T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

TEPKİLER

İhtilal dönemlerinde bile görülmeyen bir uygulamayla Yeni Şafak'ın basılması siyasiler arasında da sert tepkiyle karşılandı.

Kutan: Şiddetle kınıyorum

Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, gazetemize yönelik baskını şiddetle kınadığını bildirdi. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu'nu telefonla arayan Kutan, "Elde mahkeme kararı olmaksızın Yeni Şafak'a baskın düzenlenmesini manidar buluyorum. Olayın beni üzen bir başka boyutu da çok satan gazetelerin baskına karşı duyarsız kalmalarıdır" dedi. Kutan, Yeni Şafak'a düzenlenen polis baskınının düpedüz insan haklarını ve basın hukukunu hiçe sayan bir tavır olduğuna dikkat çekerek, "Olayı şiddetle kınıyorum" dedi.

DYP lideri Çiller: Polis devleti miyiz?

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Yeni Şafak'a yapılan polis baskınını sert bir şekilde kınadı. Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Fehmi Koru'yu telefonla arayan Çiller, olaydan büyük üzüntü duyduğunu belirterek, "Türkiye maalesef giderek polis devletine dönüşmektedir. Yapılan baskın basın özgürlüğüne müdahaledir. Baskını kınıyorum. Bİr daha bu tür uygulamalarının olmamasını diliyorum" diye konuştu. Gazetemize yönelik baskıya DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven de tepki gösterdi. Güven, basının hür olduğunu belirterek, "Hem basının hür olduğundan bahsedeceksiniz, hem Türkiye'de demokrasinin var olduğundan sözedeceksiniz ondan sonra da bu tür uygulamalara imza atacaksınız. Bu tür bir uygulamayı demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaştırmak mümkün değildir" dedi.

Akgül: Karnemizi kirletmeyin

Gazetemize yapılan saldırıya tepki gösteren Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Hüseyin Akgül, "Her zaman ifade ettiğim gibi Türkiye'de İnsan Hakları sorunları yasalardan değil, uygulayıcılarından kaynaklanmaktadır. Bunun örneklerinden biri de Yeni Şafak gazetesine yönelik olaydır. Arama izni olmadan yapılan bu arama olayı, bir hak ihlalidir. Bu da bir kısım kamu görevlisinin keyfi tutumu sonucu ortaya çıkmıştır. Kim olursa olsun 3-5 kişinin bu şekilde davranarak 70 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının insan hakları karnesini kirletmeye hakkı yoktur. Bu hadiseden ve buna benzer hadiselerden sorumlu olanlar tespit edilip gerekli işlem yapılmalıdır" diye konuştu.

Bozkurt: Bu olayı kimse savunamaz

TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve DYP Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt, olayın insan haklarına apaçık aykırı olduğunu belirterek, "Olay açık olarak ortadadır. Bu olayı kimse savunamaz" dedi. "Polisin hem de kamuoyunu aydınlatma gibi önemli bir görevi bulunan gazeteyi basması tamamen suç teşkil eder" diyen Bozkurt, şunları söyledi: "Gazete yöneticilerinin İnsan Hakları Komisyonu'na konuyu intikal ettirmeleri halinde bu konunun takipçisi oluruz. Türkiye'nin artık insan haklarına aykırı bu tür uygulamalardan kurtulması gerekir."

'Polis alet edilmemeli'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül, "Bu olay Türk demokrasisi ve Türk basını açısından yüz karasıdır. Askeri yönetimlerde ve baskıcı yönetimlerde bile olmayan bir olay İstanbul'un ortasında en saygın gazetelerden Yeni Şafak'a karşı yapılıyor. Hukuk tanımazlığın ve pervasızlığın bir göstergesidir. Bunun sorumlulularından hesap sorulması için konuyu Meclis'e getireceğiz. Bugün Yeni Şafak gazetesine yapılanlar yarın başka gazeteye yapılır" diyen Gül, şu görüşleri dile getirdi: "Bu tip kabadayılıkları kimsenin yanına kar bırakmayız. Arama kararı olmamasına rağmen arama yapılıyor, sonra arama kararı çıkartılıyor. Bu olay Türkiye'yi ve bugünkü hükümeti çok zedeler. Türk polisi şahsi olaylara alet edilmemeli" dedi.

Kapusuz: Basın hürriyeti çiğnendi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, AK Parti Genel Merkezi`nde düzenlediği basın toplantısında, Yeni Şafak gazetesine dün yapılan polis baskınını eleştirdi. Basın camiasını ve hürriyeti hiçe sayan bir baskının yaşandığını savunan Kapusuz, Örümcek Operasyonu ile ilgili bir yazı dizisinin, "bahane" olarak gösterildiğini ifade etti. Anayasa'da, basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği hükmünün yer aldığına işaret eden Kapusuz, "Sarı basın kartı ile övünen Başbakan tarafından bu ülke yönetilmektedir. Darbe dönemlerinde bile rastlanmayan bu olay, 2002 yılının ilk günlerinde yaşanmıştır" diye konuştu. Kapusuz, hiç kimsenin, kendi çıkarları uğruna, "devletin polisini kullanamayacağını" belirterek, "Türkiye'nin, kralların değil, kuralların ülkesi olmak mecburiyetinde olduğuna inandıklarını" söyledi.

Pişkinsüt: Hukuk devletine aykırı

TBMM İnsan Hakları Komisyonu eski Başkanı ve Aydın Bağımsız Milletvekili Sema Pişkünsüt ise arama emri olmadan arama yapılmasının hukuk devletine aykırı olduğunu belirterek, "Ülkemizde hukuk devleti olabilmenin gereklerinin yeterli olmadığını görüyoruz. Bütün mücadelemiz Türkiye'de hukuk devletinin yerleşmesine yöneliktir. Hukuk devleti demek güçlününün değil hukukun hakim olması demektir" dedi. Fırsat eşitliğininin geliştirilemediği ülkemizde hukuk devleti alanında büyük sorunlar yaşandığını vurgulayan Pişkinsüt, "Hem Parlemanto'nun hem Adalet Bakanlığı'nın hukuk devletini sağlama açısından gerekli adımları atması gerekir. Arama emri olmadan bir gazeteye baskın yapılması hukuk devletine açıkça aykırıdır" diye konuştu.



7 Ocak 2002
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED