|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Koca bir yılı daha geride bıraktık.. İşte, geçen yıl bugünlerde büyük umut, heyecan ve beklentilerle karşılanan ve bütün insanların müthiş bir algılama, kavrama, anlama ve anlamlandırma körlüğüne mahkûm edilip, sahte cennet hayâlleriyle ve "barış", "kardeşlik", "refah", "mutluluk" gibi son derece ütopik masal-mesajlarla avutulduğu "Millienyum"un ilk yılı; hem bizim ülkemizde ve hem de birçok başka ülkede, insanlık adına kalıcı 'hasar'lar bırakarak, kaşla göz arasında gelip geçti bile.. Bu arada, "Globalleşen dünya" da; insan egosunun, hırsının, kininin, nefretinin, budalalığının hiçbir sınır, kanun, kayıt, kural, kaygu tanımaksızın ortaya koyduğu "evrensel yıkıcılık"ı bir kez daha müşâhede etmiş oldu.. Aslında herkes, hepimiz ektiğimizi biçtik, geçen yıl! Bu yıl da öyle olacak, gelecek yıl da.. Ekilen, biçilecek; bu dünyada da, öte-dünyada da!.. Sanıyorum, dikkatlerden kaçmıyor; son günlerde, yılbaşı vesilesiyle, kamuoyunu yönlendirmeye dönük "Geçen yıl 'olmadı', fakat bu yıl 'olacak'" söylemi, daha doğru bir tanımla 'afyon'u kimi dillere pelesenk edilmiş durumda.. Maşaallah, görüyoruz ki, vaadin bini bi'para! Bu yıl da mı "olmadı"; gelecek yıl, çuvala mı girdi canım?! Yalandan kim ölmüş? Bu bedene pantolon uyduramayanların elinde, mebzul miktarda gömlek var, nasıl olsa! Bu bakımdan, şimdi, kendinden menkul birtakım 'cilâlı' umut ve beklentileri, içine girdiğimiz 2002 yılına sarkıtmak moda! Türkiye'nin yaşamakta ve daha uzun süre yaşamasının kuvvetle muhtemel olduğu çeşitli sorun ve sıkıntıları, tüm somut veri ve gerçekler apaçıkken görmemek, duymamak, bilmemek, anlamamak, konuşmamak... moda! Hatta, göz göre göre, yalan söylemek moda! Soytarılık moda!.. ... Ve evet, umut tacirleri yeniden iş başında! Düşünsenize; bu ülkenin siyasal, ekonomik, toplumsal yapı ve işleyişinde bir geceden diğerine çok şey değişmiş/değişecekmiş veya değişebilirmiş gibi, insanların algı dünyalarına içi boş, kof ve bayağı unsurlarla bezeli yığınla "umut"un pompalandığı günlerdeyiz.. "Her şey güzel olacak!" ha..? Tıpkı şarkılardaki gibi, tıpkı "şarkılar" gibi.. Sanki, yeni bir yıl geldi diye, örneğin bu ülkede açlık sınırında yaşayan vatandaşların sıkıntıları da, en yoksul Afrika ülkelerini aratmayacak bir vahâmet arzeden açlıktan çocuk ölümleri de, sokaklarda yaşayan insanların soğuktan donma hikâyeleri de, banka boşaltma ve hortumlamaları da, milletin cebinden çıkan vergilerle yapılan banka kurtarma operasyonları da, artık inanılmaz bir trajedi hâlini alan ölüm oruçları da, insan hakları ihlalleri de, düşünce ve inanç özgürlüklerinin önündeki engeller de, her gün çığ gibi büyüyen işsizlik de, kamu açıkları da, medya dalkavukluğu da, Güneydoğu sorunu da, iç ve dış borçlar da, faiz belâsı da, eğitim/öğretim sorunları da... bir anda, görünmez bir elin yardımıyla sona erecek; öyle mi?.. Estirilen havaya bakarsanız, öyle! "Ne değişti ki?" diye sormazsanız, öyle! "Peki, nasıl olacak?" diye sormazsanız, öyle! ... Felâket tellâllığı yapmanın sırası değil: Sayın Başbakan bile sağlığına kavuştuğuna göre, gerçekten "öyle"!.. Öyle öyle.. Ne var canım, siz de inanın bu yalana, olsun bitsin! Yoksa, Türkiye'nin içine düştüğü bataktan kurtulmasını istemiyor musunuz? Yoksa, siz... Not: Bursa Araştırma Kütüphanesi, "Osmanlıca Kursu" açacaktır. 21 Ocakta başlayacak olan kurs için, son müracaat tarihi 18 Ocak 2002'dir. İlgileneceklere duyrulur. (Detaylı bilgi, 0 224-223 00 71 ve 224 23 01 no'lu telefonlardan alınabilir.)
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |