|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şu mahut ve meş'um RTÜK Yasası'nı, allem edip kallem edip Meclis'ten geçirdiler. Hasta bir Başbakan, yönetemeyen bir hükümet, IMF'nin "icar" kıskacında dibe vurmuş bir ekonomi, kararsız bir Dışişleri, "yırtma" umudunu bilinmez bir geleceğe ertelemiş milyonlarca işsiz, yanı sıra yoksulluk, yanı sıra açlık ve Pompei'nin son günlerine hatırlatan memleket manzaraları... Bu şeraitte milletin vekilleri tam mesaiyle çalışıp, geniş yığınların muhalefet ettiği bir yasayı Meclis'ten geçirebiliyor. Hakkında çok şey yazıldığı için, yasanın ne getireceği ne götüreceği meselesine yeniden girmek istemiyorum. Tek kelimeyle, "faşizan" bir yasa. Çok canlar yakacağı, çok ocaklar söndüreceği aşikar. Bunu, utangaç bir pişkinlikle, yasayı savunanlar da ifade ediyor. Musıkişinas Devlet Bakanı'mız, örneğin, yasanın kabul edilemez olduğunu, ama "internetle ilgili kısımların ek bir önergeyle düzeltilebileceğini" söylüyor. Kendisini "Avrupa Birliği" misyonuna adamış bir siyasi de, yasanın Kopenhag kriterlerine aykırı hükümler içerdiğini kabul ettiğini, ancak "rahat çalışma koşulları"na ulaşmak için buna mecbur olduklarını itiraf ediyor. Söylemek istediği aslında şu: "Medya patronunun şerrinden korktuğumuz için bu yasayı çıkardık." Bunu söyleyemeyenler de var. "Sükut ikrardan gelir" düsturunca susan, "evet" oyu verdikleri yasayı TBMM kürsülerinde savunma cesareti bile gösteremeyen, muhalefetin olanca iğvasına rağmen olacakları geniş bir gülümsemeyle karşılayan vekiller... Konunun "arsıulusal" hüviyet kazanması da caydırmadı bunları. Yeni RTÜK Yasası'nın bir kişi, evet bir tek kişi için çıkarıldığı dünya basınına malzeme olduğu halde... Merak ediyor insan. TBMM ne için var? Sadece "yaptırım" mekanizmaları ihdas etmek için mi? Sadece medya patronlarının çıkarlarını savunmak için mi? Milletin vekilleri, bir yandan Başbakan'ın "Dış yardımı haketmek için bunları yapmak zorundayız" dediği IMF yasalarıyla "uğraştırılırken", diğer yandan otoritarizmi kurumsallaştıran, anayasanın ruhuna aykırı yasa değişikliklerini onaylamaya zorlanıyor. RTÜK Yasası kimleri memnun ediyor? Bazı bürokratları... Bazı basın patronlarını... Batı'daki burjuvaziden, hele de Kara Kemal'in ihdasında zaruret gördüğü yerli burjuvaziden farklı olarak, devlete yaslandıkça semiren ve "repocu" kazurat takımını türeten bazı sermaye gruplarını... Ve elbette realiteyle yüzleşmekten, vicdanlarıyla başbaşa kalmaktan korkan bazı ucuz kalemleri... Ki, bunlar aynı zamanda "işverenler derneği" üyesidir, aynı zamanda trafik müşaviridir, aynı zamanda müzik yapımcısıdır, aynı zamanda holding ortağıdır, aynı zamanda murahhas azadır, aynı zamanda canlı hayvan kaçakçısıdır, aynı zamanda film yapımcısıdır, aynı zamanda gazetecidir. İşleri, yasaları çiğnemek, Başbakana ana-avrat dümdüz gitmek, devlet katlarında ihale kovalamak, kolpayla iş çevirmek, oligarşinin dümen suyunda tehdit ve şantaj gazeteciliği yapmak... Cumhurbaşkanımıza büyük sorumluluk düşüyor. Ya yasayı olduğu gibi Meclis'e iade etmelidir (tasarının Meclis'te "kısmen" görüşülmesi "veto hakkı" doğuruyor çünkü), ya da "tedbirli" olarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmalıdır... Türkiye Cumhuriyeti, herşeyden önce bir "anayasa devleti"dir...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |