T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Aile bu mu? Peki ya sevgi?

Hülya Koçyiğit'le Ediz Hun'un asla olmayacak geleceklerine dair, hiç gerçekleşmeyecek hayallerine eşlik eden sevdalı yeşil yerler gibi bir açık hava tiyatrosunda karşılaşırlar ilkin...

Koskocaman deniz mavisi gözlerini iyice açarak, o çok yakıştığını bildiğinden yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesiyle, şirin mi şirin bakar beyaz kız...

Prezentabl oğlan vurulur tabii...

Belli ki, meydanlarda 'ellerinden alınan özgürlükleri için' hiç bağırmamış, kimbilir belki de hiç ağlamamış, steril mekanların çocuklarıdır bunlar...

Öyle bir sevimlilik, öyle hoşluk...

Böyle olunca da, "Hasretinle yandı gönlüm" türünden aşklarla da işleri olmaz hiç. İnsanlıktan çok uzak, acıdan yalıtılmış sevgiler diyarından gelmişler gibidir sanki gençler, buralardan, gittikçe daha "acılı" bir memleket haline dönüşen Türkiye'den pek bir habersiz dururlar.

Ve reklamda, fondaki sesin nahif bir melodiye eşlik ettiği gibi "Hemen evlilik, hemen balayı, pek çabuk bitti cicim ayları..."

Dilsizlermiş gibi yalnızca gülümsemelerle geçirilen bir evliliğin ardından, iç sesin uyarısıyla anlar izleyenler ki, "Anlaşarak ayrıldılar"...

Modernizm imparatorunun dayattığı gibi "sıkılıyorsan, at gitsin"le meseleyi çözüverirler anlayacağınız. Geride kalanlara "bu kadar mıydı?" bakışı bırakarak...

Ve şu işe bakın ki, ayrılıklarında bile, bünyelerindeki şen gülüşlerin 'lolipop şeker" tadından taviz vermeyen sabık çift, bir bankanın önünde karşılaşıverirler bir dönem sonra.

Ve bu bankanın her renkten insanı bünyesinde barındırdığına dair zararsız mesaj bombardımanı ile biter gösteri. Birinin ak dediğine öbürünün kara dediği iki insan, aynı bankanın hizmet anlayışında buluşur yani, mesaj bu.

Bir banka için ne kadar da "kulağı ters taraftan gösterme" durumu.

Nedir yani? Geçmişe dair bütün tecrübelerin üzerine oturtulan "acısız, ağrısız" sevgilerin sığlığı mı salık verilen, yoksa yavaş yavaş şırınga edilmek suretiyle toplumların başına bela edilen, 'herşey tüketilir ve atılır, toplumun belkemiği evlilikler bile' mantalitesi mi?

Zaten milenyum törelerine karşı kıyasıya bir dövüş içine girerek yaralanan "aile"yi, böylesi bombardımanlarla yıkmaya uğraşmanın anlamı nedir?

Bu görüntülerden herşey çıkarılabilir ama, bankaların müşterilerine saygı duyduğu anlayışı değil!

Hele de kredi borcundan dolayı intihar eden, bunca insanın 'ah'ı yüreklerde dururken...


16 Şubat 2002
Cumartesi
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED