|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Bin Laden'in, Sudan'da yaşadığı yıllarda, İngiliz 'Hunting Surveys' firmasının Sudan temsilciliğini yaptığını biliyor muydunuz?" sorum ilgi çekti. Hunting Surveys petrol arama yanında Trident nükleer füzeleri de üreten bir firma; Üsame bin Laden Sudan'da bulunduğu yıllarda o firmanın temsilcisiydi. Bir dostum, "Ne yani" diye sordu, "İşin içinde İngilizler de mi var?" Oysa, Üsame bin Laden, ABD'nin (Siz bunu 'CIA' diye anlayın) arzusu üzerine Suudi Arabistan (Bunu Türki bin Faysal'ın başında bulunduğu istihbarat örgütü olarak anlayacaksınız) tarafından keşfedilmiş, Afganistan'da Pakistan (Bu da, ISI anlamına geliyor) tarafından yönetilmiş biriydi; ancak 'Cihad' henüz 'kötü anlam' giydirilmiş bir sözcük halinde değilken mücahitleri İngilizler eğitiyordu. Afganistan içinde savaşanlar, bir ara, Amerikalı'dan çok İngiliz tanır hale gelmişlerdi. O ilişki sonraki yıllarda gelişerek ve genişleyerek devam etti. Bu ilişkinin boyutları anlaşılmadan, geçenlerde ayakkabı topuğunda patlayıcı olduğu halde ABD'ye gitmek üzere uçağa binen İngiliz vatandaşı Richard Reid'in ve bundan sonra çıkabilecek öteki Reid'lerin kimlikleri çözülemez. Bradford Camii imamı, "Onu burada örgüte kazandırdılar" diyor ya, el-Kaide örgütünün Londra'ya kimlerce taşınmış olabileceği yönünde ipucu sağlayan yok. Oysa, esas üzerinde durulması gereken yön bu. Kimsenin adını telâffuz etmediği dönemde Bin Laden'in fotoğrafının süslediği 'Unholy Wars' adlı kitabında Washington'dan İslamabad'a uzanan ilişkiler ağını sergileyen John K. Cooley, Afgan Savaşı'na ilgi duyan İngiliz paralı askerlerinden söz ediyor. MI5 ve Scotland Yard'ın özel şubesi o adamları tanıyor ve izliyormuş, ancak özel hayatlarına ve eylemlerine karışmıyormuş... "Afganistan cihadı gibi yurtdışı önemli eylemlerde dışişleri bakanlığının onayı alınıyordu" diyor Cooley (s. 94). İlginç olan şu: Başkalarının savaşına ilgi duyan İngilizler öyle çapulcu kılıklı tipler değil. "John Le Carre'nin romanlarındaki tiplere benzer" diyor onlar için... Kulüpleri varmış, kırlık evlerde toplanırlarmış... İyi eğitim almış, İngiliz 'establishment'ında kolları bulunan adamların kurduğu şirketler para karşılığı her türlü karanlık işe bulaşırmış... Cooley bu türe örnek olarak 'Control Risks', 'KMS', 'Saladin Security', Vinell Corporation' gibi şirketlerin adlarını anıyor. Geçende ülkemizi ziyaret eden Katar Emiri 1995'te babasını devirerek tahta oturmuştu. Saray darbesini kimlerden aldığı destekle gerçekleştirdiğini daha önce Umman'daki benzer bir darbeye bakarak çıkartabiliriz. Cooley, Umman'ın yaşlı lideri Sultan Taymur'u, oğlu Qabus adına, İngiliz SIS ve MI6 örgütlerinin yardımıyla, Ortadoğu'da çalışan İngiliz şirketlerinin elemanlarının devirdiğini yazıyor. "Kitabı yazdığım sırada" diyor Cooley, "Sultan Qabus, İngiliz-güdümündeki, istikrarlı ve müreffeh Umman'ın yönetisi olmaya devam ediyordu..." Kendisine yapılan yardımlara karşılık, Sultan Qabus, Afganistan Savaşı sırasında da kullanılan, Masirah adasındaki, Thamrit ve Sib'deki hava üslerini, Matrah ve Salalah limanlarını ABD'nin kullanımına açmış... Uyutulup başlarına kukuleta geçirilerek uçakla Küba'daki Amerikan üslerine taşınan Afgan ve Arap savaşçıların bir bölümü, cihad döneminde, İngilizler tarafından İskoçya'ya götürülüp bu amaçla kurulmuş gizli kamplarda eğitilmiş insanlar. Kendisi de 'paralı asker' olan Ken Connor, 'Ghost Force' adlı kitabında, seçilmiş savaşçıların turist kisvesiyle nasıl İngiltere'ye sokulduklarını ve üçer haftalık kamplarda eğitildiklerini anlatıyor. Unutuyoruz tabii, oysa 1983 sonlarında, dünya, "Afgan cihadına karışan İngiliz casuslar skandalı" ile çalkalanıyordu. O yılın nisan ayında Afganistan'a giren Stuart Bodman, Roderick Macginnis, Stephen Elwick ile sadece ön isimleri açıklanan Tim, Chris ve Phil adlı altı İngiliz 'casusluk yaparken' yakalanmıştı. Bodman'ın cesediyle İngiliz pasaportu ve ehliyetini gösteren bir video kaset Kabil yönetimi tarafından gazetecilere dağıtıldı. Ancak, İngiliz Sunday Times gazetesi, Ruslar tarafından "Öldü" diye ilân edilen Bodman'ı Londra'da bulup konuştu. Hiç yurtdışına çıkmadığını, ehliyet almadığını iddia eden 30 yaşındaki adam, bütün İngiltere'de Stuart Bodman adını taşıyan tek kişiydi. Bu çelişki epey şaşırtmıştı o zaman. Gerçeği Observer açıkladı: Ölen 'casus' Bodman adını ödünç kullanan biriydi; İngiliz'di, ama Amerikalılara çalışıyordu... James Bond filmleri, Rambo'lar bir boşlukta çevrilmiyor, hepsinin dayandığı gerçek hayat hikâyeleri var. Silvester Stallone'li 'Rambo' filmine esin kaynağı teşkil eden tip birkaç kişinin karışımı sözgelimi. Mike Williams ve Hunter Penn adlı Amerikalılar, Sovyetler Birliği'ne karşı 'cihad' devam ederken Afganistan'a girip yerel güçlerle omuz omuza savaşmışlardı. Onlarla, 11 Eylül sonrası ülkesine dönünce öldürülen Hacı Abdülhak ile Rahmatullah Safi gibi Afgan komutanlar ilgilenmişlerdi. O dönemde deneyim kazanmış İngiliz, Fransız, Amerikalı özel servis elemanları, büyük ihtimalle, bugün de Afgan topraklarında fink atıyorlar... Siz yine de, "Üsame bin Laden İngiliz şirketinin temsilcisiydi" gerçeğini duyduğunuzda şaşırın, "Bin Laden ele geçmedi, Allah Allah" deyin...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |