağdaş Uygarlık" ve "Demokrasi" arasındaki ters ilişkiler hakkında, bir satır yazabilir misiniz?

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu