T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Buldozer kılıklı konuşmalar

90 öncesi dindar kesimin kadınları ve erkekleri birbiriyle konuşmamaya evlerde harem-selamlık anlayışına uygun misafir kabul etmelere itibar ederken –ki bu anlayış apartman dairelerinin sınırlı mekanında çok çelişkili durumlar ortaya koymakta idi– bugün karşısındaki hanıma ön ismi ile "sen" diye hitap etmeler çoğalıyor. 20 yıl önce üniversitede hocalarımızın bize hanım diye hitap edişi hala kulaklarımdayken, henüz tanıştığım birinin karşısında bugün birden bire "Fatma" olduğumda şaşırıp kalıyorum.

Dindar kesiminin her konuda olduğu gibi günlük adab-ı muaşaret konusunda da kafası bir hayli karışık. Batı adab-ı muaşeretine göre mi davranacak yoksa İslam anlayışına göre mi? Benim için İslam edep anlayışı ile çatışmayan batılı adab-ı muaşaret kurallarına riayet edilmesinin bir sakıncası yok. Mesela yol veren beyler sol tarafta ise teşekkür edip geçiyorum. Ama yol veren sağ tarafta ise hadis-i şerife uygun olarak sağda olan geçer ilkesini korumaya çalışıyorum. Beni asıl rahatsız eden hiçbir adaba dikkat etmeyen düpedüz edepsiz davranışlar. Örnek mi? Selamlaşma olarak "Günaydın, hayırlı sabahlar, iyi günler, Selamün Aleyküm," vedalaşma olarak "Allaha ısmarladık, Allaha emanet ol, hoşça kal" ifadelerinin hiçbirinden rahatsızlık duymuyorum. Ama "kendine iyi bak" dendiğinde içim cız ediyor. Büyütüyorum belki. Hoşça kal ifadesi ile kendine iyi bak arasında çok da bariz bir anlam ve zihniyet farklılığı yok. Ama ben ille de beni bana emanet eden dilekten ziyade beni Allah'a emanet eden duayı tercih ediyorum. Fakat asıl rahatsızlık duyduğum görmemezlikten gelme. Özellikle bir kurumda o kurumun çalışanı olan kişilerle karşılaştığımda bu duruma çok sık şahit oluyorum. Daha birkaç gün önce sizden görüş alan kişilerin sırf kendilerini iyi hissetmiyorlar diye burunlarını havaya dikip geçmelerini son derece yakışıksız buluyorum. Çünkü yaptıkları ne medeni davranışa uygun ne de İslam adabına. Medeni insanlar birbirleriyle selamlaşırlar, İslam adabında selamlaşmak sevap ile mükafatlandırılan bir davranıştır.

Gençler adaba uygun davranmaktansa anarşist takılmayı tercih ediyorlar. Gençlerde bu durumu anlamamızı kolaylaştıran pek çok faktörün varlığından bahsetmek mümkün. Benim asıl şikayet konusu ettiğim dün kapıyı açtığınızda –sizinle göz göze gelmemek için– sırtını dönerek konuşan kişilerin bugün birden bire ön isminizle ve sen diye konuşmaya başlamaları. Onlar "SEN" dedikçe ben "SİZ" diyorum ısrarla. Arkadan gelen cümleleri sen diye kurmaktan vazgeçeceğini boşuna bekliyorum. "SEN"e "SİZ" diye mukabele ettikçe hazret hiyerarşi basamaklarının en üstüne çıkmış olduğunu zannetmenin yalancı emniyeti içinde sesinin buyurgan tonunu biraz daha arttırıyor. "SEN" hitabına "SİZ" diye mukabele etmiş olmanızdan aldığı cesaret ile sizi sorgulama hakkını bile buluyor. "Şunu niye böyle yaptın? Bunu niye böyle yaptın? Ben senin yerinde olsaydım..."

"Siz benim yerimde olamazsınız beyefendi..."

Kamusal alanın derebeyi kılıklı ahkam kesicisi, adab-ı muaşeret yoksunu verdiği akılların yüzde yüz kar ile kendisine geri döneceğinden o kadar emin ki, "Senin yerinde olmam tabi tabi" diyor kendi yerinin kutsallığına ve erişilmezliğine vurgu yaparak. Kaldığı yerden devam ediyor akıl verip, ahkam kesmelere. Söz gümüş sukut altın sözünün hazretin hayat anlayışında hiçbir karşılığı yok. O kendi söylediği sözlerin kaşıkçı elması olduğundan o kadar emin ki! Anlattıkça anlatıyor. Buldozer kılıklı cümleleriyle düm düz edip geçiyor her yeri ve her şeyi. Dönüp ikide bir arkasına bakıyor ve alkış bekliyor. Nasılda çeki düzen verdi ortalığa.

Kamusal alanda dindar kadınlar ve erkekler karşı cins ile üst kimliklerine uygun bir konuşma dili tutturmakta oldukça başarısız. Konuşulmadığı zaman herkes kendi sınırlarına riayet ediyor gibi bir görüntü var. Ama bu tamamen GİBİ ve GÖRÜNTÜ noktasında kalıyor. Taraflar, nezaket kurallarını alt üst ettiğini, karşısındakinin mahrem alanına girdiğini içselleştirmiş olduğu "medya-televole" karışımı dil sayesinde fark etmiyor bile.


17 Mayıs 2002
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED