T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye, Amerika gibi olamaz ki!..

Nasıl "Watergate Skandalı", eski Başkan Nixon'ı sonuna kadar takip ettiyse, "Enron Skandalı" da, belli ki "Bush iktidarı"nı sonuna kadar sıkıştıracak..

Enerji devi Enron, zarar edip iflasın eşiğine geldiği sırada, muhasebe hileleri ile, bilançoları sanal kârlarla süslenmiş.. Ve Enron'un yöneticileri, şirketin hisse senetlerini pahalıya satıp, borsadaki tasarruf sahiplerini aldatmışlar.. Bu arada siyasi partilere ve özellikle 'Cumhuriyetçi'lere cömert bağışlar yapıp, ömürlerini uzatmışlar..

"Enron Skandalı"nda o kadar çok boyut var ki..

"İçeriden Ticaret", "Rüşvet", "Maliyeyi yanıltma", "Manipülasyon" ve sayısız çarpıklık..

"Arthur Andersen" gibi bağımsız denetim kurumlarının güvenilirliği, "Amerikan Şirket Ahlakı", "Nüfuz Ticareti" ile her kapının açılması gibi temel kavramlar, şimdi hep sorgulanıyor..

Bizim bildiğimiz "Amerikan Sistemi" bu işin peşini bırakmaz..

Bu sistemin üstün yanı, hiçbir konunun, "mahallenin ayıbı" olarak gizlenilememesinden kaynaklanıyor..

Bırakın "Terörizmle Global Savaş'ı..

Amerika bir gerçek "Dünya Savaşı" içinde olsa bile, Enron Skandalı benzeri olayların, dibine kadar inilir.. Kim suçluysa ve sorumluysa, mutlaka araştırılıp, cezalandırılır..

İşte, Amerika'yı Amerika yapan da budur..

Aslında Türkiye'yi de, şu andaki "Hasta Adam" görüntüsüne sokan yapı ve anlayış farkı da, buradan geliyor..

Türkiye, Watergate veya Enron benzeri kaç skandalı yaşamadı ki?..

Borsa'da hisseleri olan, halka açılmış şirketler, boşaltılmadı mı? Bunların hisselerini alan saf ve bakir tasarruf sahipleri, aldatılmadı mı? Bütün bu işler, Ankara'daki siyasetçiler ayarlanarak gerçekleştirilmedi mi?

Sonuç ne?

O siyasetçiler, hâlâ işbaşında ve iktidar sahibi değil mi?

Ve yasalar, artık, müstakbel soyguncuların ve hortumcuların daha az cezalandırılması yönünde değiştirilmiyor mu?

Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği ve müstakbel banka boşaltıcılarına hukuk zırhı veren yasa maddeleri, "İMF böyle istiyor" gerekçesi ile yeniden oylanıp, kabul edilmedi mi?

Bundan 7-8 ay önce, "hırsızlık-yolsuzluk-kokuşmuşluk" konusu, devlet zirvelerinde kavgaya sebep olurdu..

Şimdi ise herkes kuzu gibi, suskun, teslimiyet içinde..

Hortumlamalara, görev zararlarına, rüşvete, nüfuz ticaretine yüzlerce milyar dolar kaptıran Türkiye, IMF'den gelecek 15-20 milyar dolar uğruna, suskunluğa gömülmedi mi?

İşte Amerika bu fark yüzünden Amerika oldu.. Türkiye de, bu şekilde "Türkiye'nin Durumu"nda!..

ŞAKA

Cici liderler!..

Dünya Ekonomik Forumu (Davos) Yarının Küresel Liderleri arasına, üç tane Türk kadınını yerleştirmiş..

Bunların arasında DSP Milletvekili Tayyibe Gülek de varmış..

Demek ki "Yarının Küresel Lideri" olmak için "Cici Kadın"ı oynamak gerekiyor.

Yoksa DSP'den çıkan Sema Pişkinsüt olmaz mıydı "Yarının Küresel Lideri"?

HABER TÜRK

Tantan ya susmalı, ya da konuşmalı!..

Önceki gece "Haber Türk" kanalında, Hakan Aygün, eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ı, kamuoyu önüne çıkarttı..

Saatlerce süren bu programı, sabırla, sonuna kadar izledim..

Tantan "mutlaka bir yerde patlayıp, ne biliyorsa herhalde dayanamayıp anlatır" diye, gece-yarısına kadar bekledim..

Bach'ın Brandenburg Konçertoları da böyledir ya.. Notaların arasında bir can çekişmeyi uzun uzun dinlersiniz.. Ve sonunda derin bir nefes alıp, Bach ne söyleyecekse söyler bu yapıtlarında..

Tantan da, şifrelerle, sembollerle, siyasetin tık-nefesliğini seslendirdi, durdu.. Bir yandan "Yurttaş Hareketi"nden başka çıkış yolu olmadığını söyledi, bir yandan da örgütlenmiş yurttaşların bile, neden olaylara sessiz ve seyirci kaldıklarını izah edemedi..

Oysa "Haber Türk" kadrosu, her konuyu gündeme getirip, sorular sordular.. Mesut Yılmaz, enerji bağlantıları, mavi kaplı dosyalar ve herşey, açık açık soruldu..

Ama Tantan, genel söylemlerin dışına çıkmadı..

Oysa bilmesi lazım ki, yumurta kırılmadan omlet yapılmaz..

İçişleri Bakanı koltuğunda susarak geçiştirdiği konuların veya şifrelerle gündeme getirdiği kokuşmuşlukların, "araştırıcı gazeteciler" tarafından açığa çıkartılmasını beklemek, "etkili siyaset"in yolunu açmaz..

Diyoruz ki..

"Tevekkül ve kader", modern siyasetin öğeleri arasından çıkmıştır artık..

Tantan'ın söyleyeceği birşey varsa, artık söylemelidir..

Yoksa, siyaseten yok olur!..


5 Şubat 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED