|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yıllarca üzerinde durmuş, ta 1965'de "Çaykara Kültür ve Yardımlaşma Cemiyeti'ni kurduğumuzdan itibaren -ki bugün ancak 10 kurucusu kaldığını tahmin ediyorum- Of ve civarının tarihi ve kültürel değerleri üzerinde sosyolojik ve antropolojik kültürel çalışmaların yapılmasını savunmuştum. Aradan yıllarca geçti, Çaykara'dan Dernekpazarı ayrıldı, Of'tan da Hayrat ayrılıp ilçe oldu. Bu bakımdan, bu ilçelerdeki her türlü sosyal ve kültürel olayı Of'tan ırak tutmak mümkün değildir. Bir yöresel tarih yazılacaksa, Of ve civarı ile kuşatılmış olmalıdır, derken, nihayet, Çaykara Müftülüğü'nde öncülüğünde, Belediye Başkanlığı'nın finansörlüğünde dört günlük bir kongre aktedildi! Görüldü ki, ilk olmasına ve sıcaklığın küçük bir vadiyi kasıp-kavurduğu bir ortamda bulunmasına rağmen, ilgi iyi idi ve ilim adamları da, çok güzel "bildiriler" sunmuşlardı. Gördüğümüz kadarı ile, bildiri sunanların çoğu Çaykara kökenli... Bir de, Marmara, Karadeniz, Sakarya, Ankara, Erzurum, Uludağ, Kahraman Maraş Üniversiteleri öğretim üyelerinin sunduğu bildirilerin başlığı bile çok manalara açıklık getirecek özellikte idi. Yalnız tek bir husus, biraz "ırkçı" bir özellik taşıyordu ki, Karadeniz için bir "etnik yapılanma" sözkonusu olamazdı. Çünkü, Karadeniz'de hiçbir şekilde bir "azınlık" yoktu... "Çaykara'nın Manevi ve Kültürel Değerleri"ne bakarsanız, bu sahilden 20-25 km uzaklıktan başlayıp, ta Kaçkar, Doğu Karadeniz dağlarının doruklarına uzanan bir coğrafyada, İslam'ın ne zaman geldiği, Müslümanlar'ın hangi özellikleri taşıyıp sosyal ve kültürel hayatlarını düzenleyip XX. Yüzyıl'ın başından itibaren ne gibi etkinlik ve sosyal gelişmelerin üstesinden geldiği tartışılıp duruldu... Dikkat çeken husus, bu yörede, arazinin dar ve kullanıma elverişsiz olması yüzünden, çoğunluk okuma-yazmaya, ticaret ehli olup, göçe varan bir seyir takip etmiştir. Çaykara'da zengin bir kültür ve ilim hayatının izleri sürüp geldiği, büyük çoğunluğunun terk-i diyar ettiği görülüyorsa da, yazın bir tür turistik gezi ile, "sıla-i rahm" yapıldığı anlaşılıyor!.. Hele, sel ve afet yıllarında göç ettirilen insanların çocukları, bu dağ köylerini ziyaretleri ile, bir tür "toprağa bağlı toplum" misalinin tipik bir vechesini oluşturuyor. Bildirilerden öğreniyoruz ki, bu yörede bir sürü sanatkâr, ilim adamı, şair, öğretim üyesi, siyaset adamı ve politikacı yetişmiştir. Haliyle, atom aliminden tutun da cumhurbaşkanına varıncaya kadar ülkenin her kademesinde "adam gibi adam" yetiştirdiklerinin övüncünü yaşayan Çaykaralılar'ın Rus'un işgalinde, dedelerinin gösterdiği direnç ve celâdet ile hamasî kahramanlıklarını anlata anlata bitiremezken, bildiriler için birçok etkin sözler söylemek de mümkün... Kısa ve özlü yapılan konuşmaların ortaya koyduğu gerçek şu ki, bu bilim adamlarının içinde, ülkenin şiir, sanat, kültür ve ilim hayatının derinliğine varan bir "muktesebat"ları ile, ülkenin siyaset hayatında da etkin bir rol alabileceklerini göstermişlerdir. Zira, 25'in üstünde bir ilim heyetinin içinde, hiç biri, siyaseti "profesyonelce" yapacak kimse görülmedi, en azından böyle bir "rol"e yatkın gözükmedi. Bu bakımdan, bir sürü ihale, yolsuzluk ve vur-kaç taktiği ile ülkeyi harabezara çevirenlerin bulunduğu siyaset ortamında, bu "öğretim" elemanlarının içinden alıp siyasete, entrikalara dahil etmeden, sokmanın çareleri araştırılmalıdır! Gördüğümüz kadarı ile, bu ilim adamlarının büyük bir çoğunluğu, kifaf-ı nefs, yani yetecek kadar rızık ihsanı ile, ömrünü idame ettiren kimselerden ülkeye zarar gelmediği bir sömürü ve çıkar peşinde koşmak kadar bir "ilericilik" özellikleri de görülmüyor! Bu bakımdan, ülkenin bir "erken seçim" atmosferine girdiği bir hengamda, nice ilim adamı ve fikir işçisi, çoluk-çocuğunu okutmak için çırpınırken, bir de bildiri sunmak, ilmi çalışma yapmak uğrunda dağları taşları aşarak, memleketlerine hizmet ediyorlar. Bir de onlara bir göz kırpsalar!.. Hani, bizim gazeteci-yazar olmamıza sebep olan ve ilk yazımızı "Demokrat Çaykara"da işçi göçü ile ilgili olarak yayınlayan merhum İsmail Oğuz'un Trabzon'da bir matbaada basılan şiir kitabı "Solan Yaprak"tan bir dize (?) ile yörenin insanının çok yönlü olan yönlerinden bir yönünü hatırlatalım: "Bugün çamaşır günüm, su biraz daha ak, Çamaşırlarım kuruyacak;
Bu sempozyumda "talih" biraz da Çaykaralılar'a güldü. Zira, bu yaz sıcağında, günlerce sıcak altında bildirilerini sunup, yörenin "alabalık" lezzeti içinde ikram ve hürmete layık görülen ilim adamlarının aldıkları bir "selam ve saygı" ile, her halde en büyük hazzı duymuş, halkın da ilgisi son derece onur verici bulunmuştur. Dileriz ki, bundan sonra daha katılımcı ve genişçe birçok ilmî toplantı ve sempozyum girişimleri ile, "ilim halatının öncüleri"nin ahfandı olduğu, Çaykara kökenli gençler göstermiş olurlar!
Not: Çaykara ve Dernekpazarı Kültür Yardımlaşma Vakfı ve Cemiyeti'nin bu bildirileri en yakın zamanda, yayınlaması dileğiyle!.. Çünkü, Of Çaykara kökenli müteahhitlerin imanı yeter, öteki âleme paraları götürüp ne yapacaklar ki (!?)
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |