|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'Televole' sever misiniz bilmem, ben bazen zihnimi boşaltmak, bazen de "hınzırlık" olsun diye seyrediyorum doğrusu... 'Televole'nin penceresinden görülen Türkiye, hiçbir zaman "gerçek Türkiye" değil elbette. Ama kabul etmek gerekiyor ki, Türkiye'de böyle bir "güruh" var, hem de mebzul miktarda... Artık haberlerden siyasete kadar her şey "televole" tadında... Doğrusu, son günlerde siyasette yaşanan "kaçamak aşklar"ı, flörtleri seyrederken içinde bolca "küresel" ve "Türkiş" yalanların olduğu acayip bir televole mutluluğu yaşıyorum. Mesela, bugünlerde Kemal Derviş kiminle flört ediyor, Deniz Baykal'la mı yoksa İsmail Cem'le mi balayına çıkacak? Şimdi Amerika'ya gitti, belki dönüşte bir başkasıyla flört eder. Ayrıca, İsmail Cem ve Hüsam arasındaki balayı daha ne kadar sürecek? Mesela İsmail Cem, Türk kültürünü bir "vebalı" gibi gören Metin Bostancıoğlu'nu neden bu kadar çok seviyor? Yoksa bir "yasak aşk" mı sözkonusu? Umarız bu bir "yaz aşkı" değildir... Mesela "televole ahalisi"ne ve memlekete büyük hizmetleri geçmiş Hülya Avşar "Yeni Oluşum"da yerini almaya hazırlanıyormuş. Muhteşem bir gelişme!.. Ayrıca, Sibel Can ve Seda Sayan da unutulmamalı ve bu "çağdaş çoğunluk" ahalisi içine en kısa sürede dahil edilmeli. Zaten Türk halkı yıllardır böylesine "televole" tadında ve eğlenceli bir oluşumun hasretini çekiyordu. Lütfen siyasetteki şu televole trafiğine bakar mısınız... Bülen "Ecevitler aile şirketi" dağıldı, DSP'li vekiller ortalığa saçıldı. İşportaya düşen "ikinci el" milletvekilleri, yeniden seçilebilmek için "çağdaş çoğunluk" etiketiyle yeni müşteri bekliyorlar. İnanın, hiçbir kötü niyetleri yok, bütün amaçları sadece yeniden seçilebilmek. Şu üç günlük dünyada, Meclis'in "nimetleri"nden istifade edebilmek için başlarını sokacak bir parti arıyorlar o kadar... Gidecekleri parti "Sosyal demokrat" olmuş, "liberal demokrat" olmuş, hatta "liberal-sol" sentez olmuş hiç farketmez. Yeter ki, kapağı yeniden Meclis'e atmalarını sağlayacak şöyle okkalı ve cukkalı bir parti olsun... Bakmayın siz bu arkadaşların ortalıkta "çağdaş çoğunluk" numaralarıyla dökülen sırlarını cilaladıklarına. Şimdi DSP'de "ekmek" kalmadığı için, yeni bir ekmek kapısı arıyorlar... Bugüne kadar tek maharetleri ülkeyi batırmak oldu. Eğer memlekette yeni "keriz" bulabilirlerse ülkeyi yeniden batıracaklar. "Yeni Oluşum" sloganıyla İsmail Cem ve Ecevitler'in eski dadısı Hüsam'ın etrafında toplanan ve son kullanma tarihleri çoktan geçmiş bu "ahali"de kimler yok ki... Ne ararsan var "derde devadan gayrı..." Bir kere hepsi Türkiye'yi batırmaktan sabıkalı. Bunların içinde hele birisi var ki, kelimenin tam anlamıyla mücessel bir tarih ve kültür düşmanı. Kendisi "Ali okulu" mezunu olduğu için eğitim işlerine pek kafası basmaz ama bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı yapmıştır. Adı da Metin Bostancıoğlu... Şimdi bu zatı muhterem, "çağdaş çoğunluk" sloganıyla ortaya çıkan İsmail Cem'le flört ediyor, pardon "balayı" yaşıyor ve de yeni partinin programını hazırlıyor. Türkiye'nin tarihi ve kültürel değerlerine hep bir "vebalı" gibi yaklaşan Bostancıoğlu, aynı zamanda Türk Milli Eğitimi'ne tarihinin en "ayıplı" dönemini yaşatmış bir isim. Ama ne yaparsın ki aşk bu ferman dinlemiyor. Dün Rahşan Hanım'ın himayelerinde başörtülü kızlara kelepçe takılmasını zevkle seyrederken, bugün İsmail Cem'le "çağdaş çoğunluk aşkı" yaşıyor... Ne diyelim, televoleniz ve şeytanınız bol olsun...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |