T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sen sen ol, içinde 'örümcek' geçen yazılar yazma!

O bildik itirazı seslendirip, "Türkiye bir hukuk devletidir" diye başlamak da var ama...

Ben bu sözden ikrah getirdim.

Türkiye bir hukuk devleti filan değildir.

Türkiye, yüzde 5'lik siyasi destekle her türlü usulsüzlüğü "bahşedilmiş" hak gören, adı yolsuzluk söylentileriyle ayyuka çıkmış ve güpegündüz gazete basıp kamu görevi yapan gazetecilere Nazi Almanyası'nda bile görülmemiş muameleyi reva gören bir kısım siyasetçinin rahatça at koşturabildiği keyfi bir cumhuriyettir.

O siyasetçilerden birinin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde "yolsuzluk" suçlamasıyla iktidardan düşürülmüş ilk ve tek siyasi olduğunu, adının sık sık DGM soruşturmalarında geçtiğini, yolsuzlukla mücadele eden birtakım bakanların ve savcıların ayağını kaydırdığını, devletin güvenlik ve istihbarat organlarını, bazı medya patronlarını keyfince kullandığını, Türkiye ekonomik krizle boğuşurken akrabalarının banka sahibi olduğunu düşünürseniz, işin rengi değişecektir.

İçinde "tekstil" ve "örümcek" geçen yazılar yazmayacaksın kardeşim.

"Torpilbank" türünden başlıklar atmayacaksın.

"Mafya-siyasetçi-bürokrasi" ilişkilerini kurcalamayacaksın.

Kısacası, efendi olacaksın.

* * *

Gazeteniz Yeni Şafak, önceki gün, bir grup polis tarafından basıldı.

Organize Şube'den geliyorlarmış.

Gazetede iki adet kanun kaçağı varmış.

Peki kardeşim arama izniniz var mı?

Hayır.

Bir gazeteye böyle palas pandıras girilmeyeceğini bilmiyor musunuz?

Hayır.

İzinsiz, kanunsuz bir gazeteye baskın yapıp, içeride karakol kurmakla sadece kendinizin değil, yönlendiricilerinizin de başını yakmış bulunduğunuzu hesap edemiyor musunuz?

Hayır.

Geç vakit, bir savcı ve hakim bulunup güya arama izni çıkarılacak, cumhuriyet savcısının "sadece giriş ve çıkışlarda iki polisle kimlik kontrolü yapabilir" uyarısına rağmen, bina içindeki 20-30 kişilik "karakol" uygulaması devam edecektir.

Girerken "lan"lı "lun"lu sözler sarfeden "görevli"ye, bir punduna getirip soruyorum:

- Malum Bey mi gönderdi sizi buraya?

- Talimat aldık beyefendi.

- Talimatı veren kişi kim?

Cevap vermiyor ama, işler sarpa sarınca telefonla birilerini (muhtemelen yönlendiricisini) arayıp "Güçlük çıkarıyorlar Malum Bey!" diye fısıldamayı ihmal etmiyor.

Benim de tanıdığım bir Malum Bey var; Ukrayna ve Romen uyruklu hatunlar konusunda ihtisas sahibi, onlardan pek bir hoşlanıyor.

Aynı kişi midir, sanmıyorum...

Ünlü bir gazeteciyle de sıkı dostluğu var. Arada sırada refikimizi ziyaret edip ona bilgiler sunuyor; gazetenin barında oturup kafaları çekiyorlar, birlikte akşam yemeklerine çıkıyorlar filan. "Kurtarılacak" bir bankanın en büyük hissedarı olan bir politikacı yakınıyla da sıkı dostlukları olduğu söyleniyor.

"Söyleniyor" lafın gelişi, kimi meslektaşlarımızın elinde bu konuda ciddi bilgiler, hatta görüntüler var.

İsmi bir yolsuzluk olayına karışan ve DGM savcılığı tarafından ifadesine başvurulduğu halde "açığa alınmayan" bir başka Malum Bey daha var ki, bunun görevini kötüye kullandığı için 10 ay uzaklaştırma cezası alan "işkenceci" Malum Bey'le aynı kişi olup olmadığı bilinmiyor.

İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı'nın, bir süre önce "görevden alınması" için ilgili bakanlığa başvurduğu bir başka Malum Bey daha hatırlıyorum.

Bu Malum Bey hemen her DGM soruşturmasını kendi reklamı için kullanıyormuş. Hazırlık soruşturması evrakı daha ilgili cumhuriyet savcısına intikal etmeden gazete ve televizyonlarda yayınlanıyormuş.

DGM savcısının şikayet başvurusunda mezkur Malum Bey'le ilgili şu iddialar yer alıyor:

"Mesleğinin itibarına uymayan davranışlarda bulunmakta beis görmemiş, gece yarısı aşırı alkollü şekilde nezarethanelerden çıkardığı sanıkları, savunmalarını almak bahanesiyle taciz etmiştir. Bulunduğu şubeye avukatları sokmamış, kovmuş, hırpalamış, sanıklarla avukatları özdeşleştirmiş, avukatlara sanık muamelesi yapmıştır. Müştekileri gözlem altına almış, ev ve işyerlerinde usulsüz aramalar yaptırmıştır. Kendisini savunmak için mahkemeleri değil, basını seçmiştir. Basına gerçek dışı beyanatlar vermiş, cumhuriyet savcıları aleyhine yazılar yazılmasını sağlamıştır."

Bu Malum Bey'in "kadınların ve 5 yaşındaki çocukların rehin alınması" olayında da adı geçiyor.

Bu Malum Bey'in, tanıdığım tüm Malum Bey'lerle "olmayan" irtibatını, dilerse, İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'e "özel bir oturum"da anlatabilirim.

Dilerse...

* * *

Bu satırlar polis tarassutu altında yazılıyor, siz muhtemelen Pazartesi günü okuyacaksınız...

Tabii, bu arada başımıza bir iş gelmezse ve "Çekilin ulan" diye içeri dalan görevli kardeşimiz, söz verdiği üzere, bu naçiz gövdeyi "ayağının altında" ezmezse...


7 Ocak 2002
Pazartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED