|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hâlâ aynı iddiadayım; Orhan Pamuk'un en başarılı romanı "Cevdet Bey ve Oğulları"dır. Bir "çağ romanı"dır, Selim İleri'nin benzetmesiyle. Bir "aile"nin (Cevdet Bey ailesinin) tarihinden Türk iktisat tarihine yapılmış "derinlemesine" yolculuğun öyküsü... Araya sıkıştırılmış "Sessiz Ev", birincisinden izler taşısa da, resmî tasavvura karşı bir yazarlık tutumunu sergilediği için önemlidir. O unutulmaz "Selahattin Darvınoğlu" tiplemesini anmalıyım burada. Naipaul vesilesiyle yazdığım yazıda, Pamuk'un sığ oryantalist sularda gezinse de son tahlilde iyi bir sanatçı, birinciye gelen bir "fiction" ustası olduğunu söylemiş, kendi afakî yargılarım çerçevesinde "Cevdet Bey ve Oğulları"nı, "Sessiz Ev"i, hatta "Benim Adım Kırmızı"yı son yüzyılda yazılmış en önemli Türk romanları arasında sıralamıştım. Ama Pamuk'taki, nasıl derler, sığ, yüzeysel, magazinel ihtiyaçtan türetilmiş bir "oryantalizm"dir ve hiçbir "derinlik" barındırmamaktadır. Bu meseleyi kurcalama işini, işin erbabına (Hilmi Yavuz'a) bırakıp, yazarın "az zamanda çok satış yapmış" romanına, "Kar"a dönmek istiyorum. Alışkanlık olduğu üzere Asya Finans'tan Birol Küle kardeşimin alıp hediye ettiği kitabı üç oturuşta bitirdim ve roman hakkında yazmak için de (yazara haksızlık etmemek insiyakıyla) düşüncelerimin demlenmesini bekledim. "Fiction ustası" Orhan Pamuk'un, "Kar"ı yazarken kaleminin onu nerelere götüreceğini düşünmediğini tahmin ediyorum. Roman, belli ki, yazdıkça gelişmiş. Bunu, şair Ka'yla aynı gün Kars'a intikal eden tiyatrocu Sunay Zaim'in, reel koşullarda gerçekleşmiş seyahatinden sonra, sürreelin de tadını kaçıran bir dizi "rastlantı"yla birdenbire "yerel darbenin lideri" olarak karşımıza çıkmasından anlıyoruz. Arka kapak yazısında, "On iki yıldır Almanya'da sürgün olan şair Ka Türkiye'ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini; ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır" deniyor ama, ortada ne bir "şehir profili", ne de bu hüzünlü ve güzel şehrin "yaşayan" insanları var. Anlatılan, yaşadığımız dünyayla ilişkisi saptanamamış birtakım kurmaca kişiler ve Kars şehrine dair kuru, sıradan ansiklopedik bilgiler... Şair Ka, intihar olaylarını araştırmak için gittiği Kars'ta, birdenbire eski göz ağrısı İpek'le karşılaşır ve birbirleriyle ilişkisi "izah edilebilir" bir temele oturmayan İpek, Kadife, Lacivert, Necip, Fazıl, Turgut Bey ve Sunay Zaim ekseninde kurulmuş bir dünyadan Türkiye'ye bakar, Türkiye'yi anlamaya/yansıtmaya çalışır ve islamcılık, batıcılık, demokrasi, aşk, mutluluk konularında bol bol filozofi yapar. "İyi-kötü" bağlamında bir yargıda bulunmak istemem, ama, Kar can sıkıcı bir roman. Çünkü orada anlatılan Türkiye değil... O insanlar da Türk insanı değil... İlişkiler ise bildiğimiz, tanıdığımız, nüfuz edebileceğimiz ilişkiler değil... Pamuk, her defasında, "egzotizm" meraklısı batılı okuyucunun merakını gıdıklayacak konular buluyor ve bunu anlatacak sürreel bir anlatım geliştiriyor. Son romanında da böyle yapmış. "Kar"ı sıcağı sıcağına değerlendirseydim, muhtemelen Orhan Pamuk'un kahramanlarına (romandaki İslamcı kişilere) "merhametle" yaklaştığını ve onları anlamaya çalıştığını yazar, yazarın mistik ve metafizik arayışının "sözcüklerle kamufle edilmiş" hikayesi saydığım (öyle olmasını arzuladığım) için de bu romanı alkışlardım. Nuriye Akman'ın röportajını okuyunca farkettim ki, dünya, insanlar, ilişkiler, siyaset, din, tasavvuf, bağlanma biçimleri, hatta "şu sevgili ve acıklı yurdumuz" Orhan Pamuk'un gözünde "kullanmalık" birer malzemeymiş. Romanla ilgili bugüne kadar onlarca yazı ve yazarıyla yapılmış onlarca söyleşi yayımlandı. Yazı ve söyleşilerin romanı, romanda dile getirildiği söylenen dünyayı, Türkiye'nin siyasî-iktisadî koşullarını anlamamıza yardımcı olmadığını, bilakis bir "promosyon" cehdi taşıdığını üzülerek gördüm. Kar'ın kitapçı vitrinlerini süslediği günlerde, ajanslar İtalya'da "en iyi yabancı yazar ödülü"nün Orhan Pamuk'a verildiği haberini geçtiler. Bence Türkiye'de de en iyi yabancı yazar ödülü Orhan Pamuk'a verilmeli ve son romanının ismi "Kâr" olarak değiştirilmeli...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |